ARYA~FERHAT
"Küçük kızım," Ferhat'ın sesini yeniden duymamla hırsla ona döndüm.
Ona olan sinirim sevgimin önüne geçmişti.
Sinirle çığlık attım.
"Nasıl? Nasıl yapabildin bunu bana? Nasıl her gün gözümün içine utanmadan baktın? Nasıl yaptın ya!?"
Çığlık çığlığa bağırıyordum.
Herkes buradaydı. Bizi izliyorlardı. Gözüm onları görmüyordu ama biliyordum.
Bana ihanet eden, beni salak yerine koyan herkes buradaydı.
"Ben söyleyemedim. Çok üzülecektin. Senin üzülmene dayanamam."
Sesi fısıltıdan farksız olsada duyabiliyordum.
O kadar öfkeliydim ki harketlerim kontrolümden çıkmıştı.
Sert adımlarla ona ilerleyip göğsüne yumruk yaptığım elimi defalarca geçirdim. Onun, o taş kalbine defalarca kez vurdum.
Beni hem yaşatıp hem öldüren adam ölsün istedim.
Kor ateşlerde yansın istedim."Nefret. Ediyorum. Senden." Her kelimem sonrası daha şiddetle geçirdim yumruklarımı.
Tepkisizdi. Her yumruğumda sendelesede karşımda dikilmeye devam ediyor öfkemi kusmamı bekliyordu.
İki elimle göğsünden hırsla iktirdiğimde iki adım geriye gitti.
Tekrar çığlık atıp saçlarımı hırsla çektim.
Göğsüm hızla inip kalkarken ellerim titriyordu.
Yüzümü sertçe ellerim arasından geçirip derbeder olmuş omuzları düşmüş, gözleri çökmüş adama baktım.
Çenemi dikleştirip sertçe baktım ona.
"Bitti Ferhat Kurtoğlu."
Benim unuttuğum ve herkesin unuttuğu bir şey vardı ki ben Arya Çakıcıydım.
Aral Çakıcı'nın kardeşi.
Koca imparatorluğu yönetecek iki varisten biri.
Biliyordum ki bu benim dönüm noktamdı.
Aşık olduğum uğruna her şeyden vazgeçtiğim adamın ihanetinden sonra ki değişimimdi.
Bundan sonra kimse karşısında küçük savunmasız bir kız çocuğu görmeyecekti.
Ben Arya Çakıcı.
Ve Aral Çakıcı'nın intikamını ne Azer Miroğlu'nun ne de Ferhat Kurtoğlu'nun yanına bırakmayacaktım.
SÜHAN~CESUR
Azer ve Ömer meyhanede otururlarken hem rakılarını içiyor hem de dertleşiyorlardı.
Azer rakısından büyükçe bir yudum alıp sertçe masaya koydu.
Üstünde hissettiği karaltıyla başını kaldırıp eli yüzü mor olan Gökhan'a baktı.
"Abi. Çok kötü bir şey oldu." Sesi titremişti.
Ömer neşeyle gülüp Gökhana baktı.
"Ne lan felaket telallı? Yine ne demeye geldin?" Dedi alayla.
Gökhan yutkundu. Bir Ömer abisine bir Azer abisine baktı.
"Abi,"
Yumdu gözlerini. Endişeyle titreyen ellerini arkasında birleştirdi.
"Sühan yengem kaçmış. Cesur abim kalp krizi geçirmiş hastaneye kaldırmışlar."
(Ömer, Böğürtlen Kokusu kitabına yakında girecek olan karakterimiz. Laf aramızda baş rolümüz 😂)
MAHPERİ~AZER
"Aldattın beni."
Kafamı hızla iki yana salladım. Gözlerimden akan yaşlar yanaklarımı ıslatıyordu.
"Hayır, hayır. Yapmadım Azer. Aldatmadım ben seni. Yapmadım."
Azer'in sol gözünden bir damla yaş düştü. Saçlarına asılırken bağırmasıyla yerimden sıçradım.
