Mikasa
Uzun uğraşlarına rağmen partiyi asla tam olarak düzenleyememişler, yine iş son anda Levi ve Armin'e kalmıştı. Yine de parti düzenleme bahanesiyle Eren'i dört kez görme şansı bulduğu için mutluydu Mikasa. Siyah elbisesinin fermuarıyla biraz boğuştuktan sonra pes edip Sasha'nın yanına indi. O, Mikasa'nın aksine beyaz bir elbise giymişti. Yan yana hoş duruyorlardı. Sasha elbisesinin fermuarını yukarı çekerken sıkışan göğüs kafesini rahatlatmak için derin bir nefes aldı. Aynada kendine bakarken de aldığı nefesi bıraktı."Sakın Levi'ın kardeşi olmadığımı ağzından kaçırayım deme, tamam mı Sasha?"
Kız hevesle başını salladı ve kapıyı arkalarından kilitleyip çıktılar.
İlk onlar varmışlardı. Levi içeri girdikleri gibi ellerine dekorasyonlar tutuşturup işe koyulmalarını söyledi. Jean'ı Eren getirecekti. O zamana kadar her şeyi bitirmeleri gerekiyordu. Armin ve Connie gelince işler hızlandı. Bir saat içerisinde kalan işleri de bitirdiler ve ikilinin gelmesini beklemeye başladılar.
Eren ve Jean kırk beş dakika geç kaldı. Şaşırtıcı bir şey olduğu söylenemezdi aslında.
İçeri girdiklerinde Sasha ve Connie konfeti patlatmış, Connie biraz fazla yaklaşıp Jean'ın kulağını da konfetiyle beraber patlatmıştı.Jean arkadaşlarının davranışlarından her şeyi anlasa da şaşırmış gibi yaptı ve teşekkür etti. İlerleyen saatlerde herkes hediyelerini alıp kestane saçlı çocuğun etrafına toplandı. Gözlerine arkada şişeyi kafasına diken Eren takılınca ağzını açıp bağırmaya başladı Levi.
"Eren çok içme küçücük aklın var zaten o da giderse seni kapıdaki paspasta uyuturum it herif."
Eren başıyla adamın dediklerini onayladı ancak şişeyi elinden bırakmadı. Jean ise tamamen önündeki hediye paketlerine odaklanmıştı.
"Önce Mikasa'nınkini açmak istiyorum."
Kız şaşırdığını belli etmemeye çalışıp hafifçe gülümseyerek paketi Jean'a uzatırken çocuğun suratının ortasına çarpan paketle irkilip geri çekildi. Eren az önce durduğu yerden gülümseyerek Jean'a bakıyordu.
"Önce benimkini aç at suratlım."
Sonra dudaklarını büzüp elini üstlerine koyarak Jean'a bir öpücük gönderdi.Diğerler gülerken Levi aklını yitirmemeye çalışıyor, Jean da sinirlense de hediye paketini açmayı deniyordu. Çocuk paketi açıp içindeki bordo renkli kazağı çıkardı. Hoş duruyordu, ağzında bir teşekkür geveleyip Mikasa'nın paketine geçti. Kız bu sefer verirken biraz tereddüt etti. Jean paketi açtığında az önce elinde tuttuğu kazağın aynısını görünce şaşırdı.
"Aynısını almışız...Yeni tanıştığımız için ne sevdiğini pek bilmiyorum, kazak her şekilde lazım olur diye düşündüm. Eren'in de kazak alacağı aklımın ucundan bile geçmezdi. İstersen değiştirebili-"
Jean hafifçe kıkırdadı.
"Sorun değil, bu hanzo hepimize kazak alıyor zaten."Eren duyduğu şeyleri gülerek yalanladı ve sonra Mikasa'ya döndü.
"Sorun yok ya biz Jean'la matchleriz di mi Jean? Çok güzel olur. Hadi bana Mikasa'nın aldığı kazağı ver.""Olmaz sen kendi kazağını al."
Eren dudağını büzdü.
"Nasıl yani hediyemi bana geri mi vereceksin? Darılırım."Eren haklıydı, Jean üfleye üfleye kazağı odanın diğer ucundan çocuğun yüzüne fırlattı. Eren sırıtarak kazağı aldı ve üzerine geçirdi.
Pastayı kestikten sonra herkes yatışmıştı. Armin ve Sasha bir köşede uyukluyor, Jean ise halının ortasında yatıyor, tabakları getirip götüren Levi oradan her geçtiğinde arkasına bir tekme yiyordu. Mikasa, adamın tabakları toplamasına yardım eden tek kişiydi. Connie ve Eren ise merdivenlere oturmuş, Connie'nin çorabının renklerine gülüyordu. Connie zaten çorap renklerine gülecek bir insandı, Eren ise söz verdiği halde çok içmişti.
Bir süre sonra Connie içeridekilere katılmaya gitti. Oturduğu basamakta iki büklüm olup kafasını soğuk mermere koydu Eren. Mutfaktan çıkan Levi gördüğü manzara karşısında pek hoşnut olmadı. Arkasından gelen Mikasa ise tebessümünü saklamak için dudağını ısırdı ve adama döndü.
"Onu taşıyabileceğimiz bir oda var mı?"
Levi derin bir iç çekti ve çocuğun kolunun altına girdi. Mikasa çoktan diğerini sırtlanmıştı. Pek zorlanmadan merdivenlerden çıkıp Levi'ın gözleriyle işaret ettiği odaya girdiler ve Eren'i yatağın üzetine fırlattılar.
Levi arkasına bile bakmadan odadan uzaklaşınca Mikasa ofladı ve çocuğun altındaki yorganı çekip çıkararak üzerini örttü. Tam arkasını dönüp gidecekken Eren irkilince tekrardan çocuğa döndü. Yüz hatlarını incelemeye başları.
Göz kapakları ışığın etkisiyle titriyordu. Burnu ve yanakları hafifçe kızarmış, önüne düşen saçları terden alnına yapışmıştı. Uyurken bile çatıktı kaşları. Büyük ihtimalle şu an nerede, kiminle olduğunu bilmiyordu. Onu korumak için kendine söz vermişti Mikasa, bu halini görünce içi burkuluyordu. Başını salladı ve nefesini verdi, kapıya doğru adımını atacakken bileğini kavrayan kol durdurdu onu. İkinci kez döndürdü kafasını kahverengi saçlı çocuğa. Gözlerini yarılamış, göz kapakları baskı yaparken açık tutmaya çalışıyordu. Kurumuş boğazını temizleyerek yorgun bir ses tonuyla konuşmaya zorladı kendini.
"Gitmesen olur mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'll tell the stars about you||eremika
FanfictionLet's dance beneath the stars and forget about the world.