"Donghyuck,kes artık şunu." Jaemin bıkkınla söylenmişti dolabının karşısında kıyafet karıştıran arkadaşına.
"Bak bebeğim anlamıyorsun ama bugün kraliyetler balosu var. Neymiş, arkadaşlıklarını böyle bir baloyla göstermek istiyorlarmış. Kimse bilmiyordu zaten dost olduklarını." Donghyuck derin bir nefes aldı. "Neyse, diyeceğim şey bu değildi. Balo var ve sen de her zamanki gibi kusursuz olmak zorundasın, Prens Lee de orada olacak biliyorsun." Donghyuck dolabı karıştırmaya devam ediyordu.
Jaemin'in kaşları izinsizce çatıldı, ismini dahi duymak istemediğine yüzde yüz emindi.
"Ondan öylesine nefret ediyorum ki... Keşke kraliyetler dost olmasaydı. Belki o zaman onun o suratını doğduğumdan beri görmek zorunda kalmazdım." Jaemin içindeki tüm nefreti belli eden bir tonlamada konuşuyordu.
"Anlaşılan ölene kadar da görmeye devam edeceksin." Jaemin düşüncesinin bile berbat olduğunu hissetti ve yüzünü buruşturmadan edemedi.
"İşte! Bunları giyeceksin Na Jaemin. Ben de bu sırada Renjun ve Jisung'a bakayım." Donghyuck Jaemin'in bir şey demesine kalmadan prensin yanağını bastırarak öpmüş ve hızla odadan çıkmıştı.
"Nefret ediyorum şunlardan." diye konuşmuştu kendi kendine, ama bir yandan da mecburen giyiniyordu.
***
"Lee Jeno senden adam olmaz." Mark sıkıntıyla Jeno'ya bakıyordu. Jeno ise "Ne var?" der gibi bakıyordu arkadaşına.
"Bak dostum, biz sana balo var diyoruz. İki kraliyet de birlikte olacak diyoruz, senin şu haline bak Tanrı aşkına, pijama ile duruyorsun hâlâ!" Mark sinirle süzüyordu Jeno'yu.
"Canım uğraşmak istemedi." Jeno çok rahat bir tavırla yatağına oturmuştu.
Mark içinden Jeno'ya söverken bir yandan da baloya uygun kıyafetleri çıkartıyordu.
"Bana bak, bunları giyeceksin. Saçın ve makyajın için gelecekler birazdan. Akıllı ol, prens falan demem çarparım bir tane."
"Git hadi git. Bu arada Chenle'yu da bul, babası çok değerli bir konuk olduğu için babasının yanında geriliyordur o. Bir sonraki hayatında zengin olmak istemezdi büyük ihtimal." Jeno ara sıra kıkırdayarak tamamlamıştı cümlesini.
Mark da dayanamamış gergin ortamı dağıtarak gülmüştü, daha sonra da Jeno'nun omzunu pat patlayıp odadan çıkmıştı.
Jaemin'in de orada olacağını biliyordu Jeno. Belli ki gece çok uzun olacaktı. Belki de salona varmadan önce birkaç bardak tekila fondip yapmalıydı.
***
Jaemin hep olduğu gibi şimdi de mükemmeldi. Bol, krem rengi gömleğinin üstünde bağcıklı bel kemeri ince belini gözler önüne seriyordu. Altındaki siyah kumaş pantolonun yanlarında altın renkli işlemeler vardı. İnci kolyeler de zarif boynunu süslüyordu. Jaemin çok dikkat çekecekti.
Saçı ve makyajı hâlledilmişti, aşağı inmeye hazırdı. Son kez aynada kendine bakmış ve kapıyı açıp aşağı inmeye başlamıştı. Tahmin ettiği gibi tüm gözler ona dönmüştü; sakince babasının yanına oturmuş, salona göz gezdirmişti. Salon epey kalabalıktı, bundan dolayı gerilmeden edemedi.
Bu sırada Jeno da hazırlanmış ve aşağı inmişti. Jaemin'den sonra tüm gözler yine ona dönmüştü. Babasının olduğu masaya oturup etrafa baktı. Daha sonra ise biriyle göz göze geldi. İkisinin de gözlerinin içinde saf nefret kaynıyordu.
İşte oradaydı, Na Jaemin.
---
merhabalar 👁️👄👁️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
enemies to lovers | nomin
Fanfikceİki dost krallığın birbirinden nefret eden iki prensi vardı.