A Brand New Day

3K 349 101
                                    

Burnumu kollarımın arasındaki şeye biraz daha bastırdığımda, yüzüm anında içine gömülmüştü. Gözlerimi refleksle aralayıp kendimi biraz geriye doğru çektim. Gözlerimin önündeki yastık ve yatağın boş olan tarafı aslında neler olduğunu açıklıyordu. Kollarımın arasında sıkmaktan buruşturduğum yastığı, son kez derince soluyup gülümseyerek serbest bıraktım.

Gece tam da Yoongi'nin söylediği gibi sonlanmıştı. Onun yatağında, onun kokusunu soluyarak uykuya dalmıştım. Uykuya dalana kadar dudaklarını saçlarımın arasında, ellerini ise belimde dinlendirmişti. Bense yüzümü boynuna yerleştirip, kokusunun beni ele geçirmesine izin vermiştim.

Yatakta, yüzümde aptal bir gülümsemeyle olabildiğince gerindim. Onunla aynı yatakta ikinci kez uyuyordum. Ancak iki kez de onsuz uyanmıştım. Bu beni içten içe, biraz da olsa huzursuz etmişti.

Yataktan kalkıp hızlıca düzelttikten sonra bavuluma ilerledim. İçinden sweatlerimden ve kotlarımdan birini aldım. Üzerimi değiştirip, dans dersleri için kullandığım çantamı hazırladım. Bugün Bayan Soobin ile dersimiz vardı. Büyük ihtimalle bu derste yeni koreografi üzerinde duracaktı. Yoongi'nin gösteri için hazırladığı besteyi sonunda dinleyebilecektik. Ortaya kusursuz bir eser çıkardığından hiç şüphem yoktu.

Elimi yüzümü yıkamak için odanın içindeki banyoya doğru küçük adımlarla ilerledim. Kapıyı usulca aralayıp kafamı içeri uzattım. Gözlerimi oldukça düzenli olan banyonun içinde gezdirirken, kendimi misafirliğe gelmiş ve odaları karıştıran küçük çocuklar gibi hissetmiştim.

Yüzümde geniş bir gülümseme oluşurken dudağımı dişleyerek içeri girdim ve kapıyı arkamdan kapattım. Gözlerim içerideki eşyaları en ince ayrıntısına kadar inceliyor, hiçbir şeyi kaçırmak istemiyordu. Aynanın  önüne geldiğimde kısaca kendi yansımama bakıp aynanın yanındaki rafları incelemeye devam ettim. Biraz çekinerek de olsa parmaklarımın ucunu raflardaki eşyalarda gezdirdim. Raflara, dekoratif ve oldukça hoş görünen orta boyutlarda birkaç mum ve biblo koyulmuştu. Elim aynaya ulaştığında kapaklı olduğunu fark etmemle birlikte heyecanla kendime doğru çektim. Kapağını açtığım anda bir hazineyi bulmuşçasına irileşen gözlerime, hızlanan kalp atışlarım eşlik etmişti.

Traş losyonları, diş fırçası, diş macunu, vücut ve yüz kremleri, bakım maskeleri, parfümleri ve daha nicesi... Hepsi özenle yerleştirilmişti.

Elimin titremesini umursamadan parfümlerinden birine doğru uzandım. Kapağını açıp kokladığım anda burnuma dolan kokusu, gözlerimi anında kapatmama ve kendi kendime mırıldanmama sebep olmuştu.

"Tanrım..."

Kokusu muhteşemdi. Kokusu, gözlerimi yaşartmaya yetecek kadar muhteşemdi. Ancak bu şişenin içindeki sıvı, hiç şüphesiz Min Yoongi'nin teniyle buluştuğunda kutsallaşıyordu.

Sertçe yutkunup kendime gelmeye çalışarak parfümün kapağını kapattım ve istemeyerek de olsa geri yerine bıraktım. Elim vücut losyonlarına gittiği anda ise kendimi aniden frenledim ve dişlerimi birbirine bastırıp derin bir nefes aldım. Sanırım bu, şu anda hiç iyi bir fikir değildi.

Şu şişelerin içindeki sıvılar...Bembeyaz ve pürüzsüz ciltle buluştukları için kendilerini oldukça şanslı görüyor olmalılardı. Hayır, kutsal olan bu sıvılar değil, o kusursuz tendi.

Aynanın kapağını kapatıp elimi yüzümü yıkadım ve ardından hızlıca banyodan dışarı çıktım. Saçımla uğraşma gücünü kendimde bulamamıştım. Bu yüzden elimle gelişi güzel düzeltip kendi hallerine bıraktım.

Çantamı omzuma atıp kapıya döndüğüm sırada gözüm giysi dolabına takılmıştı. Biraz daha oyalanırsam eğer derse geç kalacağımızın bilincindeydim. Ancak orayı da daha sonra karıştırmayı aklımın bir köşesine not ettim.

The Pianist | YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin