"Sezon Finali"
"Hala sen ciddi misin?"
Tam tamına yarım saattir ortada dönen olayı anlamaya çalışırken, yetmiyormuş gibi Aydan Hanım ziyarete gelmiş ve haberi aldığından beri onu ayıltma çabalarına girmiştik. Halam ve Alex, gülümseyerek bize bakıyor ve Aydan'ı sakinleştirmemiz için aynı zamanda yöntemler öneriyordu.
"Aydan, sen neden şok oldu, biliyordun Ayfer'i sevdiğimi?"
"Alex susar mısın?" dedim bir anda parlayarak. "Yarım yamalak Türkçe konuşmanla yangına körükle gidiyorsun, sus."
Alex, tepkimi garipseyerek sustuğunda arsızca sırıtmış ve Aydan Hanım'ı izlemeye devam etmişti. Seyfi ve Serkan'ın Aydan Hanım'ı ayıltma çabaları işe yaramadığı için sessizce Serkan'ı dürttü. "Serkan, birazdan yapacağımdan korkma, olur mu?"
"Ne yapacaksan yap, kadın uyanmıyor Eda, korkuyorum."
Kendimi geriye çektim ve sırtımı dikleştirdim, boğazımı temizledikten sonra derin bir nefes alarak ani bir tepkiyle "Ay!" diye bağırdığımda Aydan Hanım dahil herkes irkilmiş, Aydan Hanım endişeyle bana bakmıştı. "Eda! Eda iyi misin!"
Ona gülümsediğimde, elimi sıkıca tuttu ve diğer eliyle kalbini yokladı.
"İyi misiniz Aydan Hanım?"
"A-Alex, Ayfer ile evlendin mi gerçekten?"
"Evet, evlendik" dedi halam tek solukta. Seyfi'nin getirdiği papatya çayını Aydan Hanım'a uzattıktan sonra onu yukarıda ki misafir odasına çıkarmış, sakinleşmesi ve dinlenmesi için uyumasını söylemiştik. Halam ve Alex, hala bize bakıyorlardı.
"Hala, yani söyleyecek hiçbir şey bulamıyorum. Ne diyebilirim ki, hayırlısı olsun."
Serkan, parmaklarıyla alnını ovalarken ayağa kalktı ve ardından bana baktı.
"Ben şirkete gidiyorum, Eda iyice dinlen. Hiçbir işe kalkışmak yok, Dilek Hanım ve Arzu Hanım'ı duydun. İlk üç ay."
Halam merakla bakarken Serkan'a göz belertsem de anlamamış ve her şeyi döküvermişti. "Eda, ne oluyor, ne ilk üç ayı ya bir sorun mu var?"
"Yok halacım sakin olur musun? Defne'ye hamileyken iki aydan sonra çok sancı çektim, bünyesel bir şey. Ama işte bu ufaklıkta biraz erken başladı. Çalışma hayatına kısa bir reklam koyuyorum anlayacağın."
"Ah aşkım benim ya, neden haber vermiyorsun ben de herkes iyi zaten dedim gittim, evden kaçan on sekizlikler gibi bastım nikâhı adama ya!"
"Anne."
Defne'nin mırıltılı sesiyle birlikte halama sus işareti yaparak arkamı döndüm, merdivenlerden gözlerini ovalayarak iniyordu, ona kollarımı açtığımda koşarak bana sarıldı. "Aşkım, günaydın. Bak bu adam Alex, bizim yeni eniştemiz."
"Enişte mi?"
Halama ve Alex'e baktıktan sonra yeniden bana döndü. "Evlenmişler annecim."
Kollarımın arasından sıyrılıp halamın kollarına atladığında gülümsedim. Seyfi, Aydan Hanım'ı odasına çıkardıktan sonra bize kahve yapıp yanımıza gelmişti. Bana yeşil çay uzattığında, yavru kedi bakışlarıyla ona bakarken omuzlarını silkti ve 'Serkan Bey'in kesin talimatı' diyerek işin içinden sıyrıldı. Üç haftalık bir durumdayken Serkan bu şekilde bir havaya girdiyse, dokuz aya kadar Allah bana sabır vermeliydi.
- - - - - -
Saatler geçmek bilmiyordu. Defne öğle uykusuna geçtikten sonra Seyfi ile bir saat boyunca dedikodu yapmış, ondan sıkılıp sessizce oturmaya başlamıştık. Başımı koltuğa yaslayıp tavanı izliyorken, kapının çalınmasıyla birlikte Seyfi hızlı bir şekilde yerinden kalktı, kapıya yöneldi ve kapıyı açtı. Melo ve Ceren, bıkkın halde kendilerini çaprazımda ki koltuğa attıklarında, merakla onlara baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A N K A
RomansaBenim hikayemde Defne Apollon'un peşinden çok koşmuş olsa da bir noktada yorulmuştu. Apollon ona geri döndüğünde her şey için çok geç kalınmıştı. Çünkü hikayenin sonu çoktan yazılmıştı.