Bir ay sonra...
"Sanırım bayılacağım."
"Sakin olur musun? Sadece kontrole geldik."
Elimi sıkıca tutarken karşıda ki büyük ekrana bakıp bebeği görme çabası beni güldürmüştü. Tıpkı dizilerde şapşal baba adayları gibi görünüyordu, benim tanıdığım Robot Bolat'ın bu halleri beni endişelendirmiyor değildi.
"Gelişimi gayet güzel ama... bir dakika."
İkimizde doktora dikkat kesilmiştik. Gözlerini kısmış bir şekilde ekrana bakarken kalbim ağzımda atıyordu, Serkan'ın elini sıktığımı Serkan inlediğinde fark etmiş ve özür dileyerek parmaklarımı gevşetmiştim. "Bir sorun mu var?"
"Hayır, hayır korkmayın. Aksine sizi müjdelendirmek isterim. Burada bir kese daha var!"
Gözlerim irice açıldığında Serkan'a bakmıştım, anlamadığını ifade eden gözleriyle ekrana bakıyordu. "Ne demek iki kese var, neden iki kese var?"
"Birinden sıkılınca diğerine geçiyor aşkım." dedim ve koluna vurdum. "Serkan! İkiz onlar!"
Doktor bile kocaman sırıtarak bize bakıyordu, Serkan'ın gözleri kızardığında derin nefes alıp başımı çevirdim, aksi takdirde kendimi tutamayacağımdan adım kadar emindim. Bu yüzden gözlerimi ekrandan ayırmadan doktoru dinlemeye devam ettim.
"Evet, ikizler. Yani bu demek oluyor ki Eda Hanım, artık normalde ettiğinizin iki katı dikkat etmek zorundasınız. Daha sağlıklı şeyler yemeniz, günde bir porsiyon meyve ve bol su tüketmeniz gerekiyor." dedi ve Serkan lafa girdi.
"Bizim aile doktorumuz onun için özel bir beslenme programı oluşturdu, düzenleme için yeniden başvururuz."
Her ikimizde onayladığımızda doktor muayenenin bittiğini söyleyip odadan çıkmış, ben de Serkan'ın yardımıyla doğrulmuştum. Gözlerinde ki çocuksu sevinç, kocaman sırıtmama sebep oluyordu. Hamileydim ve Serkan bunun her dönemine şahitlik ediyordu. O an aklıma, Defne'nin bu konuda ne kadar şanssız olduğu ve bu şanssızlığın tamamen benim suçum olduğu düştüğünde, yüzümdeki gülümseme giderek soluverdi. Ona bu kötülüğü yaptığım için, Serkan'ın ve Defne'nin hayatından beş yılı çaldığım için kendimden nefret ediyordum, kendimi asla affetmek istemiyordum.
"Ne oldu, yüzün düştü. Bir sorun mu var?"
"Var" dedim tek solukta. "En büyük sorun Defne. Serkan, sen şimdi çocuklarımızın büyüdüğünde, ilk adımlarına, ilk kelimelerine şahitlik edeceksin. Ama Defne benim yüzümden bu konuda şanssız ve-"
"Eda, lütfen artık bunları düşünme. Defne, hayatımda gördüğüm en güzel, en olgun kız. Bu süreci büyük bir olgunlukla karşılayacaktır. Benim kızım yapar."
"Hayatımda gördüğüm en iyi babasın."
Kendini övercesine gülümseyerek doğrulduğunda gözlerimi kısıp sırıttım. "Ayrıca en robot babası."
"Eda, yapma şunu."
"Robotsun Serkan."
"Robot falan değilim, bak ikizlere de robot deme."
"Ama robotsun Serkan Bolat."
"Sen de delisin Eda Bolat."
"Çok şükür."
Gülüşlerimiz birbirine karışırken odadan çıktıktan sonra eve gitmek üzere yola koyulmuştuk. Sadece birkaç saatlik bir kontrol için bile olsa Defne'den ayrı kalmak benim içimi burkuyordu. Ona kavuşmak ve sarılmak için dakikaları sayıyordum.
