50

5.6K 386 134
                                    

Öncelikle söylemeliyiz ki siz mükemmel okuyucularsınız.

Bazı yorumları okurken kahkaha atıyoruz bazılarını okurken duygulanıyoruz .

Birkaç kategoride yükselince aramıza katılan yeni Son Oyun'cularımız oldu.

O yüzden kocaman bir HOŞGELDİNİZ!

İyi ki varsınız..

50. Bölüm özelinde bölüm sonuna tavsiyelerinizi, merak ettiklerinizi ve okumaya başladığınız tarihi bırakmanızı istesek? 

🏀🏀🏀

5 gün sonra..

Baş başa çok vakit geçiremesek de Ali'yle bol bol mesajlaştığımız, okulda gülüp eğlendiğimiz bir hafta olmuştu. Her gün maçlar için antrenman yapıyor antrenmandan sonra da okulda kalıp atış çalışıyorduk.

İki gün önce Egemen, Sude'yle büyük bir kavga etmişti. Elimizden geldiğince ona destek olmuştuk. Artık tamamen bizimle takılıyordu. Buna sevinmiştim aslında. Egemen'in Sude yüzünden üzülmesi, yeni yeni samimi olsak da beni bile yıpratıyordu. Hem Egemen'i baya sevmeye başlamıştım.

Meriç'le Kuzey her zamanki gibiydiler. Çok tatlı, imrenilesi ilişkileri sorunsuz ilerliyordu. Maşallahtı valla. Şimdi Egemen de onlarla baya takılıyordu. Komik de olmuşlardı. Kuma muhabbeti yapıyorlardı.

Dün Ali antrenman sonrası, Pars'ı da yanına alıp anneannesini bizim eve getirmişti. Meliha teyzeyle babaannem çay içip dedikodu yaparken biz de bahçede kıçımız donsa da Pars'la oynamıştık. İyi gelmişti. Baya...

Bugünse (cumartesi) sahildeki koşu yolunda Ali'yle buluşacak 2 gün sonra Anadolu Lisesi'yle yapacağımız maç öncesi kondisyon çalışacaktık. Dün okulda öyle anlaşmıştık.

Sıkı sıkı giyinip beremi taktıktan sonra saate baktım. Anlaştığımız buluşma saatine daha vardı. Telefonumu cebime atıp biraz erken gitmeye karar verdim.

Meriç'le Kuzey, Egemen'le buluşacaklardı. Üçünün de sporla işleri olmaması beni üzmeli miydi yoksa Ali'yle bu konuda hep baş başa kaldığımız için sevindirmeli miydi bilememiştim.

Babaannemi öpüp evden çıktım. Hızlı adımlarla sahile doğru ilerledim. Yağmur yağmaması şanstı. Maçları düşünerek ağır ağır adım attığım sırada sol kolumdan biri tuttu. Ali'nin de erken geldiğini düşünerek arkamı döndüğümde kaşlarım çatıldı.

Selim?

"Selam İrem.."

Bir şey diyemeden sadece yüzüne bakakalmıştım. Beklemiyordum. Hem de hiç.

"Şaşırdın baya.. Şaşırtmayı severim.."

Bunları söylerken aptal aptal gülüyordu. Hâlâ bir şey söyleyememiştim ben. Kolumu sertçe çekip kollarımı önde birleştirdim. O da konuşmaya devam etti.

"Zamanla birbirimizi tanırız sanıyordum. Baya tanıdık he.."

Alaycı tavrına dayanamamıştım. "Selim uzatma istersen. Bu tanışma zırvalığı Ali hakkında söylediklerinden sonra tamamen kapandı."

Söylediklerimi gülerek dinliyordu. Ama sinirden gülerek.

Ay bela almıştık başımıza durduk yere!

"Dün siz konuşurken buraya geleceğinizi duyunca aslında seninle değil Yiğit'le karşılaşmayı istemiştim. Malum okulda rahat konuşulmuyor.."

Söylediklerini umursamadan derin bir nefes aldım. Mal bir de bizi dinlemiş. Devam etti. "Bak sana duygularımı açtım. Net oldum. Yiğit konusunda da uyardım. Kör müsün kızım sen?! Bırak onlar Sude'yle yaşasınlar yaşayacaklarını.."

Son OyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin