8'

8.5K 447 206
                                    

Öncelikle, lütfen destek vermeden geçmeyin. yorumlar, oylar ve okunmalar o kadar bağımsız ki :(( Yazma hevesimi sizin yorumlarınız sayesinde kazanıyorum. bazen tıkandığım anlarda, yorumlarınızı okur keyfimi yerime getiririm. Bu yüzden lütfen destek vermeden geçmeyin.

☁️

Ayrıca birazcık ayıplı, günahlı sahne var. Ona göre okuyunuz. 😇

🌙

Sevginin bir sınırı var mıydı?

Bir insan, sevmeyi bırakabilir miydi?

Canını yakan, nefesini kesen sevdayı kalbinden söküp atma şansı var mıydı? Eğer öyle bir ihtimal olsaydı düşünmeden kalbini sökerdi Erkan. Söktüğü kalbini bile Hazer'e uzatacak kadar çok seviyordu.

Sevdası, öyle acı doluydu ki ölse, azrailin Hazer olması için yaradana yalvarırdı. Bu öyle güzel bir ölüm olurdu ki Erkan, sırt çevirmez, çeviremezdi.

"Ne çok aptalsın, Erkan." Ellerini yağmurdan ıslanmış kısa saçlarında gezdirdi. Yıllardır içmediği sigarasını dudaklarıyla yeniden buluşturduğunda göğüs kafesindeki acının geçmesi için sessizce dua etti.

Hazer'in kapıda olması, ona bir umut vermişti ama bu umut onu ve sevdasını dar ağacına çıkarmış, Hazer'in, ayaklarının altındaki tabureyi itmesine neden olmuştu.

"Bu kadar sevdin de eline geçti? Avuçlarında acıdan başka bir şey yok." Yarısına bile gelmediği sigarasını yanındaki mazgala attı. Yağmur hafif atıştırırken uzaktan ona doğru gelen adamı fark etmedi.

"Erkan." Kehribarları sislenmiş, hüzünle bürünmüştü ama bunu saniyeler içinde gizlemeyi başardı. Öfkeliydi sevdalı olduğu adama. Kırgınlığın ise hesabını tutamazdı. "Konuşalım."

"Konuşacak bir şey yok. Sen söylediğini söyledin, istediğin gibi olsun." Gözlerini yeşillerden aldı. Bu nasıl bir renkti ki saklandığı mağaraları bile ısıtabiliyordu? "Uzak dururum senden. Ne sana zarar gelir ne de bana." Sırt çantasını koyduğu kaldırımdan alıp havaalanın kalabalığına karıştı. Arkasından ona bakan adamın ellerini sertçe saçlarına geçirdiğini, öfkeyle homurdanmasını duymadı.

Kontrollerden geçip uçağa bindiklerinde yan yana oldukları koltuklara çöktüler. Erkan, tatil yapamamış, işlerini bitirememişti. Şimdi yeniden askeriyeye dönecek adamdan uzak kalma yönetmelerini düşünecekti.

Hazer, askeriye için kullandığı telefona gelenleri incelerken gözü yanında oturan adama kaydı. Camdan dışarıda görünen yağmurlu havaya dalmıştı gözleri. Telefonu kapattı. Adamın dizlerinde olan elini tuttu. "Seni kırmak, incitmek isteyeceğim son şey. Yıllardır canının yandığını görmediğimi mi sanıyorsun?" Parmaklarını geçirdi parmaklarına. Sesi kısıktı. Yanlarında oturan adamın duymayacağı kadar kısık. "Ama, sana yaklaşsam daha çok canın yanardı. Senden uzak durmak, seninle her anı düşünmek..." Alnını yasladı omuzuna. "Erkan. Güneşi gözlerinde taşıyan güzel adam. Senin acını görmezden gelmem her gün sırtına birer darbeydi. Biliyorum." Erkan, dışarıda görünen kara bulutlara baktı. Uçak kalmak için hazırlanıyordu.

"Sen korkmadan bu darbeleri her gün indirdin acımasızca. Korkak mısın Hazer?"

"Öyleyim. Senin aşkından, sana olacaklardan korkan bir adamım. Bunca yıl askeriyeye girmek için yıllarını harcamış bir adamın önünde bir duvar olmaktan korktum."

Erkan, başını çevirip adama baktı. Saçları dağılmış, omuzları çökmüştü. Gözü bir anlık uçağın içinde gezdiğinde yanlarındaki adamın göz bandı ve kulaklık takmış olduğunu gördü.

𝐇𝐚𝐳𝐞𝐫 & 𝐄𝐫𝐤𝐚𝐧 | 𝐁𝐱𝐁 [+18]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin