Serendipity

4K 457 123
                                    

"Daha ne kadar o şekilde yatmayı düşünüyorsun?"

Yattığım yerden Jungkook'a baktıktan sonra ona cevap verme gereği duymadım. Zaten Hoseok benim yerime cevaplamıştı. "Dünyaca ünlü piyanist Bay Min muhteşem Yoongi ona mesaj atana kadar." dedikten sonra elindeki patlamış mısır dolu tabakla boş koltuklardan birine oturdu.

Salonumuzdaki kanepelerden birine yüz üstü uzanmıştım. Yanağım, uzun süredir aynı şekilde üstüne yattığımdan dolayı büzüşmüştü. Baygın gözlerim ise elimde tuttuğum telefonumun ekranındaydı.

Dün, Min Yoongi'nin yanından ayrıldıktan sonra doğruca eve gelmiştim. Geldiğimden beri de gözlerimi telefonumdan ayırmıyordum. Hadi ama! Hoseok'un deyimiyle 'dünyaca ünlü piyanist Bay Min muhteşem Yoongi' benim telefon numaramı almıştı. Ayrıca beni gideceği yere davet etmişti ve haber vereceğini söylemişti. Saat akşam altı olmak üzereydi. Davet bu akşamdı ama tam olarak saat kaçta olduğunu bilmiyordum.

Yani dünden beri, umutla Min Yoongi'den bir mesaj bekliyordum. Beni unutmuş olamazdı, öyle değil mi?

"Beni unuttu." Sesim titrerken gözlerim de neredeyse dolmak üzereydi.

Jungkook derin bir nefes verdikten sonra elindeki oyun konsolunu oturduğu koltuğun diğer tarafına attı. Koltukta doğruldu ve dirseklerini dizlerine yaslayıp bana baktı. "Seni gerçekten unutması için salak olması gerekir. Ayrıca, adamın sana nasıl baktığını gördük Jiminie. Biraz sakin olmayı dene ve şu telefonu elinden bırak artık."

Hoseok avcundaki mısırları ağzına tıkıştırdı ve zorla da olsa "Katılıyorum, hem en çok istediğin şeyler sen beklemediğin anlarda olurmuş." dedi.

Yattığım yerde doğruldum ve saçlarımın havalanmasını önemsemeden merakla Jungkook'a döndüm. Yastığın izinin sağ yanağımda çıktığından neredeyse emindim. "Bana nasıl bakıyormuş ki?"

Onun yerine Hoseok hülyalı bir şekilde cevap verdi. "Dünya üzerindeki en güzel şey senmişsin gibi!"

Jungkook parmağını şıklatarak Hoseok'u gösterdi. Ardından tekrar bana baktı. "Katılıyorum, onu şimdiye kadar yalnızca bir kere görmüş olabilirim ama sana olan bakışları bize olan bakışlarından çok daha farklı. O, senden etkileniyor."

Gözlerimi irice açarak sertçe yutkundum. "Cidden mi?"

Hoseok kıkırdayarak yüzümü inceledi. "Sen de ondan hoşlanıyorsun! Sizinki ilk görüşte aşk gibi, hm?"

Yanaklarım çoktan ısısını arttırmaya başlamışken telefonumun bildirim sesi aniden odanın içinde yankılandı.

Kafamı hızla elimdeki telefona çevirdim. Titreyen parmaklarımla şifremi girmeye çalıştım ancak ne yazık ki başarılı olamadım.

Kalbim boğazımda atıyordu.

Jungkook oturduğu koltuktan hızla ayağa kalkıp telefonu elimden aldı. Ben derin nefesler alarak alttan ona bakarken, o şifreyi hızlıca girmiş dikkatle ekrana bakıyordu. Gözleri kısa bir süre ekranda gezindikten sonra sırıtarak bana döndü.
"Bay Min muhteşem Yoongi diyor ki; Merhaba Jimin, ben Min Yoongi. Davet bu akşam saat sekizde. Eğer konumunu atarsan seni evinden alabiliriz. Bu arada, geliyorsun, değil mi?"

Hoseok kıkırdayarak "Gidiyorsun, değil mi Jiminie?!" dedi.

Dudaklarımı ıslatıp bir elimi saçlarıma götürdüm ve üstünkörü düzeltmeye çalıştım. Bunu neden yaptığım hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

Jungkook'un elinden telefonumu aldıktan sonra dudaklarımı ısırıp ekrana baktım. Tanrım... Kalbim yerinden çıkmak üzereydi.

09-393-1213
Merhaba Jimin, ben Min Yoongi. Davet bu akşam saat sekizde. Eğer konumunu atarsan seni evinden alabiliriz. Bu arada, geliyorsun, değil mi?

The Pianist | YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin