- O N Ü Ç -

3.3K 289 48
                                    

                            "Yeniden"

                                 - - - -

    Zaman fazla hızlı geçiyordu. Bu hızlı geçişler arasında yaşadığımız her an bizim ya lehimize ya da alehimize işlerken biz Selin'in ayak bastığı, hayallerimin ülkesinden çoktan çıkmıştık ve şimdi gökyüzünden bakıyordum bu şehre. Defne ile geçirdiğimiz koca beş yıl içerisinde sokak sokak gezdiğim, bahçelerini tasarladığım bu şehrin tadı damağımda kalacaktı daima. Belki bir gün öylesine uğrar ve geri dönerdim. Fakat şimdi Efe'nin beni uğrattığı hayal kırıklığı ile ayrılıyordum İtalya'dan.
  Serkan'ın özel uçağı sayesinde acele bir şekilde havalanmış ve Türkiye'ye doğru yola çıkmıştık. Kocaman uçağın içerisinde Defne uyuyor, Serkan çalışıyor bense pencereden dışarıya bakıyordum. Gökyüzü o kadar uçsuz ve bucaksız görünüyordu ki, yine de her bakışımda bir köşesi olduğunu görebiliyordum. Sanki kocaman büyük, mavi bir örtüydü ve biz bu örtünün altında savaşıyor, ölüyor, doğuyor, uyanıyor ve uyuyorduk. Ve bu büyük, mavi örtünün altında hayat bizi sürekli bir köşeden diğer köşeye atıyordu. Bazen çoğaltarak, bazen eksilterek. Yine de her şeyiyle, her yerde, bir şekilde yaşamayı öğrenebiliyorduk. Bu da bizi insan yapıyordu.

    "Ne düşünüyorsun Eda Yıldız?"

  "Hiiç" dedim kendi kendime. Elimi çeneme dayayıp Defne'ye baktım. Hayatın mucize ile dolu olduğunu ve bu mucizeleri en zor anımızda ortaya sürdüğünün bana en büyük kanıtıydı. Ona bakarken gülümsemiştim.

"Son zamanlarda çok fazla düşüncelisin Eda."

"Yaşadıklarım hiç aklımdan çıkmıyor. Sürekli zihnimde, arka odada dolanıp duruyor. E haliyle beni düşüncelerin içine itiyor. Çektiğim acıları anımsamak beni hayata bağlıyor gibi."

"Neden biliyor musun?"

Merakla ona baktım. Dizüstü bilgisayarını bir kenara koydu ve yanıma gelip oturdu. "Çünkü sevgilim, acı hissedilmeyi diler. Çektiğimiz fiziksel ya da duygusal acılar bizi diri tutar. Hayatta kalmamızı sağlayan şeydir acı. Mutluluğun, sevincin her zaman bir acı haberle ya da bir acı hissiyle bölünür. Hayatın kuralı bu. Hayat bize ödül verirken, sırtımızdan bir kez bıçaklar ve sen farkında olmazsın."

"Acı hissedilmeyi diler" dedim onu tekrar ederek. Ona karşı gülümsediğimde, dudaklarını gamzeme doğru bastırdığında daha fazla sırıttım. Bu hareketi ile kalbimi yeniden tekletmişti. Onun kalbime verdiği heyecan, beni bazen gökyüzünde uçurmaya yetiyordu.

Defne yerinde kıpırdanırken Serkan, hızlı bir şekilde benden uzaklaşıp boğazını temizlercesine ses çıkardı ve arkasına yaslandı.

"Serkan ne yapıyorsun?"

"Kız uyandı, hiç öyle bir durumda basılmak gibi bir niyetim yok henüz."

"Saçmalama ya o senin kızın aa, kızından utandı. Onu leylekler bırakmadı bacadan Serkan."

"Ne? Eda bu nasıl bir muhabbet Allah'ım Ya Rabbim tamam kapat konuyu. Ben işe dönüyorum şu an."

"Haa, kaçacaksın yani."

"Eda lütfen, muhabbet hiç iyi bir yere gitmiyor şu an. O yüzden sadece susalım, ben işime döneyim. Kız uyanıyor olabilir."

İçime içime kahkaha atarken Serkan tekrar karşıma geçti ve bilgisayarını dizlerinin üstüne alıp ekrana gömüldü. Defne, uzun saçlarını arkasına atarak uyanırken bana bakıp gülümsedi.

"Anne, geldik mi?"

"Evet annecim, ama zevkine uçakta oturuyoruz şu an. Hatta babanla karar verdik, hayatın geri kalanı bu uçakta geçecek."

A N K AHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin