Black Swan

2.4K 156 307
                                    

Umarım eklediğim video sorunsuz bir şekilde çalışır. Çalışmasa bile Jimin'in Black Swan solo performansını hepimiz biliyoruzdur.

Size biraz da olsa iyi gelebilmek dileğiyle,

Keyifli okumalar.

"Tüm sitelerde boy boy havalimanı fotoğraflarınız var, Kore şu an isimlerinizle çalkalanıyor! Bu geceden sonra ayakta kalabilir mi, orasını bilemiyorum işte."

Alt dudağımı dişleyip bavulumun içini karıştırmaya devam ederken, yatağın üzerine bıraktığım ve hoparlöre aldığım telefona stresli bir bakış attım. Dün sabah erken saatlerde Incheon havalimanına gitmiş, bizi karşılayan basın ordusuna birkaç poz verdikten sonra da uçağa binmiştik. Yaklaşık on iki saat süren uçak yolculuğunun ardından ise Los Angeles havalimanına iniş yapmıştık. Seul'deki tahmin edilebilir olsa da, burada bizi karşılamaya gelen kalabalık beni oldukça şaşırtmıştı. Ancak Yoongi son derece iyi bir şekilde idare etmişti. Tüm bunlara alışkın olmalıydı.

Namjoon hyung "Havalimanına girmek üzereyiz. Muhabirler orada olacaktır, birkaç poz vermeniz gerekebilir..." dedikten sonra dikiz aynasından bize bakıp devam etmişti. "Adaylık haberin aylar öncesinde yapılmıştı. Oraya Grammy için gittiğinizin bilgisi de çoktan verildi. Basın ordusunu ve hayranlarınızı görürseniz şaşırmayın ve sadece gülümseyin. Uçağa kadar yanınızda özel bir ekip olacak. Aynı ekip size hem L.A. havalimanında hem de Grammy'de eşlik edecek. Yalnız vakit geçirmek istediğinizi biliyorum ancak en azından toplu alanlarda bu şart. Benim önceliğim sizin güvenliğiniz. Dünyanın henüz buna hazır olup olmadığını bilmiyoruz..." Ardından yüzündeki ciddi ifadeyi kırıp sıcak bir tebessüm sunmuştu. "Güvende olun ve eğlenmenize bakın."

"Beni sakinleştirmen için seni aradım Hobi, daha da strese sokman için değil." diyerek mırıldandım. "Hiç yardımcı olmuyorsun."

Uçaktan indikten sonra bir gece uyuyup dinlenme şansımız olmuştu. Sabah kalktığımızda otelde güzel bir kahvaltı yapmış, ardından dışarı çıkmıştık. Buraya ilk kez geliyordum. Planı yapan ben olsam da, tüm ayarlamaları Namjoon hyung üstlenmişti. Şu andaki rehberim ise Yoongi'ydi. Gezerken hiç zorluk yaşamamıştık. Daha önce birkaç kez burada bulunduğundan bahsetmişti. Namjoon hyung da Yoongi'nin sıkça kaldığı otellerden birinde yer ayırtmış olmalıydı. Neredeyse bir kral dairesi büyüklüğündeki odanın yerden tavana kadar uzanan ve şehir manzarasını bir tabloymuşçasına sergileyen camlarının önünde yer alan piyanonun başka bir açıklaması olamazdı.

İhtiyacım olan eşyaları bavulumdan çıkarıp yatağın üzerine bıraktığımda, Hoseok'un sesi tekrar odanın içinde yankılanmıştı. Oldukça gür bir kahkahanın ardından "Bak bak, Kook ne diyor." dedi. Hışırtı seslerinden sonra Jungkook'un boğuk sesi duyuldu.

"Bu geceden sonra Kore değil de Jimin ayakta kalabilir mi? Asıl önemli olan soru bu bence."

Sesindeki imalı ton, bedenimdeki tüm ısının anında yanaklarımda toplanmasına neden olmuştu. Hızla telefonuma uzandıktan sonra söylenerek suratlarına kapatmıştım. Tören bu geceydi. Bedenimi sarmalayan stres, midemdeki tüm sıvının yukarı tırmanmasına yol açıyordu. Otele döndüğümüzden beri yerimde duramıyordum. Hızlı soluklarım arasında art arda yutkunarak kendime gelmeye çalışıyordum. Ana törenden bir saat öncesinde kırmızı halı töreninde olmamız gerekiyordu. Bir an önce hazırlanmalıydım, Yoongi'yi daha fazla bekletmek istemiyordum.

The Pianist | YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin