şehirdeki son huzur

175 22 30
                                    

"Yine de... Biliyorsun işte. Bunu ailemle paylaşmak istemiyorum."

"Delirmişsin, bu haberi nasıl ailenle paylaşmazsın?"

Jaemin, uzun süredir kasılı kalan vücudunu dolu dolu bir nefes alıp esnetmeye çalıştı.

Pekâlâ, konu Jaemin'in evlilik teklifi almasını ailesinin bilmiyor oluşuydu ve muhtemelen bir süre daha bilmiyor olarak kalacak olmalarıydı.

"Anlamıyorsun, değil mi? Evlilik demek, krallığın başına geçmek demek. İstemiyorum bunu!"

Sabrı taşan genç, çekinmeden sesini yükseltti Donghyuck'a. Hyuck ise dilini yanağının içine bastırıp duruyor, mantıklı olanın bu olmadığını Jaemin'e açıklamaya çalışıyordu.

"İstemiyor musun? Pardon da sen ne saçmalıyorsun? Kral olmak için can atan, sırf bu yüzden kendini her şeyden soyutlayıp canı çıkasıya kadar ders alan Jaemin'e ne oldu?"

"O Jaemin yok artık!" Jaemin'in boğazdan gelen hırçın sesi, sadece ikisinin bulunduğu odada yankı yaptı.

"Çünkü artık hayatımda Jeno var, Donghyuck. O benim için her türlü fedakârlığı yaparken ben boktan hayalim yüzünden onu istemediği bir mevkiye getirmek istemiyorum!" Prens olan, dolu gözlerini arkadaşından ayırıp yatağının yanındaki komodinin üzerinde bulunan fotoğraflarına sabitledi. "Yapamam, ona böyle bir kötülük yapamam."

Oda, âdeta bir cenaze evi gibi sessizleşti, buruklaştı. Donghyuck başını iki yana sallayıp siyah, kumaş dokulu koltuğun üzerine oturdu ve söze başladı yeniden: "Hayallerinden vazgeçiyorsun."

Jaemin'in pembe, kurumuş dudakları arasından bir hıçkırık usulca süzülüverdi.

"Daha büyük bir hayalim var artık."

"Aşk dediğin seni her konuda destekleyen biriyle yaşanır, hayallerini gerçekleştirmene izin verir! Sen o soğuk günlerini bir hiç uğruna yaşamadın Jaemin!"

"Sus artık!" Art arda sıralanan hıçkırıklar, gözyaşlarıyla harmanlandığında bir süre ağladı prens. "Lütfen, benim için ne kadar zor olduğunu tahmin dahi edemezsin. Sikik bir taht için Jeno'nun mutsuz olmasına dayanamam, bunu yapmayacağım."

Donghyuck'un sinirden alev almış gözleri odaklandığı zeminden ayrıldı ve tekrardan prense yöneldi.

"Mutlu olmayacağınızı kim söyledi? Neden böyle düşündüğünü bilmiyorum ama nereye kadar bunu sır olarak saklayacaksınız?"

"Mutlu olmayacağız, bundan eminim. Neden biliyor musun? Çünkü yeni mevkiye alışmaya çalışmaktan birbirimizi göremeyecek konuma geleceğiz, birbirimize ayıracak zamanımız olmayacak, tüm bu rüya son bulacak. Sıkıcı bir çiftten öteye gidemeyecek, hatta belki de bu monotonluk yüzünden ayrılacağız." Jaemin, toparlanan solukları arasında arkadaşına baktı ve devam etti: "Benim hayalim yok Hyuck, benim hayallerim var. Ve inan bana, hayallerim daha kıymetli benim için."

"Hayat hâlâ devam ediyor Jaemin, küçük Jaemin'in hayalini gerçekleştirirken aynı zamanda şimdiki hayallerini de gerçekleştirebilirsin."

Buruk bir gülümseme prensin çehresinde peydahlandı. Sanki tüm yaşam enerjisi çekilmiş bir ruha dönerken solmuş yüzünü stabil tutmaya çalıştı.

"Hayat hâlâ devam ediyor Hyuck, haklısın ama kaçırdığın bir nokta var. Hayat devam edecek, biz olduğumuz yerde kalacağız. İşte asıl nokta bu."

Yüzü asıldı diğer gencin, arkadaşının haklı olmamasını umuyordu zira Jaemin başa geçmezse kim geçecekti? Bu, bir bakıma kraliyeti kendi kaderine bırakmak olacaktı. Kral Na, elbet bir gün bu dünyadan kimliğini sildirecekti. Eh, sadece bir varis olduğunu düşünürsek ve varisin sevgilisinin bir erkek olduğu göz önüne alınırsa Jaemin ve Jeno'nun varis doğurmaları söz konusu bile olamazdı.

enemies to lovers | nomin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin