Selamlar çuklatlı pastalarım:👀
Bu bölümü, sırf birkaç bölüm fazladan atarım dediğim içjn atıyorum. Üç gündür yazıyorum :d anca bitti. Çok uzun değil ama çerezlik. Baktım benim kitaplığımdaki kitaplara hiç bölüm gelmiyo bari ben atayım dedim.
Buarada Sıkıntıdan geberiyorum! Kendimi şarj kablosuyla boğmaya çalışıyorum filan günlerim sıradan.
Oy ve yorum atında iki canlanayım💜🥺
İyi okumalar bebişler❤️
Önümdeki çaydan bir yudum daha alarak, arkama yaslandım. Telefonu elimde döndürmenin bir işe yaramayacağını anlayınca, saate tekrar baktım.
Meriçle balkonda konuştuktan sonra, hemen uyumuştum. Bugün öğlene doğru, uyandığımızda Meriç yanımızda yoktu. Onu arayıp mesaj attığımızda ise sadece bana bir işim çıktı siz takılın mesajı atmıştı. Ben kahvaltıdan sonra , Meriçlere gelmiştim. Annesi beni en iyi şekilde karşılamıştı. Meriç'in odasındaydım. Saat gece 11 olmuştu fakat hâlâ ses soluk yoktu.
Daha fazla meraklanmak istemediğimden, ekranda hazır duran Meriç'in numarasına tıkladım. Ve telefonun açılmasını bekledim. Telefonun açılmasıyla, küfretmeye hazırlanacaktım ki karşı taraftan bir kız sesi gelince kendimi durdurdum.
"Alo?" Bu kız sesi tanıdıktı.
"Alo? Ben Meriç'i aramıştım. O nerede? Sen kimsin?"
"Ha, şey.. Meriç yanımda şuan ama müsait değil. Ben Selin, hatırlarsın.."
Selin.. Meriç'in en son çıktığı, bize sebebini anlatmadan ayrıldığı kızdı. Şuan orada ne işi olduğunu merak etsemde , kendimi frenledim. Belli ki müsait değildi.
"Ah şey, peki. Müsait olduğunda beni aramasını söyler misin?"
"Tabi."
"Sağol." diyip telefonu kapattım. Ben onun için kaç saattir endişeleniyordum. O ise bana haber bile vermemişti. Onu boşvererek, kafamı yastığa koydum. Geç kalkmış olsam bile, uykum vardı.
***********
Okulun kapısından, girerken gözlerim bizimkileri arıyordu. Normalde erken gelmeme rağmen, bugün uyuyakalmıştım. Meriç'te gelmemişti. Hâliyle uyandıran kimse yoktu. Sınıfın kapısını, açtığımda omuz omuza uyuyan Fatih ve Özgür'ü gördüm. Hemen anı yakalamak için, fotoğraflarını çektim. Çantamı sıraya koyup, ikisinin de saçlarını çekiştirdim. Şerefsizlik değil mi?
"Noluyo aminakoyayim ya?" diye hayıflanarak uyandı, Fatih. Eh haliyle Özgür'de..
"Oow çifte kumruları uyandırdım mı? Kusura bakmayın, bilerek oldu!"
"Salak salak konuşma be!"
"Ne çifte kumrusu aq?"
"Susun bakim, delilim bile var hem."
diyip , hemen telefonuma sarıldım. Fotoğrafa bakarken, ikisi de utanmıştı. Fatih savunmaya geçti.
"Uykumuzu alamamışız ikimizde. Sırada mı uyusaydık amk?"
"İyi be demedim birşey"
Özgür sınıfta bakındı ve gözlerinu bana dikti.
"E hani Meriç nerde?" Ofladım.
"Sorma , sorma.. O puşt dün golonco borobor tokoloroz diyordu. Tüm günü onu beklemekle geçirdim. En son aradım. Telefona eski sevgilisi çıktı. Hani şu Selin olan. Müsait değil şuan dedi. Sabaha kadarda gelmedi eve. "
"Ohaa! Meriç seni bırakıp karıya mı gitmiş?!" Özgür'ün ani çıkışıyla, arkamızdan sert bir ses geldi.
