10

676 79 46
                                    

"Selam Eren. Medeni insanlar selamlaşır unuttun mu? Levi seni benim almamı söyledi. Gerçi bana arabasını verecek kadar güvendiğini bilmiyord-"

"Sür Jean."

"Birileri sinirli sanırım...Pekâlâ bay sinir hastası, şoförünüzüm sonuçta."

Jean yol boyunca başını tutan, parmaklarıyla oynayan ve oflayan Eren'i izledi ancak sessizliği bozmadı. İkisi çok kavga etse de bir açıdan benziyorlardı. Onun da kendisi gibi konuşmak isteyince konuşacağını düşünerek yola odaklandı. Levi'ın arabasını çizerse Levi da onun hayatındaki yerinin üzerini çizecekti. O yüzden böylesi daha iyiydi. Eren kafasını cama vurana kadar çok sakin bir yolculuk geçiriyorlardı.

"Biri vardı Jean. O gün orada benimle biri vardı. AMA KAHRETSİN Kİ HATIRLAYAMIYORUM !"

Jean korku dolu bir ifadeyle arabayı yol kenarına çekip durdurdu.
"NE YAPIYORSUN GERİZEKALI! YA KAZA YAPSAYDIK?!"

Eren umursamamıştı.
"Hiçbir şey bilmiyorum. Hayatımın en boktan noktasında sözde iyi hissetmek için gittiğim bir terapi merkezinde manyağın teki bana başka bir manyak hakkında sorular soruyor. Ben bu adamı tanıyorum ama kim olduğunu bile bilmiyorum. Sürekli anlamsız şeyler görüp duruyorum. VE HAYATIMDAKİ HİÇBİR ŞEY DÜZGÜN GİTMİYOR. NE YAPMAMI BEKLİYORSUNUZ SÜPERGÜÇLERİMLE GÜNÜ MÜ KURTARAYIM?! BİR BOK BECEREMİYORUM B-"

Y/n: mood

Jean'dan gelen sert bir tokat çocuğun sözlerini yarıda kesti. Eren şok içinde yanağını tutarken Jean bu hareketi için kendiyle gurur duyuyor gibi bakıyordu.
"Sinir krizi geçirmenin zamanı mı sence? Bebek gibi ağlarsan tabii hiçbir şey beceremezsin. Şimdi gideceğiz, delirmeden diğerlerine her şeyi anlatacaksın ve hepimiz şaşkınca bakarken Armin her şeyi çözecek. Çünkü o Armin. Şimdi kes zırlamayı Eren."

Eren tüm yol boyunca Jean dünyanın en ofansif şeyini söylemiş gibi üzgün bir suratla camdan dışarıyı izledi.

Jean arabayı Levi'ın evinin önüne düzgünce park etti ve Eren'in yavaş hareketlerle arabadan inmesini bekledi. Eren'in minik apartmanının aksine işinde oldukça başarılı olan Levi iki katlı, müstakil bir evde yaşıyordu. Evin bembeyaz duvarları ve özenle bakılmış bahçesi ferah bir hava veriyordu. Evin içine girince tüm hayat sorunlarınız çözülmüş gibi hissediyordunuz.

Kapıyı çaldıklarında Armin, gözlerinin rengini açığa çıkaran mavi bir gömlekle onları karşıladı. Levi'ın evine girdiklerinin bilincinde oldukları için ayakkabılarını paspasa ayakları alev alacak kadar çok sürttüler ve geniş salona geçtiler.

Levi tekli koltukta oturuyor, Connie ise geniş ve gri olan üçlünün en sağında yatıyordu. Armin peşinde Eren ve Jean'la içeri girince Connie yattığı yerden doğruldu ve onlara baktı.
Jean elindeki anahtarları tutması için Levi'ye fırlattı. Demir anahtarlar adamın burnuna çarpınca bir "tak" sesi çıkardı ve yere düştü. Levi sinirle doğrulurken diğerleri gülmemek için dudaklarını ısırıp dehşetle Jean'a döndü.

"NE HALT ETTİĞİNİ SANIYORSUN GERİZEKALI?!"

"Ü-ÜZGÜNÜM! Tutarsın sanmıştım."

Armin minik atışmalarını böldü.
"Neden buradayız? Bir sürü işim vardı benim. Acil bir şey yoksa gideceğim. Hiçbir şey yetişmeyecek. Planımın 39 dakika gerisindeyim şu an ve..."

Armin'i susturması gerektiğini ve Levi'ın birazdan evi başına yıkabileceğini fark eden Jean söze girmeye karar verdi.
"Eren paranormal bir filmin içindeymiş gibi davranıyor. Ben de madem bizi bir filmin içine sokmaya çalışıyor, o zaman Armin'i Sherlock Holmes yapalım da her şeyi çözsün diye buraya getirdim onu."

Armin arkadaşının övgüsü üzerine hafifçe gülümsedi ve oturuşunu düzeltti. Jean susup sözü Eren'e bıraktı ve Armin'in yanına oturdu.

I'll tell the stars about you||eremikaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin