-Y İ R M İ İ K İ -

2.6K 250 51
                                    

Bir Ay Sonra..
 
       Her şey olması gerekenden güzel gitmeye başlamıştı son üç gündür. Semiha Hanım tarafından kaçırılmaya çalışıldığım düğün günümün üzerinden bir ay geçmişti. Art Life'da geçen yoğun toplantılı günlerin üzerine bir de Kaan ile yürüttüğümüz proje nedeni ile Serkan sürekli gergin bir modda geziyordu. Ve bu gün, o günlerin devamı niteliğindeydi.

  "Anlamıyorum, Kaan yerine benimle çalışsaydı."

"Canım adam Kaan'la ahbapmış zaten. Çocuk beni önermiş ne var bunda? Yedi mi beni? Çok kıskançsın Serkan."

"Kim? Ben mi?"

"Hayır Erdem. Serkan, lütfen hayatım. Bırak işimi yapayım."

Gözlerini devirdiğinde, oflayarak kendimi geriye bıraktım. Midem felaket derecede bulanıyordu ve bu benim çalışmamı engelleyecek duruma gelmişti. Elimle karnımı sıvazlarken Serkan ile göz göze geldiğimizde kaşlarını çattı.

"İyi misin sen?"

"İyiyim ya, midem bulanıyor biraz."

"Ne? Ne demek midem bul- hastaneye gitmeli miyiz?"

"Mide kanaması geçiriyorum demedim Serkan, midem bulanıyor dedim. Sakin olur musun?"

Yerinden hiddetle kalkıp yanıma geldi ve beni ayağa kaldırdı. "En azından Dilek Hanım'a bir danışalım. Belki durum ciddi."

"Serkan sen ilaçlarını alıyor musun?"

"Ne ilacı?"

"Kafayı yedin ya, onun için diyorum. İyiyim ya iyiyim, muhtemelen kahveyi fazla kaçırıyorum ondan midem bulanıyor artık. Sakin olur musun hayatım. İyiyim."

Gözlerini kıstı, doğruldu ve beni süzerek yerine geçti. Şimdilik susmuş gibi yapsa da, bu işin peşini bırakmayacağını ve benden gizli Dilek Hanım'a danışacağını çok iyi biliyordum. Bu düşünceleri yumaklayıp zihnimin arka boşluğuna attıktan sonra telefonumu elime alıp Aydan Hanım'ı görüntülü aramış, Defne'yi görmek istemiştim.

"Eda!"

"Aydan Hanım, nasılsınız? Defne iyi mi?"

"İyi iyi, Seyfi ile eğleniyorlar. Ha bu arada, Defne anlatırken duydum, miden bulanıyormuş. Nasıl oldun?"

"Ahah Allah Allah, ülkede duymayan kaldı mı çok merak ediyorum. Hani kaldıysa basın toplantısı ayarlayalım midem bulanıyor diye. Ya iyiyim."

Serkan gözlerimin içine bakıyordu. Ufakta olsa endişe ettiğini anlayabiliyordum. Ama ortada olmayan hiçbir şey için bu kadar endişe etmek, bana saçma geliyordu. Telefonu kapattıktan sonra tekrar işe gömülmüş, kafamdaki tekrara binen düşünceleri bir kez daha geriye iterek uzaklaşmıştım onlardan. Her şey yolundaydı, herkes mutluydu. Ve bu beni oldukça tedirgin etse de, bulutlar kararmadan önce güneşli günlerin tadını çıkarmaya çabalıyordum. Aşık olduğum adamla sonsuz bir hayata adım atmıştım. Ondan bir parçam vardı ve hayalini kurduğumu her zaman dile getirdiğim o aileye sahiptim. Ve onlar için savaşmaya, kendimi feda etmeye hazır bir şekilde bekliyordum sırasını bekleyen tüm zorlukları. Onlar benim hayatımdı ve benim hayatım her şeyden daha önemli bir konumdaydı.

  Dakikalarca gözlerimi ayırmadığım ekrandan Ceren'in sesiyle ayırmış ve beni sonsuz düşünce girdabından kurtardığı için ona minnetle bakmıştım.

"Ceren" dedi Serkan tatlı bir samimiyetle. Ceren ikimize de gülümseyip sandalyeye oturduktan sonra, sarı dosyayı masaya bırakmış ve ikimize de birer bakış daha atmıştı.

A N K AHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin