Love Maze

2.5K 223 305
                                    

Bedenimi saran hafif bir ürperti ve tenimi yavaş yavaş ele geçirmeye başlayan sıcaklık, beni derin uykumdan uyandırmayı başarmıştı. Yüzüstü yattığım yatakta burnumu yastığa gömerek kafamı diğer tarafa çevirdim. Böylece pencereden yüzüme ulaşan güneş ışıklarını biraz da olsa engelleyebilmiştim. Ancak bu sefer, güneş ışıklarından çok daha güçlü bir şeyin ağırlığını hissetmiştim yüzümde. Bu, gözlerimi aralamadan dudaklarımda hoş bir kıvrımın oluşmasını sağlamıştı. Siyah irislerin ağırlığını yüzümde hissedebiliyordum. Üstelik çıplak sırtımda bir tüy hafifliğinde dolaşan parmağı, tenimi tatlı bir ürpertiyle sarsmaya devam ediyordu.

Dün gece yaşadığımız görüntüler zihnimde tek tek canlanırken yanaklarımdaki ısı da giderek artıyordu. Siyah irisleri bir an önce görme arzum, hissettiğim yoğun utanç duygusunun da önüne geçmişti. Bu yüzden göz kapaklarımı kırpıştırarak araladım.

Min Yoongi, bir elini yumruk yaparak şakağına yaslamıştı, dirseğiyle ise yastıktan destek alıyordu. Siyah saç tutamları dağılmış, alnını neredeyse tamamen kapatmıştı. Diğer elinin kemikli parmakları sırtımdaki yolculuklarına devam ediyorlardı. Üzerindeki yorgan hafifçe sıyrılmış, beyaz göğsünü gözler önüne sermişti. Dün gece tenimle buluşan teni, pencereden süzülen güneş ışıklarının altında parlıyordu. Sertçe yutkunup gözlerimi koyu irisleriyle buluşturdum. Gözleri dikkatle yüzümde dolaşıyordu. Gözlerimi araladığım anda dudaklarında tıpkı benimki gibi hoş bir tebessüm doğmuştu.

"Günaydın. Ne zaman uyandın?"

Sesimin tonunu yeni uyandığım için ayarlayamamıştım, oldukça kısık çıkmıştı.

Yoongi dudaklarındaki küçük tebessümü bozmadan yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Büyüleyici kokusu tüm odayı sarmıştı. Boğuk sesi ise bir kez daha titrememe neden oldu. 

"Çok oluyor. Ama gün şimdi aydı."

Sözleriyle birlikte gülümsemem büyürken alt dudağımı ısırdım. Ve bu sefer ben, yüzlerimiz arasındaki mesafeyi tamamen yok ettim. Burnumun ucunu burnuna sürttükten sonra gözlerim kısılıncaya kadar gülümsedim. Siyah irisler hayranlıkla yüzümde gezinmiş, adem elması sertçe aşağı yukarı hareket etmişti. Omzumda bir süre duraksayan parmakları tekrar harekete geçti. Çıplak tenimi incitmekten korkarcasına okşayan parmakları, bedenimi titretmişti. Bunu anında fark etti ancak durmadı. Dudakları dudaklarımı teğet geçip yanağımla buluştu ve tenime sürterek kulağıma ulaştı.

"Sen uyurken parmaklarımla çıktığım yolculukta, tenindeki tüm hücreler uyanmalı. İşte benim için böylesine hassas ol ve dokunuşlarımı tanı."

Kalın sesinden kulağıma ulaşan cümlelerle birlikte gözlerimi sıkıca yumdum ve sertçe yutkundum. Bu adamın sesi zaafımdı. Dudaklarını kulağımın hemen altına bastırıp derin bir soluk aldı. Ardından geri çekildi ve yüzlerimiz arasına biraz mesafe koydu. Parmaklarıyla usulca yanağımı okşayıp sordu.

"Ağrın var mı?"

Sorusu yanaklarımdaki ısıyı anında arttırmıştı. Hayatımda ilk kez böyle bir gece geçirdiğim için kalçamdaki sızı kendini hafifçe belli ediyordu. Utanarak dudaklarımı birbirine bastırdım ve gülümsedim.

"Sadece biraz." Cümlemin hemen ardından gözlerinde beliren endişe parıltıları, hızlıca eklememe neden olmuştu. Yastığın altında birleştirdiğim ellerimden birini çıkardım ve yanağını okşadım. Hissettiklerimi bilsin istedim. Bu yüzden çekinerek de olsa  "Çok güzel bir geceydi Yoongi, çok güzeldi.. İyi hissediyorum. Hafif bir sızı sadece, bunun için endişelenme. " dedim.

Sanki bunları duymayı bekliyormuş gibi gerilen omuzları rahatladı. Kafasını usulca sallayıp gözlerini kaçırdı ve  yatakta doğruldu. Bu hali gülümsememi sağlarken, o çoktan üzerini giyinmeye başlamıştı. Onun da utanıyor oluşu kalbimi sıcak bir hisle kaplamıştı. 

The Pianist | YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin