8. Bölüm: Umut
"Ölüm kokusu sinmiş duvarlarına hâlâ tebessüm etmenin inceliğindesin."
.
.
.
.
Zamanla düzene giren uykularım güne daha dinç, daha mutlu uyanmamı sağlıyordu.Yaşamaya çalışıyordum, çalışıyorduk. Gülümsemeye, mutlu olmaya... Çünkü herkes kadar bizde hakediyorduk mutluluğu. Darmadağın olan ailemizin taşlarını yeniden örüyorduk. İki eksikle.
Bugün Azer'le buluşacaktım. Heyecandan midem kasılıyordu. İnanın neler yaşayacağımı tahmin bile edemiyordum. Korkuyordum ama bu heyecana devam etmek istiyordum.
Duşumu almış gardırobumun karşısında ne giyeceğimi seçmeye çalışıyorken ilk defa bir randevuya çıkacak gibi hissediyordum.
Aslında abimin bende uyandırdığı merak farklı dürtüleri tetiklemişti. Zira aylardır peşimde olan telefon sapığım için bu kadar heyecanlı olmam pek mümkün değildi.
Beyaz bol paça bir kumaş pantolon üstünede siyah bralet giydim. Siyah ince tek bantlı topuklularımıda giyip makyaj masasına oturdum. Çok abartılı bir makyaj istemiyordum. Doğrusu Azer'in onun için hazırlandığımı düşünmesini istemiyordum.
Göz altı morluklarımı kapayıp kirpiklerimi şekillendirdim. Soluk yüzümü de allıkla renklendirip nude tonlarında bir ruj sürdüğümde hazırdım. Boy aynasından kendime son kez bakıp odamdan çıktım.
Saat on ikiye geliyordu. Abimler çoktan çıkmış olmalıydı. İlk defa bu konularda abimlerden çekiniyor oluşum sürekli yanlış bir şeyler yapacakmışım hissiyatı uyandırıyordu.
Ferhat abimin odasının önünden geçerken abimin kapısıda şiddetle açıldı. Kapıdan çıkan Ferhat abim beni gördüğüne şaşırdığını belli edercesine bir bakış belirdi sert yüzünde. Ancak benim dikkatimi çeken içeriden gelen ağlama sesleriydi. Kafamı içeriye uzatıp bakmaya çalıştım ancak abim geniş göğsüyle bunu engelledi.
"Arya mı o?" Hala daha içeriye bakmaya çalışıyordum ama abimin uzun boyu ve yapılı vücudu buna engel olmaya devam ediyordu. O sıra evimizin işlerinde yardımcı olan ve diğer hizmetlilerin başı olan Semiha hanım geldi. "Beni çağırmışsınız Ferhat bey."
"Ben gelene kadar bu kapı açılmayacak Semiha hanım. Ne su ne de yemek hiç bir şey getirmeyeceksiniz." Kaşlarım çatılmış hayretle abime bakıyordum. Delirmiş mi bu? Neler dediğini kulakları duyuyor muydu? "Abi çekil bi Arya'ya bakıcam."
Abim dediklerime kulak asmadan kapıyı örtüp kilitledi. Gözü beni görmüyordu bile. "Oğuz ben gelene kadar kapıda bekleyecek kimse bu kata dahi çıkmasın. Anladınız mı beni?" Semiha hanım onaylayan mırıltılar çıkarıp başını sallayarak destekledi.
Kaşları çatık olan abim beni baştan sona süzüp kaşlarını daha da çattı. "Önün çok açık git değiştir." Ağzım açık abime bakmaya başladım. "Ciddi misin?" Abim oflayıp saçlarını çekiştirdi. Burnunu çekip kafasını sağa çevirerek bana bakmadan konuştu. "Herneyse, git hadi. Geç kalma iki saat otur eve dönmek istediğini söyle. Ters bir şey konuşursa hemen beni ara. Arkandan iki araba seni takip edecek. Her aradığımda da telefonunu açacaksın."
Benim abim bu olamazdı. Nerede benim elit, modern, açık görüşlü abim? Bu karşımda ki adam çok farklı biriydi. Abimin içine başka biri kaçmış gibi konuşuyordu. "Anladın mı Mahperi?" Başımı sallayarak cevap verdim "Güzel." Yanımdan bir hışımla çekip giden abime bakakalmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHPERİ (Mafya Serisi: 1)
ChickLitMahperi Kurtoğlu & Azer Miroğlu "Sevme beni. Senin sevmelerine kalmadım ben." Öfkeyle baktığım hareleri gittikçe daha da koyulaştı. Çatılan kaşları ardından tek hareketiyle yüzümü soğuk duvarla sırtımıda sıcak göğüsüyle buluşturdu. Vücudunu daha da...