...
.. Son yarım saattir toplantı masasında büyük bir sessizlik vardı. Serkan ve Ferit, öfkeli bakışlarla Kaan'ı izliyor, müşteri ise hiçbir şeyden habersizce masada ki gerginliği anlamaya çalışıyordu. Kaan, sinsice sırıtarak masada ki gerilimi izliyordu.
"Ee, Kaan. Neden benimle ortak olmak istedin?"
"Neden olmasın Eda'cım? Sonuçta ismini duyurdun. İşlerine baktım, gayet güzel sonuçlar. Neden istemeyeyim?"
"Eda'cım." dedi Serkan sinirle tekrar ederek. Ferit ile senkronize bir şekilde dizlerini sallıyorlar ve sinirlerine hakim olmaya çabalıyorlardı. Ceren'in koluna dirsek atıp bizim ikiliyi gösterdiğimde ikimizde gülmemek için kendimizi tutar olmuştuk. Müşteri, lafa girmek için benden izin aldıktan sonra konuşmaya başladı.
"Açıkçası ben sizin projelerinizi duymamıştım. Geçen sene bahçesi harap olmuş bir ev aldım. Bir sene ne için kullanacağımı bilemediğim için öyle kaldı. Şimdilerde ise güzel bir proje için kullanacağım ve Allah inandırsın içli dışlı onarıma ihtiyacım var. Kaan Bey yardımıma yetişti, bahçe için de sizi önerdi. Şimdi de buradayım."
Kaan bana gülümseyerek bakarken ben Serkan'a bakıyor ve tepkisini ölüyordum. Kimseye çaktırmadan kaşlarını 'hayır' anlamında kaldırıp indirirken, fevri bir hareketle adamı onayladım.
"Tamam, yaparım."
"Ne!" Ferit, Serkan ve Ceren aynı anda, aynı tepkiyi verirken Kaan zevkle arkasına yaslanıyordu. "İş iştir sonuçta. O bahçeyi güzelleştireceğime emin olabilirsiniz."
Verdiğim cevabın etkisiyle birlikte adam memnun bir şekilde ayrılırken Serkan ise hayal kırıklığı ile bakıyordu. "Bizi yalnız bırakır mısınız?"
Herkes tedirgin bir şekilde toplantısı odasını terk ederken Serkan, kaşları çatık ve elleri belinde bir şekilde bana bakıyordu. Hesap sorma pozisyonunu almıştı. Gözlerimin içine bakarak cevap vermemi bekliyordu. "Bakma bana öyle."
"Eda sen iyi misin? Kaan Karadağ'ın bizim aramızı nasıl bozduğunu hatırlıyor musun? Seni kaybetmek üzere olduğum raddeye geldiğimiz günleri. Nasıl kabul edebildin?"
"Serkan ben buranın her hangi bir çalışanı değilim, ortağıyım. Zaten yapacağım iş Art Life üzerinden bir ortaklık olacak. Neden bu kadar öfkelendin?"
"Neden. Çok güzel soru, neden acaba. Eda. Karşımızda ki adam Kaan Karadağ. Saman altından bir nehir yürütür, senin ruhun duymaz. Sen gittin bu adamla iş yapmayı kabul ettin. Sana inanamıyorum. Gerçekten."
Gözlerimi kısıp onu izlemeye başlamıştım. Öfkesini dizginlemek adına bir ileri bir geri gidiyorken, odaya giren Ferit yanıma geldi.
"Eda, ben senin yakın arkadaşınım. Bu yüzden aramızda ki samimiyete dayanarak bu soruyu soruyorum. Sen kafayı mı yedin?"
"Aklın yolu bir." dedi Serkan Ferit'i göstererek. İkisininde siniri birbirine çarpıyordu.
"Eh ama yeter. İkiniz iki yandan benim üzerime geliyorsunuz ama hatırlatayım Serkan."
Kelimelerimi döve döve çarparken onlara nazaran hafif bir sinirle ayağa kalktım. "Ben çocuk değilim."
- - - - - - -
Kendimi fazlasıyla garip hissediyordum. Aynada ki yansımama bakarken kendimi garip hissetmekten başka hiçbir şey yapmıyordum. Üstümde ki beyaz elbiseye bakıyordum. Derin derin nefesler alıyor ve arkada beğeni mırıltılarını duymazdan gelip gözlerimde dolmuş olan yaşların yanaklarımdan süzülmesine izin veriyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A N K A
RomanceBenim hikayemde Defne Apollon'un peşinden çok koşmuş olsa da bir noktada yorulmuştu. Apollon ona geri döndüğünde her şey için çok geç kalınmıştı. Çünkü hikayenin sonu çoktan yazılmıştı.