Dün yaşananlardan sonra iki prens de daha önce hissetmedikleri duyguları tadınca bu duyguların bağımlılık yapacağından habersizdi.
Gökyüzü rengi saçları dağılmış bir şekilde uyanmıştı Jaemin, hiç olmadığı kadar enerjik ve güzel hissediyordu. Bugün sadece bir dersi vardı: okçuluk.
Rahat edebileceği kıyafetleri giydiğinde kendini gülümseyerek dışarı atmıştı, saraydaki herkes prensin böyle olmasına şaşırmış ama bir yandan da prensin yaydığı pozitif enerjiden etkilenip onlar da mutlu hissetmişlerdi. Her zaman böyle olmazdı Prens Na.
Genelde somurtur, insanların yüzüne bakmaz ve kendini göstermeyi redderdi.
Okçuluk yapacağı yer ormanın içindeydi, ağaçlara sabitlenmiş hedef tahtaları vardı. Oku yayına yerleştirdiğinde yayı gerip atışını yapmıştı fakat istediği gibi değildi, daha iyisini yapmalıydı. Birkaç defa daha denediğinde istediği sonuca ulaşamamış olsa da pes etmedi Jaemin: Yapacaktı.
"Yayı iyice gerdirmelisiniz Prens Na." Jaemin sesin geldiği tarafa döndüğünde Jeno'yu görmüştü, hafifçe gülümsemişti gördüğü simaya karşılık.
"Yeterince gerdirdiğimi sanıyordum."
Jeno yanına gelmiş, sırtını geniş bir ağaca yaslayıp kollarını göğsünde birleştirmişti. Hedef tahtasına ve Jaemin'in duruşuna bakıyordu.
"Biraz daha gerdirmelisin." Jaemin sonuna kadar gerdirmeye çalışmıştı.
"Şimdi oranla ve atışını yap."
Jaemin atışını yaptığında yine olması gerektiği gibi değildi, yapamıyordu işte bunu.
"Kollarının dengesi yeterince iyi değil Jaemin, omzunun alçak pozisyonunu korumalısın." Jeno okçulukta çok iyiydi, bu yüzden Jaemin'e yapması gerekenleri söylüyordu.
Jaemin'in bu seferki nişanı biraz daha iyiydi lakin tabii ki de daha iyisini yapabilirdi.
"Na Jaemin dirseğini yüksekte tut, rotasyonunu bozma." Jeno'nun sesi hafifçe yükselmişti.
Jaemin anında gergin ok ve yayı Jeno'ya doğrultmuştu, parmaklarında en ufak bir kayma hareketi olursa, ok Jeno'nun göğsüne gelir ve muhtemelen genç prens ölürdü.
"Bana bağırma cesaretini nereden buluyorsun Jeno?" Jaemin aynı doğrultuda tutuyordu gergin yayını. Gözlerinde hiddet vardı.
Jeno ellerini havaya kaldırıp sevimli bir şekilde gülümsemişti.
"Tamam, özür dilerim. Birlikte deneyelim istersen?"
Mavi saçlı olan bir süre hiddetle Jeno'ya bakmaya devam etmiş, güvenip güvenemeyeceğini düşünmüştü. En nihayetinde kafasını belli belirsiz onaylar bir biçimde sallayıp önüne dönmüştü.
Jeno, Jaemin'in arkasına geçip prensin yayı tutan elinin üstünden kavramıştı ahşap parçasını, daha sonra aynı şekilde oku tutmuştu. Jeno'nun elleri Jaemin'in ellerinin üzerindeydi. Jaemin hemen arkasındaki Jeno'nun nefesini saçlarında hissedebiliyordu.
"Şimdi pozisyonumuzu alalım." ikisi de oku geriye doğru çekiyorlardı, "İşte böyle, dirsek biraz yukarı." doğru pozisyonu aldıklarında Jeno'nun gözleri Jaemin'e kaymıştı, oldukça odaklanmış görünüyordu.
"Hazır mısın?"
Jaemin hemen kafasını sallamış, tüm odağını gergin oka ve hedef tahtasına yöneltmişti.
Prensler aynı anda oku serbest bıraktıklarında hedefi tam isabet vurmuşlar ve Jaemin de buna karşılık memnuniyetle gülümsemişti.
"Bir daha deneyelim." prensin hevesi yerine gelmiş gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
enemies to lovers | nomin
Fiksi Penggemarİki dost krallığın birbirinden nefret eden iki prensi vardı.