Jaemin sinirle soyunup üstünü giyinmeye başlamıştı. Beyaz, bol ve hafif gömleğinin arkası tamamen açıktı, zaten bahar ayındalardı, yaza yakın oldukları için üşümeyeceğini biliyordu Jaemin. Altına dar, siyah pantolonunu giydiğinde sütun gibi bacakları kendini belli etmişti.
Saçlarını da özenle tarayıp önüne almıştı mavi tutamları. En sonunda sırt kolyesini takmış ve çıkmadan önce hoş kokulu parfümünü sıkmayı ihmal etmemişti. Odasından çıkınca birkaç gözün ona döndüğünü fark etti prens, güzel olduğunu ve dikkat çektiğini biliyordu. Askerlerden biri yanına geldiğinde ona arabaya kadar eşlik etmiş, kralın yanına oturmasını sağlamıştı.
"Prens Lee ile yakın ol Jaemin, gerekirse sarıl." demişti kral, Jaemin sıkıntıyla nefes alıp veriyordu.
İşte gidiyorlardı; Lee sarayına.
***
Jeno ise siyah bir tişört ile üstündeki ile aynı renk dar bir pantolon giymişti, bahar ayının aldatan sıcak havasına güvenmeyip üstüne siyah ceketini aldığında tamamen hazırdı. Saçına da güzelce şekil verdikten sonra parfüm sıkmış ve odadan çıkmıştı. Babası ile terasta bekleyecekleri için üst katlara çıkıyordu, Kral Na ve Prens Na birazdan gelirlerdi.
"Dediklerimi unutmadın değil mi Jeno? Yakın ol." kral tek kaşını kaldırmış bir şekilde prense bakıyordu.
"Unutmadım baba merak etme, bana güvenebilirsin." dedi Jeno, lâkin oldukça gergindi.
***
Arabadan indiklerinde Jaemin derin bir nefes almıştı, ters bir hareket yapmamaya özen gösterecekti.
Askerlerin eşlik etmesiyle terasa geldiklerinde çok güzel bir ortamda olduğunu kabullenmişti Jaemin. Yüksekte oldukları için manzara harikaydı, ışıl ışıldı her yer.
Daha sonra kendini toparlayıp hızla Kral Lee'nin önünde eğilmişti, Jeno'ya baktığında o da Kral Na için saygıyla eğiliyordu. Kral Na Jaemin'e, Kral Lee ise Jeno'ya kaş göz yapıp sarılmalarını işaret ettiğinde prenslerin simalarında iğrenme duygusu geçmiş, fakat belli etmeden hızlıca toparlamışlardı kendilerini.
İlk adımı atan Jeno olmuş, Jaemin'e doğru yürümüştü. Jaemin de mecburen Jeno'ya doğru yürüdüğünde ikisinin de koyu gözlerinde tiksinmiş bir ifade vardı, ama bunu yalnızca ikisi görüyordu.
Jaemin kollarını Jeno'nun bedenine sardığında tam anlamıyla sıcaklığını hissetmişti, ayrıca güzel bir erkeksi koku vardı prenste. Jeno da kollarını Jaemin'e sardığında hissettiği şeyin kumaş değil, Jaemin'in çıplak sırtı olduğunda duraksamıştı. Elinin altındaki yumuşak ve çıplak ten Jeno'nun afallamasını sağlamıştı bariz bir şekilde. O an aralarında elle tutulur bir cinsel gerilim olmuştu; Jaemin sebepsizce Jeno'nun sıcaklığının onu sarmasını istemiş, Jeno ise parmak uçlarını Jaemin'in sırtında doyasıya gezdirmek istemişti. İkilinin birbirlerine karşı olan düşünceleri nabızları yükseltmiş, ilk sarılmalarını büyülü bir an yapmıştı. Nefretin önüne geçebilecek kadar güçlü olan duygulardan biri de kesinlikle şehvetti.
Jeno ve Jaemin ne yaptıklarını ve ne düşündüklerini fark ettikleri anda birbirlerinden hızla ayrılmış, garip bir ortam olmasını sağlamışlardı. Krallar da bu garipliğe anlam verememiş gibi bakıyordu ikiliye. Gerginliğin ve garipliğin hakim olduğu saniyeler sona erdiğinde krallar ayrı masaya, prensler de onlardan biraz daha uzakta olan masaya oturmuştu.
Jaemin arkasına yaslanıp Jeno'yu süzmüştü, kabul etmek istemese de oldukça çekici görünüyordu. Jeno bu sırada karıncalanan parmak uçlarını birbirine sürtüyor ve arsız bakışları ile Jaemin'in vücudunu baştan aşağı süzüyordu. Jaemin de bunu fark etmiş olacak ki dudaklarını ısırarak bakıyordu karşısındaki prensin siyah harelerine. Genç prens bakışlarını Jaemin'in gözlerine çıkartmış, tek kaşını hafifçe kaldırarak bakmaya başlamıştı. İkisinin de gözlerinde ilk defa nefretten uzak bir duygu vardı: Arzu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
enemies to lovers | nomin
Fanfictionİki dost krallığın birbirinden nefret eden iki prensi vardı.