3

928 89 266
                                    

Oturduğu yerden kalkıp arkasından kapanan kapı ile birkaç saniye koridorda bekledi. Tam çıkışa ilerleyecekti ki tanıdık bir ses ona seslendi.

"Eren, bekle!"

Çocuk "doktor"u görünce hızla çıkışa doğru ilerledi ama koridor o kadar uzun ve Hange o kadar hızlıydı ki, kadın onu kolayca yakaladı.

"Seninle konuşamam üzgünüm."

Kadın ellerini olanları anlamdıramamış gibi havaya kaldırıp sonra hızla serbest bıraktı ve bacaklarına çarpmasına izim verdi.
"Aaaah hadi ama! Erwin sana da mı deli olduğumu söyledi? Artık komik olmadığını ona söylemem lazım...Kendini ne sanıyor da beni böyle tanıtıy..."

Kadın kendi ile bir tartışma içine girince Eren onu öylece bırakıp merkezin kapısından çıktı. Ciğerlerine temiz havayı çekerken tam karşısında bekleyen arabaya doğru ilerleyip kapıyı açtı ve sigara kokusu sinmiş koltuğa oturdu.

Arabanın içi o kadar sessizdi ki kalp atışlarını duyabiliyordu Kruger. Gerginliği bozmak için radyoyu açtığında son ses başlayıp Eren'in yerinden sekmesine neden olan şarkı da pek yardımcı olmamıştı. Yolun geri kalanını da Eren'in şarkı yüzünden hızlanan kalp atışlarını dinleyerek geçirdiler. Evin önünde durduğunda çocuk kapıyı açmaya yeltenince Kruger kolundan tutup kendine bakmasını sağladı.

"İyi ki doğdun Eren."

Eren duygusuzca başını sallayıp bakışlarıyla teşekkür etti ve arabadan indi. Yalnız, ruhsuz evinin kapısını bıkkınlıkla açtığında yüzüne çarpan deterjan kokusu, şarkıdan sonra ikinci bir şok yaşamasına neden olmuştu. Etrafta kimse yoktu ancak minik apartman dairesi temizlenmiş, etrafa güzel bir koku yayılmıştı. Fısıldaşmaları duyunca neler olduğunu anlamıştı çocuk.

"Jean! Dirseğin boynuma giriyor seni devasa hayvan!"

"Dibime sıkışmak zorunda değildin seni göt kafalı! Bir milim oynamıyorum buradan."

"KESİN SESİNİZİ SÜRPRİZİ BOZACAKSINIZ!"

Ve son olarak o bitkin ses
"Tch, koltuğun altını siler insan...şuraya bak, toz böceği bile yaşayamaz bu tozda."

Eren'in kapıyı çoktan açtığını fark etmeleri 3 dakikalarını aldı. Sarışın çocuk çaktırmadan koltuğun ardından kapıyı süzerken Eren'in gözleri ile karşılaşınca bozuntuya vermemeye çalıştı ve sendeleyerek havaya zıpladı. Kel çocuk ve yanında devasa kalan kahverengi saçlı çocuk da birbirlerini iterek sıçradılar. Tekli koltuğun arkasından ise koltukla aynı boyda, ergenlerle takılmaktan utanç duyduğunu çok kesin bir şekilde ifade eden mutsuz adam çıktı. Hepsinin farklı tondaki sesi karışınca bir kaos oluşmuştu.

"iYi kİ dOğdUn EReNnNnN"

Connie, Jean'a dirsek atıp Eren'in ne kadar şaşırdığını söylerken Armin koşarak en yakın arkadaşının omuzlarına sardı kollarını.
Büyük ihtimalle bir yaşlılık sendromu geçiren adam ise arkada duran paspası alıp koltuğun altını silmeye başladı.

Eren şaşırmıştı, uzun zaman sonra ilk defa hüzün hariç bir şey hissediyordu. O an arkadaşlarının varlığını unuttuğunu fark etti. Bunca zaman dayanmasını sağlayan başka bir şey yoktu ki...

Hepsi sustuktan sonra Levi elindeki paspası tehdit eder gibi Eren'e uzatarak sızlanmaya başladı.
"Ben gelmeseydim bu pislik içinde bir dahaki doğum gününü göremezdin sen, şu hale bak. Kilo vermişsin, bu karışıklığın içinde buzdolabının yerini de unuttun herhalde. Bundan sonra her hafta evine gelip temizlik yapacağım, cif kokusundan bayılana kadar yer sildireceğim sana. Bir de........"