"Aldattın lan beni. Ben seni bu kadar çok severken sen beni aldattın. O piçin altına yattın."
Hıçkırıklarım boğazımı düğümledi. İnanmıyordu bana. Aşık olduğum adam, bana aşık olan adam bana inanmıyordu.
Gökhan Azer'in kolundan tutup geri çekmeye çalıştı. "Abi sakin ol. Belki göründüğü gibi değildir."
Azer, kolunu tutan Gökhan'ı silkeleyerek kendisinden uzaklaştırdı.
"Ben gördüğüme inanırım Gökhan."
Gözlerini bana çevirdi. Hayal kırıklığı vardı gözlerinde, kin vardı.
"Bana öyle bakma yalvarırım." Diye yakardım.
Benden tiksinir gibi bir gülüş belirdi dudaklarında.
"Git Mahperi. Git."
Arkasına dönüp evine ilerleyen adamın kolunu tuttum.
"Gitme Azer gitme. Ben bir şey yapmadım diyorum sana, inan lütfen."
Ağlamam, yalvarmam onu durdurmuyordu. Gözümün yaşına dayanamayan adam bana bakmak bile istemiyordu.
Kolundan tutup kendime çekmeye çalışıyordum ama yapılı vücudunu durdurmaya yetmiyordu. Kapının önüne geldiğimizde kolumdan tutup iktirdi, yere düştüm.
Azer çıplak dizlerime baktı, kanıyordu. Asıl kanayan kalbimdi aslında ama görmüyordu.
Bana son bir bakış atıp çelik kapıyı suratıma sertçe kapattı.
Çığlık attım. Kalbimin acısıyla çığlık attım.
Duymuyordu sesimi, çığlıklarımı duymuyordu. Bir süre sonra çığlıklarım sesli hıçkırıklara döndü ve bu durum etraftaki Azer'in adamlarının bana acıyarak bakmalarına sebep oldu.
Omuzumu bir el kavradı. Başımı önce omuzumda ki ele sonra elin sahibine çevirdim.
"Yengem. Güzel yengem. Kalk hadi seni evine bırakayım."
"Gökhan, Azer'e söyler misin? Mahperi seni aldatmadı der misin?"
Gökhan umutsuz bakışlarını ayağının altındaki buz gibi mermerlere çevirdi.
"Kalk hadi yengem götüreyim seni."
O da inanmıyordu bana. Gökhan bile inanmıyordu. O da ihanet ettiğimi düşünüyordu.
Düştüğüm yerden kalktım. Her zaman ki gibi tek başıma kalktım. Kimse elimi tutmadı. Gözlerimde ki yaşları sertçe sildim. Kapının tam önünde durup yumruklarımı arka arkaya geçirdim.
"Aç kapıyı Azer Miroğlu. Aç yoksa kıracağım. Aç şu kapıyı. İki çift lafım var sana. Aç."
Bağırışım kendi kulaklarımı sağır edebilecek kadar yüksektı. İnadına kendisini tekrardan yenileyen göz yaşlarımı tekrar tekrar hırsla sildim.
Sonunda kapı açıldı. Azer kızarmış gözleriyle kapının eşiğine çıkıp sağ kolunu pervaza koydu.
"Her sevda son bir sarılmayı hakedermiş Miroğlu."
.
.
.Gelecekten kesitler nasıl sizce :)
Sınav haftam ve çok yoğunum o yüzden yb atamıyorum. :(
Kesitlerle ilgili düşüncelerinizi merakle bekliyorum.
Sizin yorumlarınız beni daha da istekli hale getiriyor :))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHPERİ (Mafya Serisi: 1)
ChickLitMahperi Kurtoğlu & Azer Miroğlu "Sevme beni. Senin sevmelerine kalmadım ben." Öfkeyle baktığım hareleri gittikçe daha da koyulaştı. Çatılan kaşları ardından tek hareketiyle yüzümü soğuk duvarla sırtımıda sıcak göğüsüyle buluşturdu. Vücudunu daha da...