Armin'e gelmesi gereken yeri söyledikten sonra aynı gün ikinci kez dışarı çıkmanın yorgunluğuyla söylene söylene bir taksiye attı kendini Mikasa. Buluşacakları yere geldiğinde Armin çoktan cam kenarındaki bir masaya oturmuş, kendini dünyadan soyutlamışçasına kitap okuyordu.
Kız bir anda karşısında belirince irkildi. Mikasa olduğunu anlaması birkaç saniye sürmüş gibi baştan aşağı süzdü onu.
"Elbisene bayıldım, muhteşem gözüküyorsun."Mikasa hafifçe gülümseyip sandalyeye oturdu.
"Zeke geri dönmüş Armin."Çocuğun yüzündeki gülümseme bir anda kayboldu ama bir şey söylemeden Mikasa'nın devam etmesini bekledi.
"Grisha bugün kapıma kadar geldi, Eren'i korumam için yalvardı. Ona fark ettirmeden, hayatına bambaşka biri olarak girip onu korumamı istedi. Kızacaksın biliyorum ama kabul ettim...Ne yapacağımı bilmediğim için de seni aradım."Armin, Mikasa'nın bunu kabul etmesine veya Grisha'nın birdenbire belirip böyle bir istekte bulunmasına şaşırmamıştı. Ancak az önce öğrendiği her şey fazlasıyla rahatsız etmişti onu.
"Senin karışmana gerek yok, ben korurum onu. Kendi başına da bela açma.""Olmaz. Ne dersen de kabul etmeyeceğim Armin. Bunu yapması gereken kişi benim. Yardım etmeyeceksen kendi başıma da bir yolunu bulurum merak etme."
Kız ayağa kalkmaya yeltenince Armin bileğinden yakalayıp oturmasını söyledi.
"Pekâlâ...Seni biriyle tanıştıracağım Mikasa."Armin bunu söyledikten sonra cebinden telefonu çıkardı ve birini aradı. Konuşmayı bitirdikten sonra Mikasa'ya güven verici bir gülümseme gönderdi ve beklemeye başladılar. Tam 25 dakika sonra içeriye kaşık çatlı, kısa bir adam girdi. Gözlerini kafedeki herkesin üzerinde gezdirip Armin'i fark edince ona doğru ilerledi ve yanına oturdu.
Kızın burnuna güçlü bir koku çarpmıştı. Şimdi bir kendine tehditkar bakışlar atan adama bakıyor bir de Armin'in stresli gözleriyle kesişiyordu gözleri. İkisinin de birbirine olması gerekenden fazla sert baktığını fark eden Armin gerilimi düşürmeye çalıştı.
"M-mikasa, bu Levi. Levi, sana bahsettiğim kız, çocukluk arkadaşım."
Levi tek kaşını kaldırdı.
"Hatırladım. Mikasa-bencil-Ackerman.""Anlamadım??"
"Üzgünüm karıştırdım mı? Sen çektiğin vicdan azabına dayanamayıp çekip giden kız değil misin?
"LEVI! Anlattığıma pişman etme beni..."
"Tch! Sen ne biliyorsun ki?"
"Neyse ne velet, neden beni buraya çağırdın Armin?"
Armin birazdan yaşanacak kaosu düşünerek çekingen bir tavırla çıkardı kelimeleri ağzından.
"Mikasa, seni abinle tanıştırayım. Sen Levi Ackerman'ın kardeşi Mikasa Ackerman olacaksın."Levi da, Mikasa da şaşkın bakışlarla Armin'e bakıyordu. Olanları idrak edemedikleri çok belliydi. Armin olanları Levi'a da açıkladıktan sonra planını anlatmaya koyuldu.
"Mikasa'nın bir şekilde Eren'in hayatına dahil olması lazım. Levi'ın yıllar sonra bulduğu kardeşi olacaksın. Şanslıyız ki zaten çok benziyorsunuz,soyadlarınız bile aynı.""Benden bu cücenin evinde yaşamamı mı istiyorsun?"
"Bunu yapmak zorunda değilsin. Kendi evinde yaşadığını söyleyebiliriz. Ancak sürekli gelip gitmen gerek. Bu ufak sırrı bizden başka kimse öğrenmeyecek."
Levi gözlerini devirdi.
"Pek ufakmış cidden. Seninle aynı evde zaman geçirmeye meraklı değilim Ackerman, yalnızca Eren için yapıyorum bunu.""Benim de sana çok meraklı olduğum söylenemez 'abiciğim'. Amca mı demeliydim yoksa?"
Sarışın çocuk gergince gülerken Levi tehditkar bakışlarıyla karşılık veriyordu. Armin hayatının hatasını yaptığını fark ettiğinde artık düzeltmek için çok geçti.
Türk dizisine döndü aq mwpsmwls
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'll tell the stars about you||eremika
FanfictionLet's dance beneath the stars and forget about the world.