Sabah, babam benim için, normalden 2 saat erken uyanmış ve beni servise götürmüştü. Babaannem bile öpmek için uyanmış beni yolculamıştı. Canlarım..
Yarı uykulu halimle babamdan şans öpücüğümü alıp Ali'den önce servise bindim. Babamla ikisi sabahın 5.55'inde güle güle ne konuşuyorlardı bilmiyordum. Şahsen ben nerede olduğumu bile anlayamayacak haldeydim de...
En arkanın bir önünde, cam kenarına oturduğumda Ali de servise binmişti ve servisin motoru çalıştı. İki takımın tek serviste gitmesi muazzam olaydı be!
Yola çok erken çıkmıştık çünkü bugün 1 hafta konaklayacağımız otele yerleşecek, maç salonunu görecek ve sonra bütün gün dinlenecektik. Kaan hoca ve Kuzey'in babası ertesi gün maçımız olduğundan yol yorgunluğumuzu atmamızı ve iyice dinlenmemizi istemişlerdi.
Vallahi Allah razı olsundu...
Planım 3-4 saat sürecek bu yolculuğu molalarda bile uyuyarak geçirmekti ama Ali tüm tatlılığıyla yanımdayken nasıl mümkün olacaktı ki?
"Ne konuştunuz be.. İnsan biraz utanır.. Ben hâlâ Leyla teyzeden kaçıyorum.." diye yalandan söylendim.
"Seni bana emanet etti.. Filan filan.."
"Sensin filan filan.."
Ali söylediklerime gülerken ben de anlık bir heyecana kapılmıştım. Baş başa sayılabilecek ilk uzun yolculuğumuz olacaktı. Servisteki herkes uyku moduna geçmişti. Bizse birbirimize bakıp salak salak gülüyorduk.
Biraz sonra servisin hareket etmesiyle arkamıza yaslanmış yolculuğa hazır hale gelmiştik. Ali başını yan tarafa doğru çevirdiğinde telefonumun kamerasını açtım. Servistekilerden başlayıp hızlıca çekmeye başladım.
Kamerayı bize döndürdüğümdeyse ekrandan Ali'nin o bebek gibi yüzüyle karşılaşmıştım. Onu tanıdığımdan beri erken uyanmaktan yana bir kere bile mızmızlandığını görmemiştim. Yanımda hiç uyuklamamıştı. Erken kalkardı. Ama şu an tüm masumiyetiyle gözlerini kapatmış uyumaya hazırlanmıştı.
Ya sen minnoş musun gadasını aldımın?
Bu da ne demekse...
Videoyu bitirip Ali'yi izlemeye başlamıştım. Birbirimiz olmuştuk bu sabah. Ali uyukluyor ve ben onu izliyordum uykusuzluğumu unutup..
🏀🏀🏀
2 saat sonra mola verdiğimizde otobüste uyumayan tek canlının göbekli şoförümüz olduğunu anlamıştım. Ben bile Ali'yi izlerken küt diye gitmişim. Helal sana dayım!
Herkes uyandığında biz de Ali'yle birbirimizin omzunda gözlerimizi açmıştık. İkimizde gülerek birbirimize bakarken Ahmet'in sesini duyduk.
"Şş kumrular gelin çabuk gelin lan kahvaltı edeceğiz.."
Ahmet'e gülerek, ayağa kalkıp servisten indik. Meriç'e mola verdiğimizi yazıp telefonumu cebime attım. Tam mola yerinin kafesine geçecekken Ahmet "Önce işeyeyim ben.." deyip yanımızdan ayrılmıştı. Onun verdiği bu bilgiyle gülerken Kaan hoca da arabasından inmiş yanımıza gelmişti.
Takımın bir kısmı yerken bile uyukluyor, bir kısmı sanki az önce ağzından salya akanlar onlar değilmiş gibi enerjik enerjik gülüşüyordu. Biz Ali'yle anın tadını çıkarıyorduk tabi ki.. O benim tabağıma sevdiğim şeyleri koyuyordu, ben de onun.. Ahmet karşımızda Sera'nın yanına oturmuş bize bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Oyun
Fiksi Remaja"Sen.. sen bana verilmiş en güzel hediyesin Elis.." demişti çocuk. Kızın da gözleri dolmuştu şimdi. Öksürmeye başlamıştı hastalığının verdiği dürtüyle. Çocuk ona telaşlı gözlerle bakarken toparlandı. "Seni çok seviyorum.." dedi Elis, çocuğun yanağı...