Gerçek miydi bu şimdi? Ne zaman öğrendi ki? Eğer öğrendi niye söylemedi? Hepsini geçtim bu oyuna ben buluşmak istemeseydim devam edebilecek miydi? Sanırım edecekti. Çünkü telefonda beni tanımıyormuş gibiydi. Zaten istese de bu saatten sonra beni tanıyamayacaktı.
Kafasını benden tarafa çevirince üzgünce baktı. Sanırım üzgünceydi. Bakış okuma gibi bir yeteneğim pek yok. Sallıyorum tutarsa. Her neyse. Poyraz'ın bakışlarına bende üzgünce karşılık verdim ve kafamı iki yana sallayıp arkamı dönüp kafeden çıktım ve bir taksiye doğru ilerledim. Arkamdan Poyraz seslense dahi durmuyordum. Taksiye binince adama dönüp sahile dedim. Adam kafa sallayıp ilerlemeye başladı. Arkama bakma gereği bile duymuyordum. O salağın yüzünü de görmek istemiyordum.
Bir süre sonra taksi başka yöne dönünce adama,
'' Sahil orda değil. Nereye gidiyorsun? '' diye sordum. Tabi nazikçe değil bağırarak.
'' Napıcan sahilde tatlım. Bak çok eğleneceğiz. '' Ne diyor bu göt beyinli herif yaa. Bir anda adamın üzerine doğru atladım ve el frenini çekip arabadan çıktım. Nereye getirmiş beni bu pezevenk yaa. Arabada geçmiyor ki. Adama baktığımda arabadan çıkıyordu. Çığlık atıp kaçmaya çalıştım ama kolumu yakalayıp tokat attı. Sen kime tokat atıyon lan. Bende elimi kaldırıp adamın gözüne yumruk çaktım ve adam yere yığıldı ben yine koşmaya devam ettim.
Bir süre sonra yorulunca dinlenmeye ihtiyacım olduğunu anlayıp durdum. Çok kötü nefes nefese kalmıştım. Adamın dedikleri aklıma gelince yüzümü buruşturdum. Böyle pislikler çok fazlaydı ama ellerinden kurtulanlar çok azdı. Herkes benim gibi olamazdı ya. Belki annem beni küçükken kareteye yazdırmasa bende o yumruğu atamazdım.
Beni bu düşüncelerden ayıran koluma dokunan el oldu. Yine o adam geldi sanıp yumruğu yapıştırdım yüzüne. Ama el düşündüğüm kişiye ait değildi. Poyraz'dı bu.
Poyraz yumruktan dolayı yere yığılınca bende hemen yanına çöktüm ve suratına üflemeye başladım. Sanki geçecekmiş gibi.
'' Ya gerçekten özür dilerim ben seni o adam sandım. Off. Çok acıyor mu? ''
'' O adam mı? Kimden bahsediyorsun? ''
'' Ya taksici işte sahile gitmesini söyledim ama o buraya getirdi. Piç kurusu. ''
'' Ona da mı bu yumruktan attın? '' diye sordu gülerek.
'' Evet. Hem ben ona yumruk atmasaydım, o bana... '' cümlenin devamını getiremedim. İlk defa böyle bir şey başıma geliyordu. Kendimi garip hissetmeme yol açıyordu bu da.
'' Hey, hey tamam. Bak ona süper bir yumruk çakmışsın kesin kaçmıştır. '' Bu dediğine güldüm o da zaten gülerek söylemişti. Sonra bir anda yüz ifadesi değişti. Aa doğru. O Yavşak Piç'ti dimi. Nasıl unuttum ya.
'' Her neyse. '' diyip ayağa kalktım ama ondan sonra yine yere oturmam saniyelerimi aldı. Poyraz kolumdan tutup beni yere çekti çünkü.
'' Bak Masal, ben özür dileri tamam mı? Sana söylemeliydim evet a- '' Daha fazla şeyler zırvalamasına izin vermeden sözünü kestim.
'' Yavşak P- pardon. Poyraz hiçbirini dinlemek istemiyorum tamam mı? Hiç birini. Karşıma da çıkma. Ya 'Buluşalım' demeseydin ben hala bilmeyecektim dimi. Söylesene ne zaman öğrendin? ''
'' Tanıştığımız ilk gün. '' dedi kafasını aşağı eğerek.
'' Söyleyebilirdin. Sana sarıldığımda, yanına oturduğumda, uyandığımda. Söyleyebilirdin. Ama sanırım senin başka düşüncelerin vardı. '' diyip ayağa kalktım. O da ayağa kalkıp bana doğru adım attı. Bende hızlıca elimi 'Dur' anlamında kaldırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Telefondaki Yabancı
Chick-Lit" Adın ne bakalım senin? " " Söylemezsem nolur? " " Bende takma isim koyarım " " Neymiş o? " " Küfürbaz Fıstık " " Bende sana Yavşak Piç adını koysam sorun olmaz herhalde. " " Sanırım bir süre bu ad ile idare edebilirim. " Bu Küfürbaz Fıstık ve Yavş...