Sessiz karanlıkta yankılanan öpüşme sesleri bir nebze olsun sessizliği bozarken, ormanın ortasında olmaları kesinlikle sorun değildi Jaemin ve Jeno için.
"Geç kalacağız." Jaemin geri çekilip, Jeno'nun dudakları üstüne fısıldadığında sadece birkaç santimetre ötesindeki dudaklara tekrardan yönelmemek için kendini dizginlemeye çalışıyordu.
Ne ara şu konuma gelmişlerdi farkında değildi ancak büyük bir ağaç ve Jeno arasında kalmışken öpüşmek ayrı bir güzeldi. Her zamanki yerlerinde gizlice buluşmuş, gizlice öpüşüyorlardı. Jaemin, Jeno'nun elini çıplak belinde usulca hareketlendiğini hissettiği an şaşırmış, farkında bile olmadığı bir zaman aralığında kıyafetinin altına sızdığını anlamıştı.
"Biliyorsun, bir öpücük asla yeterli olmuyor." Jeno'nun gülerek söylediği şeyden sonra Jaemin de gülmeden edememiş, hızlı nabzını yavaşlatmak için en derininden bir nefes almıştı.
Şu sıralar öpüşmelerinde doyum noktaları kesinlikle olmuyor, birbirlerinden ayrılmak için fazladan bir çaba sarf ediyorlardı. Kaldı ki, bu şehvet dolu öpüşmeleri ya yanlış zamana denk geliyordu ya da yanlış mekana.
Süslü kıyafetleriyle oldukça şık görünüyorlardı: Jeno'nun üstünde kırmızı bir ceket ve onun altında da siyah, transparan bir üst vardı, dizleri yırtık siyah pantolonuyla birlikte oldukça çekici görünüyordu; Jaemin ise ip askılı hafif mi hafif, beyaz bir ip askılı üst giymiş, ceket olarak da renkli pul detayları olan siyah ceket giymişti, siyah pantolonu da kombinini tamamlıyordu. Her zamanki gibi, Donghyuck'un elinden çıkma bir kombindi.
Jaemin'in gözlerinde hafif koyu bir makyaj varken Jeno'da ise ince bir göz kalemi vardı yalnızca. Jaemin'in makyajını Renjun yapmıştı ve dakikalarca uğraştığı dudak makyajının öpüşmelerinden dolayı bir çırpıda bozulmuş olduğunu görse muhtemelen sinir krizi geçirirdi.
Bu gece panayır vardı ve prensler de oraya gideceklerdi. Lee krallığının halkı bir eğlence düzenliyordu, bunu duyan Jeno anında sevgilisine haber vermiş, oraya gitmeyi teklif etmişti.
Son zamanlarda oldukça dikkat çekiyorlardı; krallar da bu yakınlıktan memnun olsa gerek, âdeta buluşmaları için can atıyordu. Belki de sadece arkadaş sanıyorlardı ikisini, lâkin bilmiyorlardı ki ikisi arkadaşlıktan bayağı uzaktı.
Nihayet kendilerine geldiklerinde dağılan saçlarını düzeltmişti Jaemin, Jisung mavi tutamlarını özenle şekillendirmişti. Resmen kendilerini kaybediyorlardı; gezegenden kopmuş gibi.
"Heyecanlı mısın?"
"Evet, bu gece güzel eğleneceğiz." demişti Jaemin, bu sırada Jeno'nun sıcacık elini tutmuştu.
İlk defa birlikteyken kalabalığın arasında olacaklardı ve bu biraz gericiydi, ne olur ne olmaz diye hareketlerine dikkat etmeleri gerekiyordu. Muhtemelen halk çok şaşıracaktı zira bu gece davetsiz misafirleri vardı.
Epey yürümeleri gerekiyordu fakat bu sorun değildi, gecenin bahşettiği yıldızlar ve uçsuz bucaksız gökyüzünü sahiplenen kusursuz hilal onlara eşlik ediyordu.
"Jisung ve Chenle'nun arası bozulmuş, biliyor muydun?" Jaemin'in sorusuyla beraber Jeno kafasını sallamıştı.
"Evet, çok saçma bir nedenden ötürü."
"Jisung bize anlatmadı, ne olmuş?" merakla Jeno'ya dönmüştü Jaemin, o ikisi sürekli zıtlaşsalar da küseceklerini hiç düşünmezdi.
Jeno anlatmaya başlamadan önce kahkaha atmış ve konuşmuştu: "Chenle güzel bir çiçek bulup koparmış, sonra o çiçeği Jisung'a gösterirken, söylediğine göre, Jisung birden ona bağırmaya başlamış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
enemies to lovers | nomin
Fanfictionİki dost krallığın birbirinden nefret eden iki prensi vardı.