-Y İ R M İ B E Ş-

2.9K 253 32
                                    

"Sevince, durma durma koş ardından,
Zaman yoktur git aşkı iste ondan,
Sevince tüm insanlar bir başka,
Durma dostum sen de yer ver aşka..
Sevmektir ki doğmaktır yeni baştan,
Aşık oldum galiba yavaştan.."

  - Erkin Koray, Sevince

                                - - - - - -

  Harabeye dönmüş evin önünde on dakikadan fazladır duruyor, ölen bahçeye derin bir hüzünle bakıyordum. Kaan ise yanımda 'ben sana demiştim' bakışlarını atıyordu. Gerçekten Kaan'ın dediği kadar vardı, toprak kurumuş, bina harap olmuştu. Müşterinin bizden istediği kelimenin tam anlamıyla baştan yaratmaktı, Kaan'da buna benim adıma evet deyivermişti.

"Kaan, bu ne? İçinde aynı anda hapşırsak üzerimize yıkılacak be!"

"Ama ben sana demiştim Eda, neyse boşver şimdi. Yapıyor muyuz?"

"Eh, tabii ki yapıyoruz. Ben bu bahçeyi böyle bırakamam, bırakırsam rüyalarıma girer." dedim ve bahçenin içerisine girdim. Korku filmlerinde ki kötü cadının evine benziyordu. Çatıya bir saksı bitki bırakılmış, o da yediği yağmurlardan güzelce beslenip sarmaşık gibi inmişti aşağıya doğru.

"İçeriyi de görmek ister misin?"

  Hiçbir şey söylemeden içeriye doğru girdiğimizde, ağır bir rutubet kokusu bizi karşılamış, midemin bulanmasına neden olmuştu. Kendimi dışarıya attım. Bu evde ceset mi yakmışlardı?

"Eda, iyi misin?"

"Ay ya, evet. Hamilelik midemi mahvediyor."

"Eda hamile misin?"

Şaşkınlıkla bana bakıyordu, neden bu kadar şaşırdığını anlayamasam da sorusuna başımı sallayarak cevap vermiştim. Ona baktığımda gözlerinde anlam veremediğim bir ifade ile etrafa bakınıyordu, derin derin nefesler aldıktan sonra kendimi bir nebze bile olsa toparlanmış, Kaan'ın yanına gitmiştim.

"Sen iyi misin? Sen hamileymişsin gibi tepki veriyorsun da şu an."

"İyiyim, sadece hamile olduğunu önceden bilseydim bu işe önermezdim seni. Yorulacağız bayağı, yani gidişat onu gösteriyor."

"Bir şey olmaz ya, Serkan'dan destek için bir peyzaj mimarı daha yönlendirmesini isteyeceğim. Zaten 'yok' demez. O yüzden, ben bu işi yapmak istiyorum. Tamam mıyız?"

  Başını salladı, harabeye dönmüş evi arkamızda bıraktıktan sonra arabalara doğru ilerledik. Birkaç yere uğrayacağını ve ofise daha sonra geleceğini söyledikten sonra hızlı bir şekilde yanımdan ayrılırken, ben de kendi arabama doğru ilerledim. Serkan muhtemelen meraktan kafasını duvarlara geçirmemek için kendini limonlu sulara veriyor, on dakikada bir kendini balkona atıyordu. Sırf bu yüzden, merakım yüzünden Serkan'ın ne durumda olduğunu öğrenmek için güvenebileceğim tek kişiyi aradım.

  "Alo? Leyla, Serkan ne durumda?"

  "Valla Eda Hanım, içi içini yiyor. Koca bir bardak limonlu suyu kaç dakikada bitirdi tahmin bile edemezsin."

Telefonun ucunda kahkaha atarken Serkan'ın o surat ifadesini hayal ettim ve daha çok kahkaha attım. Leyla telefonu kapattıktan sonra arabayı çoktan çalıştırmış, ofise doğru yol almıştım.

   Karnımın içerisinde var olduğunu bildiğim bir şey vardı ve çok ufak olmasına rağmen onu hissedebiliyordum. Onun bana bağlı olduğunu, bana ihtiyacı olduğunu iliklerime kadar hissedebiliyordum. Defne'de ne hissettiysem, hepsini yeniden hissediyordum, bu durum beni o kadar mutlu ediyordu ki, sırf bu mutlulukla saatlerce ağlayabilirdim. Sanırım hormonlar sandığımdan daha erken devreye girmişti.

A N K AHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin