Stigma

2.3K 296 208
                                    

Sınıftaki herkesle birlikte ben de nefesimi tutmuş bir şekilde karşımdaki ekrana bakıyordum. Taemin heyecanla sınıfa girip Yoongi'nin televizyonda olduğunu söyledikten sonra herkes telaşla telefonlarına sarılmıştı. Ancak bir anda oluşmaya başlayan gürültüyle bu şekilde olmayacağını anlamışlardı. Dans sınıfında bulunan masaüstü bilgisayarı, altındaki masayla birlikte sınıfın ortasına çekmişler ve internetten Yoongi'nin çıktığı kanalın yayınını açmışlardı. O sırada sınıfta bulunanlar ise bizimle birlikte bilgisayarın karşısına, yere oturmuşlardı.

Kalbim sanki boğazımda atıyordu. Ellerim deli gibi titriyor ve yaşadığım stresten dolayı avuç içlerim terliyordu. En önde, bacaklarımı kendime çekmiş bir şekilde oturuyordum. Yoongi'nin röportaj vereceğini elbette biliyordum, bunu bana kendisi söylemişti. Ancak bu kadar erken olacağını tahmin etmemiştim.

Ekrana, adını sıkça duyduğum ve kore ulusal televizyonunda oldukça popüler olan programın jeneriği girdi. Hemen ardından ekranda bir kadın belirdi. Bilgisayar sınıftaki hoparlöre bağlı olduğu için ses çok daha yüksek ve netti. Kadın gülümseyerek kameraya baktı. O konuşmaya başladığı anda sınıfta sanki ölüm sessizliği oluşmuştu.

"Evet sevgili seyirciler, kısa bir reklam arasının ardından tekrar birlikteyiz. Bugünkü konuğumuz, dünyanın birçok yerinde, yaptığı müziklerle ve elde ettiği başarılarla ülkemizi temsil eden, ünlü piyanist Min Yoongi!"

Kısa bir alkış efektinden sonra kamera zoom out vererek geriye doğru çekilmişti. Şimdi ekranda, kadının oturduğu koltuğun çaprazındaki kanepede oturan Min Yoongi de görünüyordu. Bir bacağını diğerinin üstüne atmış, bedenini kadına doğru çevirmişti. Onu ekranda gördüğüm anda nefesimi usulca vererek yüzünü incelemiştim.

Kusursuz görünüyordu.

Koyu tonlarda, keten bir takım elbise giymişti. Beyaz gömlegi ve kravatıyla, bu takımı mükemmel bir şekilde tamamlamıştı. Bileğine taktığı gümüş bilekliği, kulağından neredeyse hiç çıkarmadığı küçük yuvarlak küpeleri ve kemikli parmaklarını süsleyen yüzükleri buradan bile belli oluyordu. Siyah saç tutamları beyaz teniyle öylesine uyum içindeydi ki, insanı kendine daha çok hayran bırakıyordu.

"Bay Min, öncelikle programımıza hoş geldiniz. Teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Sizi burada ağırlamak bizler için büyük bir onur."

Yoongi kafasını hafifçe eğerek "Sizin programınız aracılığıyla kendimi daha net ifade edebileceğimi düşündüğüm için teklifinizi kabul ettim. Asıl ben teşekkür ederim." dedi. Boğuk sesi sınıfta yankılandıkça, kalbimin ona karşı gösterdiği tepki de artıyordu.

Kamera tekrar kadını gösterdi. Gülümseyerek kafasını sallamıştı.
"İzleyicilerimizden gelen soruları sizin için derledik. Öyleyse isterseniz, vakit kaybetmeden başlayalım?"

Yoongi de kafasını sallayarak kadını onayladı. Oldukça rahat görünüyordu. Oysa onun aksine ben, tüm vücudumu kasmıştım. Hiç olmadığım kadar gergin hissediyordum. Yoongi'nin canını sıkacak bir durum olmasından korkuyordum.

"Son zamanlarda sizinle ilgili çıkan haberleri elbette biliyorsunuzdur. Bu haberlerin doğruluk payı nedir? Gerçekten bir ilişkiniz var mı?"

Kadının sorduğu sorunun ardından nefesimi tuttum ve istemsizce biraz daha öne doğru eğildim. Kamera, çerçevesine Yoongi'yi almıştı. Yüzü ifadesizdi. Olağan bir soru yanıtlıyormuş gibi kafasını usulca aşağı yukarı salladı.

"Evet, bu doğru. Bir ilişkim var."

Kadın dudaklarını birbirine bastırarak onu onayladıktan sonra elindeki kâğıda baktı ve bir sonraki soruyu sordu.
"Haberlerde yer alan fotoğraf hakkında birçok soru gelmiş. Restoranı özel bir akşam yemeği için kapattırdığınız söyleniyor?"

The Pianist | YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin