fırtınayı sevindirmek

382 42 15
                                    

Jaemin yeni saçlarına büyülenmiş gibi bakarken şaşırıyordu kendine. Gerçekten Jeno gibi kapkara saçları vardı artık. İnanılmaz geliyordu gözüne.

Jeno bayılacaktı.

"Jeno delirecek." Renjun ağzı açık bir şekilde arkadaşının saçlarına bakıyordu. Jaemin'in mavi saçlarına çok alışmıştı herkes, doğal olarak oldukça farklı geliyordu.

"Şu hâline bir bak, harika görünüyorsun!" dedikten sonra yerinde zıplamaya başladı Donghyuck, kendisi de açık kahveye boyatmıştı saçlarını iki gün önce. Kraliçenin doğum gününe en bakımlı hâliyle katılmak istiyordu.

Evet, günlerden kraliçenin doğum günüydü. Sarayda apayrı bir koşuşturma mevcuttu ve Jaemin tam da gününü bulmuştu saçlarını boyamak için. Jeno'ya epey sürpriz olacaktı bu durum. Zira Jeno kendisi boyamak istiyordu Jaemin'in saçlarını.

"Aynadaki kendine dik dik bakmayı kes de giyin artık. Az bir zaman kaldı, biliyorsun."

"Aman Tanrı'm... Saçlarım artık siyah." dedi Jaemin, Renjun'ün dediğini görmezden gelerek. Hâlâ inanamıyordu. Özenle şekillendirilmiş siyah saçları vardı!

"İyisi mi çıkalım biz, yürü Renjun."

İki genç de prens odasını terk ettiğinde Jaemin gülümseyerek aynada kendisine bakmaya devam etti. Arkadaşının özel olarak diktiği takım elbiseye baktı ve güzelliğine sarhoş olmuş gibi iç çekti. Harika bir takım vardı elinde; giymesi hatta dokunması bile cüret göstergesiydi aklınca. Saate baktıktan sonra daha fazla gecikmemek adına üstünü çıkardı, Jeno birazdan odada olurdu. Onun da ilgilenmesi gereken durumlar vardı zira parti onun annesine aitti.

Takımı giyince tekrardan baktı saatlerdir baktığı cisme. Ayna, güzelliğinden çatlayıverecekti en sonunda. Takımın üzerindeki kelebeklere ve küçük çiçeklere göz gezdirdi, Hyuck kumaşı itinayla seçip işlemiş olmalıydı.

Yine saate baktı, acele etmesi gerekiyordu. Seri bir şekilde göz makyajını yaparken bir aksilik çıkmaması ve düzgün yapabilmesi adına Tanrı'ya en içten dualarını gönderdi. Tam dudaklarına renk vermek için sürdüğü soluk pembe ruju sürmüştü ki Jeno odaya girmişti.

"Jaemin? Ben gel-"

Jeno'nun cümlesi Jaemin'i gördüğü an yarıda kesildi. Karşısında siyah saçlı bir Jaemin dikiliyordu.

"Sen?.. Siyaha mı boyadın?" Jeno usulca sevgilisine yaklaşırken büyülendiği kesik kesik konuşmasından belliydi, katiyen böyle bir şeyle karşılaşacağını bilmiyordu odanın içine girerken.

"Evet! Nasıl olmuş?" heyecanlı heyecanlı yeni saçını Jeno'ya gösterirken bir kez daha aynada kendine baktı Jaemin. Bugün aynalar en yakın dostu olacaktı.

"Beğenmek ne kelime..."

Jeno, Jaemin'in daha dün renkli olan saçlarının yerine kömür rengi ile bezenmiş saçlarına elini daldırdı. Ağır ağır okşarken gözlerindeki parıltıları yalnızca Jaemin görebiliyordu. Sevgilisinin onu sevme biçimine bayılıyordu, değerli hissettiği en özel anlardan biriydi.

"Kızmadın değil mi? Sen boyamak istiyordun ya..."

"Emin ol böyle bir sürprizle karşılaşmak beni daha da heyecanlandırdı. Böyle bir düşüncenin aklının ucundan bile geçmemesi gerekirdi," dedi Jeno ellerini Jaemin'in yanaklarına yerleştirerek. Baş parmağı ile yumuşak cildi okşuyordu. "ayrıca ben sana kızamam ki."

Jaemin pembe ile renklendirilmiş dudaklarına gülücüğünü peydahlarken gözleri nihayet Jeno'yu süzebilmek için fırsat bulmuştu: Bej rengi, püsküllü ceketinin içinde örgüden bir süveter vardı, açıkta kalan göğüs çevresinde ise birçok kolye vardı; altında ise erik rengi bir pantolon ve kemerinde de çok uzun olmayacak şekilde yapay tüylerden vardı. Yeterince hippi tarzına bürünmüştü fakat bu dikkat çekici bir görünüş olduğu için Jeno'nun ihtiyacı olan kıyafetler de bunlardı. Nasıl olsa annesinin doğum günüydü, elbette dikkatleri üzerinde toplayacaktı. Kaldı ki farklı bir tarz denemek oldukça zevk verici bir deneyimdi.

enemies to lovers | nomin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin