1 Hafta Sonra
- - - - - - -Her şey yerli yerine oturalı bir hafta olmuştu. Serkan ile birlikte şirkette aksayan her şeyi yerli yerine koymuş, yeni projeler almıştık. Buraya temelli geldiğimizi öğrendikten sonra Pırıl ve Engin benimle daha çok ilgilenmeye, onlara olan kırgınlığımı, sanki hiç bir şey olmamışcasına örtmeye çabalıyorlardı. Ferit ile ufak toplantılar yapıyor, işleri o taraftan da yoluna koymaya çabalıyorduk.
"Demek Efe sana böyle bir kazık attı ha? Yazık."
"Evet, maalesef. Ona kaç defa anlattım, konuştuk. Buna rağmen gözümün içine baka baka o şirkete aldı Selin'i. Duramadım ben de."
Sessizce başını sallarken Serkan'ın bana seslenmesiyle birlikte arşive gittim.
"Efendim Serkan?"
Arsız bakışlarıyla birlikte etrafı kolaçan edip bana yakınlaşırken onun sırıtışına eşlik ettim. "Ben de bir şey oldu sandım."
"Oldu evet."
"Hımm, ne oldu Serkan Bolat. Kısa devre mi yaptın?"
Büyük bir kahkaha patlatırken, gözlerini devirerek geri çekildi ve alkışlamaya başladı. "Çok güzel Eda Yıldız, romantizm senin göbek ismin olmuş."
"Günaydın Serkan Bolat."
Omuzlarını cilveli bir şekilde silkeleyip arşiv odasından çıkmak üzereyken elimi tutup durdurduğunda gülümsemeye devam ettim. "Serkan, işim var."
"Tamam, sadece şunu soracağım. Ne zaman başlıyoruz hazırlıklara?"
"Ne hazırlığı?"
"Düğün hazırlıkları?"
Merakla cevabımı bekleyen bakışlarından gözlerimi kaçırıp arşivden kaçmak istiyordum. Kafamdan atmak istediğim tüm travmalar sanki yeniden doluşuyordu. "Bakarız ya, önce işleri halledelim."
Anlam veremeyen bakışlarıyla orada bıraktığımda, arşiv odasından çıkıp kahve almak için tezgahın olduğu hole kaçtım. Derin derin nefesler alırken Ceren'in yanıma gülümseyerek girişiyle birlikte çokta içte olmayan bir sırıtma ile onu karşıladım.
"Benim canım arkadaşım. Alırım bir kahveni."
"Hemen." dedim ve bir kahve de onun için hazırlayıp ona uzattım. "Ee, nasıl gidiyor?"
"İyi gidiyor, Ferit ile güzel ilerliyoruz. Artık sorunları konuşarak çözmeye başladığımızdan beri aramızda sıkıntı kalmıyor."
"Güzel, sevindim."
Bir şeylerin ters gittiğini anladığında, kahve fincanını tezgâha koyup elimi, ellerinin arasına aldı ve bana baktı.
"Eda'cım, ne olduğunu anlatmak ister misin?"
Uzun bir süre ona baktım. Serkan hiçbir şey hatırlamazken, onun bana birden bire bana cephe alışını unutmak istiyordum. Her ne kadar yine birbirimizi affetmiş olsak da, onun en kötü zamanlarımda beni böylesine kırmış olduğunu unutmak istemiyordum. İnsanlara olan kızgınlıklarımı çoktan ateşe vermiştim fakat kırgınlıklarım onları ateşe vermeme izin vermiyordu.
"Yok, bir şey yok. Öyle iş felan, yoruldum. Hepsi birikince böyle birden."
"Eda, bana anlatabilirsin."
"Eksik olma Ceren ya. Anlatırım tabii, en ufak sorunda böyle tokat gibi suratıma çarpmazsan anlatırım."
Uzun bir süre sessizlik oluştuğunda, boğazını temizleyerek kendini geriye çekti ve birkaç dakika sonra yutkunup gözlerime baktı. "Eda, ben o konu hakkında-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A N K A
RomanceBenim hikayemde Defne Apollon'un peşinden çok koşmuş olsa da bir noktada yorulmuştu. Apollon ona geri döndüğünde her şey için çok geç kalınmıştı. Çünkü hikayenin sonu çoktan yazılmıştı.