"gözlerin zihninden daha hızlı tepki veriyor"

989 96 49
                                    

İkili arasında büyük bir nefret ve gerginlik vardı, ki bu gözlerinden bile anlaşılan bir şeydi. Masaları uzak değildi fakat uzun zaman sonra ilk defa bu kadar yakından görmüşlerdi birbirlerini. Nefret açıkça görülüyordu.

Jaemin gözlerini devirerek bakışmayı bitirdiğinde Jeno hâlâ Jaemin'e bakıyordu. Yine kusursuzdu, yine kusursuzdu ve Jeno tekrar nefret etti Jaemin'den.

Jaemin ise Jeno'nun gülümseyerek salona girmesinden nefret etmişti. Mutluydu işte, düşmanı mutluydu ve bu ondan yine nefret etmesini sağlamıştı.

Bir süre böyle geçti, Jaemin önündeki kırmızı şaraptan içiyordu. Dakikaları saysa da balo bir türlü bitmiyordu. Sıkıntıdan patlarken yanına Donghyuck, Renjun ve Jisung gelmişti, rahatlamış gibi derin bir nefes aldı.

Donghyuck krala selam vermiş ve biraz sohbet etmeye başlamıştı. Bu sırada Jaemin arkadaşlarına sıkıntıdan patladığına dair işaretler yapıyordu, sevgili arkadaşları tabii ki yüz ifadelerini okumakta çok başarılıydılar.

Donghyuck kralla olan konuşmasını bitirmiş ve başka bir masaya sürüklemişti arkadaşlarını.

"Seni kurtarma operasyonumuz başarılı olduğuna göre anlat bakalım, biz gelene kadar bir şey oldu mu?" soruyu soran Renjun'dü.

"Jeno ile göz göze geldik, ikimizin de gözlerinde nefretten başka bir şey yoktu." dedi Jaemin, bu sırada Jeno'nun yanına da arkadaşlarının geldiğini gördü. 'Bununla kim arkadaş olmak ister ki?'diye düşünmekten kendini alamamıştı.

"Sıkma canını hyung, en fazla aynı masada oturmak zorunda kalırsın." demişti Jisung, ama hepsi birden Jisung'a bakınca "Ne?" deyivermişti.

"İki dost krallığın ortak yaptığı bir baloda kralların ayrı ayrı oturmasını beklemiyorsunuz değil mi? İkisinin de prensi yanında olur ayrıca." Jisung bunu düşünememiş arkadaşlarına iç çekerek bakıyordu.

"Siktir, çok haklı." Donghyuck korkuyla Jaemin'e bakmıştı.

"Yalnız bu çocuk efsane bir şey, biz bunu düşünememiştik." dedi Renjun, endişeli değil gururluydu şu an.

"Çıldıracağım sanırım, üstüne atlamamak için zor tutuyorum kendimi, duvarlara çarpa çarpa dövmek isterdim." Jaemin gözlerindeki hiddetle Jeno'nun masasına bakmıştı. Her zamanki gibi gülüyordu.

"Şey... Sanırım Kral Na seni çağırıyor Jaemin hyung." Jisung kısık sesle söylemişti. Jaemin sinirden alev alevdi zaten.

"Kaybolmayın bir yere, beni tekrar kurtarmak zorundasınız." Jaemin arkadaşlarının olduğu masadan ayrılıp tekrar kralın yanına oturmuştu.

"Kral Lee ve Prens Lee buraya gelecekler, konuşmana dikkat et ve saygını bozma. Dediklerimi yap." demişti kral.

"Tamam baba." Jaemin iç çekerek hep olduğu gibi kusursuz moduna girmişti. Kral Lee ve Prens Lee olduğu yere yaklaşıyordu, ayağa kalkıp kendisini gülümsemeye zorlamıştı.

"Merhaba Kral Lee ve Prens Lee, oturun lütfen." Jaemin saygıyla eğilirken aynı şekilde Jeno da eğilmişti, onun da kendini zorladığı belli oluyordu.

Prens Na sıkıntıyla kırmızı şarabından içmiş, Prens Lee'ye bakmamaya özen göstermişti. Krallar çoktan konuşmaya başlamıştı.

"Sana da merhaba Prens Na." Jeno arkasına yaslanmış, Jaemin'e bakıyordu.

Jaemin ise ters bir şekilde baktıktan sonra da kafasını çevirmişti. Kırmızı şarabı oldukça lezzetliydi, dudaklarını şarap dışında bir şey için açmak istemiyordu.

enemies to lovers | nomin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin