Jeno gözlerini açtığında hâlâ Jaemin ile sarıldığını görmüştü; ama prensin arkasından sarılıyordu bu sefer. Elleri yumuşak karnında duruyordu, Jaemin'in elleri de bu ellerin üstündeydi. Güzel bir sabah mıydı? Kesinlikle.
Jaemin'i uyandırmamaya dikkat ederek yavaşça çekmeye çalıştı ellerini. Oldukça rahat ve güzel bir pozisyonda uyanmıştı fakat Jaemin uyandığında rahatsız olabilirdi, bu yüzden geri çekilecekti. Çekecekti çekmesine ama ellerinin üstündeki eller hafifçe sıkılaşmış, çekmesini engellemişti. Jaemin'in nefesleri hâlâ düzenli ve sakindi; demek ki uyku ve uyanıklık arasında bir yerlerdeyken durdurmuştu Jeno'yu.
Jeno ise tekrar ellerini çekmeye çalışmadan öylece durmuştu, eli bazen sıkıca sarılma isteğine karşı koyamadan hareketleniyordu.
Çiçeksi bir koku yükseliyordu Jaemin'den: erkeksi ve aynı zamanda da hafif bir koku. Derin nefesler almaktan kendini alıkoyamıyordu prens, kaldı ki böyle uyanmak muhteşem bir histi.
Jaemin'in nefes düzenleri biraz bozulmaya başlayınca uyanacağını anlamıştı Jeno, kirpikleri titreşiyordu güzel prensin.
Jeno hemen gözlerini kapattı, uyanık olduğu halde ondan ayrılmamış olması biraz yanlış anlaşılmaya sebep olabilirdi.
Jaemin gözlerini açtığında kıpırdanmak istese de bir elin karnında olduğunu hissettiğinde duraksadı, yavaşça kafasını çevirip Jeno'ya baktığında gözlerinin kapalı olduğunu görünce hareket etmeyip pozisyonlarını korumuştu. Zaten Jaemin de böyle uyandığı için kendini iyi hissetmişti. Açılan üstlerini de ağır hareketlerle örtüp tekrar gözlerini kapattı, uyuyabilirdi belki.
Jeno şaşkındı, Jaemin ondan ayrılmamış, aksine biraz daha yaklaşmıştı; anlaşılan o ki onun için sorun değildi böyle uyanmak. Jeno da tekrardan uyumaya karar vermişti, dünden kalan yorgunluğu vardı.
***
Yaklaşık bir saat yine uyuduklarında Jaemin uyanıp artık kalkması gerektiğini düşünmüştü, zaten acıkmıştı; kahvaltı hazırlamak fena olmazdı. Jeno'nun kollarından hayalet gibi ayrılıp gardıroptan ceket almıştı, sabah biraz serin oluyordu ve sıcacık yataktan çıkmak yeterince zordu.
Sessizce aşağı indiğinde mutfağa girdi, dolabı açtığında her şeyin eksiksiz burada olduğunu görmüştü; yumurtalar, meyveler, sebzeler... Uzun zamandır gelinmemiş gibi durduğunu düşünmüştü ya, unutun onu. Buraya sık geldiği belliydi, ayrıca her şey taptaze gözüküyordu.
Yumurtaları kaptığı gibi tava aramaya başladı Jaemin, olabildiğince sessiz olmaya çalışıyordu. Tavayı bulup yumurtaları kırdığında dolaptan yeşillik çıkarmış, yıkamaya başlamıştı. Yıkadığı yeşilleri masaya koyup yumurtaları kontrol etmişti, pişmek üzerelerdi. Bir süre ekmek aradığında nihayet bulmuş, onları da kızartmaya başlamıştı.
Tam da o sırada Jeno gelmişti, "Günaydın, ne zaman uyandın?"
Jaemin biraz irkilse de belini tezgaha yaslayıp Jeno'ya doğru dönmüştü, "Günaydın, 15 dakika oluyor. Uyandırmak istememiştim. Kahvaltı da hazır zaten."
Jeno kafasını sallayıp masaya oturmuştu, güzel bir kahvaltı hazırlamıştı Jaemin.
"Bu arada, buraya sık mı geliyorsun? Her şey oldukça taze."
"Evet, sarayda olmadığım zamanlarda burda takılıyorum genelde. Sessiz sakin bir yer çünkü."
Jaemin de pişen yumurtaları masaya koyup oturduğunda kısaca süzmüştü karşısındakini; dağılmış saçlar, çok uyuduğu için ya da uyuyamadığı için şişen gözler... Daha sonra hemen kendini toparlayıp kahvaltıya başlamıştı, çıt çıkmayan bir kahvaltıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
enemies to lovers | nomin
Fanficİki dost krallığın birbirinden nefret eden iki prensi vardı.