Yarım saat içerisinde eve varmış, Serkan'ı ofise gönderdikten sonra yalnızlığın tadını çıkarmak istediğim için kendimi odaya kapatmıştım. Defne, aşağı katta Aydan Hanım'la birlikteydi ve kendi hallerinde bir şeyler yapıyorlardı. Onların bu zaman geçirme olaylarını fırsat bilerek, odanın köşesinde ki masanın başına geçip, gizli bölmede ki deri kaplı defteri çıkardım gün yüzüne. Uzun zamandır kalemi elime almıyordum. Günlük yazarak bir şekilde kendimle konuşuyor gibi hissederken, bu aralar neredeyse hiç kendimle baş başa kalamadığımı fark etmiştim. Serkan'ın gelişine attığı kalemlerden birini alıp boş olan sayfayı açtım ve ellerimle düzelttim. Ne yazmam gerektiğini bilmiyordum ama bir noktadan başlamam gerektiğine emindim...
"Ne kadar zamandır kalemi elime almıyorum? Ne kadar zamandır kendimle konuşamıyorum? Sayısını ölçemediğim zamanın sonunda yeniden boş sayfanın başındayım işte. Çevremde ne kadar insan olursa olsun, dönüp dolaştığım yer yine burası oluyor hep. Gizli mekânım. Kendimle baş başa kalabildiğim tek yer olan bu sayfalar. Nasılsın Eda? Bunu kendime sormaya bile fırsat bulamazken, şimdi cevabını bile vermekte zorlanıyorum.
Nasılım? Her duyguyu en yoğun şekilde yaşıyorum. Hamileyim, bunun müjdesini bile kendime yeni veriyorum. Hamileyim ve bu gün ikiz olacağını öğrendim. Hissiyatlarımı tam olarak sökemedi cümlelerim. İçimde büyük bir burukluk var. Serkan her ne kadar bir şey olmayacağını söylese bile ben korkumdan vazgeçemiyorum.Ama artık bu satırlardan sonra seslenmek istediğim birileri olacak sanırım. Bu günlüğü artık Defne ve ikizlere adamak istiyorum. Bu satırlara her gün, onlara bir şeyler yazmak ve büyüdüklerinde onlara armağan etmek.
Ne olacağını tahmin edemezken onların geleceklerine bir şeyler bırakmak.Şimdilik kapatıyorum bu sayfanın satırlarını. Onlara kavuşacağım günleri iple çekiyorum desem abartmış olmam sanırım. Çünkü kalbimde büyük bir heyecan var ve bu heyecanın her an büyümesini engelleyemiyorum. Tek korkum, bu heyecanın bana zarar vereceği düşüncesi... "
Derin bir nefes alırken kalemi defterin arasına bıraktım. İçimi kelimelere dökmek, satırlarla konuşmak omuzlarımdan büyük bir yükü almıştı sanki. Saatler bile geçmiş olsa, bunun bir ihtiyacım olduğunu unutmuştum. İnsan bazen kendini kendine bırakmalıydı bir saat bile olsa. Defteri gizli bölmeye bıraktıktan sonra kapıya doğru gidip kilidi açtığımda, aşağıdan tek bir ses bile çıkmıyor oluşu beni endişeye sokmuştu.
Nasıl hareket etmem gerektiğine aldırmadan, hızlı hareketlerle aşağı indiğimde herkesin bir anda bağırışmasıyla yüreğim ağzıma gelmişti.
"İyi ki doğdun Eda!"
Şaşkınlık ve mutluluğun harmanıyla gülümsediğimde, bana koşarak gelen mucizeme baktım. Gözleri dolu dolu bana baktığında, ona sıkıca sarılmış ve kokusunu derin derin içime çekmiştim.
"Doğum günün kutlu olsun annem! "
Kocaman sırıtıp ona bir kez daha sarıldıktan sonra yanımıza gelen Serkan'a baktım. Defne diğerlerinin yanına gittikten sonra Serkan'ın elini tutup ayağa kalktım. Uzun süre gözlerimin içine baktı, gözlerinin dolu oluşu kalbimi eritirken gülümsedi ve bana sarıldı.
"Hayatıma ışık olduğun için sana minnettarım. Aile olma kelimesinden fazlasıyla uzak kalmışken, bana dünyanın en güzel aileyi yarattın. Geçmişte ne olmuşsa olsun, gelecekte ne olacaksa olsun. Bu dünyada asla değişmeyecek olan tek bir şey varsa o da sana olan aşkımdır. Doğum günün kutlu olsun sevgilim." dedi ve alnını alnıma dayadığında bile gözlerini gözlerimden ayırmadı.
"Seni çok seviyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A N K A
RomanceBenim hikayemde Defne Apollon'un peşinden çok koşmuş olsa da bir noktada yorulmuştu. Apollon ona geri döndüğünde her şey için çok geç kalınmıştı. Çünkü hikayenin sonu çoktan yazılmıştı.