"Kimi bırakıp, karıya gitmişim ben?" Meriç seri adımlarla yanımıza ulaşırken, onun tarafına bakmadım.
"Geldi işte kendisi burda. Sorarsınız benim yerime de." diyip, uzaklaşacaktım ki Meriç'in elleri bileğimi sardı.
"Nereye lan? Konuşuyoruz işte." Ona sinirli bir bakış attım.
"İşim var. Dedim ya konuşun siz."
"Ne işin var? Ayrıca ne bu hâller?"
"Abi Meriç bak harbi diyorum salaksın sen. Çocuk trip yapıyor işte." dedi Özgür.
Meriç anlamaz gözlerle, bana bakınca ellerimi çekip sınıftan çıktım. Neyin kıskançlığıydı bilmiyorum ama sinir olmuştum. Kızın yanında olmasına değil, bana birşey söylemeden ortadan toz olmasına. Akşama kadar odasında boş boş onu beklediğime sinir olmuştum.
Sınıftan çıkınca tabi ki ilk durağım, sevdiceğimun sınıfıydı. Merdivenlerden inerken , aptal aptal sırıtıyordum. Sınıf kapısından beri , sırasında oturan Berk'e seslendim. Öğrencilerin çoğu bana dönsede, benim odağım tamamen Berk'ti. Benim sesimi duyunca önce afallamış , daha sonra ise tebessüm edip ayaklanmıştı. Koridorun sonundaki pencerenin önünde karşılıklı duruyorduk. Bir taraftan peteğe yaslanmış , ısınıyorduk. (Y.N: ah ah ne günlerdi onlar. Çok özledim petek yanı sohbetlerini🥺)
"Gelmeni beklemiyordum."
"Geleceğim demiştim. Ee neler yaptın? "
"Hiiç. Sadece evdeydim ve ders çalışıp , film izlemekle geçindim. Ya sen?"
"Arkadaşlarla takıldık öyle."
Konuşurken ikimizde , utangaçtık. Belki okulda olduğumuzdan , belki de iki gün önceki yakınlaşmamızdan bilemiyorum. O sırada zil çaldı. Berk ağzını açacaktı ki, nerden geldiğini bilmediğim bir heyecanla ben konuştum.
"Şey çıkışta bir şeyler yapalım mı?" Yüzündeki şaşkınlık ve anlamazlıkla sordu safça.
"Ne gibi şeyler?" (Fesat anlamamalıyım, fesat anlamamalı-)
"Yani bir kafede otururuz belki. Bir şeyler içeriz."
"Ha, şey peki ama kafede değilde parkta otursak. Herhangi bir parkta olabilir."
Gülümsedim.
"Peki sen nasıl istersen. Sarılayım mı? Yani görüşürüz anlamında. Arkadaşlar yapar ya.."
Dudaklarını birbirine bastırıp, başını olumlu anlamda salladı. Kollarını açınca, hemen arasına girdim. Ve elimden geldiğinde ona çaktırmayarak, kokusunu solumaya çalıştım. Ve ağlamamaya çalıştım. Bu an benim için o kadar güzeldi ki. Kısacık bir sarılışın ardından , ayrıldık. O sınıfına giderken, ben de mutlu ifademle ona el sallamıştım. Bu mutluluğum, koridorun başında bana şaşkınca ve sert bir şekilde bakan Meriçle son bulmuştu. Sanırım s1çmıştım.
Mrb.
Oy ve yorum pls.
Valla ben Meriçi sefiyom ama Gökayaşkm Berk'i sefiyo.
Bu işi grup (bxbxb) ye bağlamadan çözücem inş.
Gökayımın yeni şipi
↪️Fatih& Özgür nasıl olurlar mı?Ben yaparsam olurlar ama olmayabilirler de şoejdjdk.
Bi de sizce Meriç ne haltlar karıştıryor?
Sağlıcakla kalın ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEK [bxb]
Teen Fiction•askıda• Artık kendimi tutamıyordum. Sesli bir şekilde ağlamaya başladım. Titrek sesimle konuştum "Sen sözlerini tutarsın değil mi Berk?" "Ne sözü?" "B-ben ağlıyorum. Yine senin yanında. Senin kapında. Söz vermiştin hani? Ne olursa olsun ağlarken y...