O söylenirken Armin, Eren'in kulağına eğilip fısıldadı.
"Değer verdiği için yapıyor biliyorsun. Mutlu yıllar diyip susmak koyuyor ona, zor yolu seçmek hoşuna gidiyor:)"

Levi buydu işte, kendinden 15 yaş küçük bir grup ipsiz sapsız erkeğe annelik eden orta yaşlı, duygu ifade edebilme yeteneğinden fazlasıyla yoksun zavallı adam.

"Levi haklı Eren, berbat gözüküyorsun. Seni intihara meyilli piç, bebek bakıcılığı mı yapalım sana?"

Eren her zaman yaptığı gibi Jean'la kavga etmek yerine hafifçe gülümsedi ve koltuğa oturdu.
"Evi temizlediğin için teşekkürler Levi."

"Bir daha olmasın pasaklı velet seni."

Tüm bunlar yaşanırken Armin mutfağa gitmiş, getirdikleri poşetin içindeki beyaz karton kutuyu açıp çakmakla biraz cebelleştikten sonra birkaç tane de mum yakmıştı. Yavaş adımlarla pastayı Eren'e yaklaştırıp bir dilek tutması için beklemeye başladı. Eren ise tek kaşını kaldırmış, pastadaki yazım yanlışını hangi aptalın yapabileceğini düşünüyordu.

"İyi k idoğnd Eren"

O sormadan Levi'dan cevap geldi.
"Jean'ın koca götü kenara kayamadığı için pastanın üzerine oturdu. O kısmı yemenizin sağlık açısından iyi bir seçim olduğunu düşünmüyorum."

Eren aylar sonra ilk defa sesli bir şekilde güldü ve gözlerini mumlara dikti. Pastayı tutan Armin, çocuğun zümrüt yeşili gözlerinden parlayan ateşe odaklanmıştı. Eren ne dileyeceğini bilmiyordu. İhtiyacı olan her şey, herkes o odada gibi hissediyordu. O an aklına sabah yaşananlar geldi ve fısıldadıktan sonra mumları üfledi.

"Siyah saçların sahibi ile tanışmak istiyorum."

Pastayı -Jean'ın yok etmediği tarafını- yedikten sonra Levi bulaşıkları yıkarken diğerleri ellerindeki parlak hediye paketlerini Eren'e uzattı. Eren tam Armin'in hediyesini kavrayacakken Connie ani bir şekilde kutuyu kafasına fırlatma kararı aldı.

"İlk benimkini aç."

Bu hareketini zerre yargılamayan Eren, kafası tarafından ezilmiş kutuyu alıp pek de narin olmayan bir şekilde açtı.

"Oh..Bana şişme havuz yatağı aldığın için çok teşekkürler. Bayıldım.."

Jean kıkırdadı.
"Bir gün bu hediye seçimlerin yüzünden evden atılıp çaresizce Eren'in evine geldiğinde üzerinde uyursun artık Connie. Hadi benimkini aç."

Eren dikdörtgen şeklindeki paketi bu sefer tamamen yırtarak açtı. Beşinin çerçeveletilmiş fotoğrafını görünce içten bir şekilde gülümseyip fotoğrafı hemen dolabın üzerine koydu. Levi ise bakışlarıyla Jean'ı süzüyordu.

"Baya romantik olmaya başladın Jean. Artık bir kız arkadaş bulsan da bizi rahat bıraksan diyorum."

"KES SESİNİ BE ADAM! 35 YAŞINDASIN VE BEKARSIN TARTIŞMAYALIM İSTERSEN!"

Levi kendine has hıslamasını çıkardıktan sonra hediyesini Eren'e verdi. Herkese aldığı düzgün hediyeler gibi Eren'e de hoş bir kazak ve güzel koktuğu kutusundan belli bir parfüm almıştı.

Sıra Armin'e gelince hevesle parladı Eren'in gözleri. Armin harika bir zevke sahipti ve arkadaşının ne sevip sevmeyeceğini çok iyi biliyordu. Paketi Eren'e uzatırken konuşmaya başladı.

"Neden bilmiyorum ama gördüğümde bana seni hatırlattı. Seveceğini düşündüm..."

Eren parıldayan hediye paketinden çıkan kırmızı atkıyı büyük bir gülümsemeyle boynuna dolarken Levi kenardan yakıştığını söylüyor, Jean ise atkıyla Eren'i boğup boğamayacağını düşünüyordu.

Kendini sohbete kaptıran Eren birkaç saatliğine de olsa çektiği acıdan kurtulabilmişti. Hava karardıktan sonra Connie'nin eve bu saatte tek başına gitmeye çalışırsa öleceğini çok iyi bilen Levi onu da kulağından sürükleyerek evden çıktı. Yaklaşık yarım saat sonra Jean da gidince Armin ve Eren yine ölüm sessizliğine bürünmüş evde yalnız kaldılar.

I'll tell the stars about you||eremikaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin