'' Ne zaman söyleyecektin?! ''
Hande'nin bağırışı ile gözlerimi yumdum. Çok kızgındı ne beni ne de Poyraz'ı dinliyordu. Öylece bağırıyordu. Poyraz kafasını eğmişti artık birşey demiyordu. Dediklerine karşılık vermiyordu.
'' Daha ne kadar yalan söyleyecektin?! '' Derin bir nefes alıp konuştum.
'' Hande. Sakin olur musun? Bağırmanın anlamı yok. '' Sinirle bana döndü.
'' Nasıl sakin olmamı bekliyorsun? Seni aldattığında da ona böyle bağırmadın mı? Şimdide beni aldattı. Bana yalan söyledi! '' Gözlerim dolarken arkamı döndüm ve 1-2 adım ilerledim. Bunu aklıma getirmesine gerek yoktu aslında. Unutmuştum ve mutlu olmaya çalışıyordum. Bunu yapmasına hiç gerek yoktu.
'' Hande! Yeter! Eğer bir şey söyleyeceksen Batu'ya söyle! Bağıracaksan Batu'ya bağır! Bana değil! Ona söz verdim. Ama bir çok kezde sana söylemesi gerektiğini, 'Gitmedim' demesi gerektiğini söyledim. '' Poyraz'ın çıkışına karşı Hande ağlayarak konuştu.
'' O zaman nerede? Neden gelmiyor? Neden acı çektiriyor? Neden? '' Arkamı dönüp Hande'ye baktım. Sırtını duvara yaslamış yerde oturuyordu. Kafamı Poyraz'a çevirdim sonrada elimdeki telefona baktım. Evet, bu işi halletmeliydim. Arkamı dönüp koridorda ilerlemeye başladım.
'' Masal. Masal, nereye? '' Sinirle bağırdım.
'' Yapmam gerekeni yapacağım! '' Daha fazla birşey sormasına izin vermeden hızla merdivenleri inip hastaneden çıktım. Bahçede boş bir bank bulup oturdum ve Poyraz'ın telefonundan Batu'ya mesaj attım.
Poyraz - Konuşmamız lazım.
Batu - Poyraz, ona söylemeyeceğim. Henüz değil.
Poyraz - Batu! Konuşmamız lazım! Hemen!
Batu - Pekala. Neredesin?
Poyraz - ....... Hastanesi'ne gel.
Batu - Sen ciddi misin? Hande'de orada.
Poyraz - Seni görmeyecek. Kapının önünde bankta oturuyorum.
Batu - Off, peki geliyorum.
Telefonu kilitleyip Batu'yu beklemeye başladım.
***
Kafasında kapşonunun şapkasıyla gelen Batu'yu görmemle oturduğum yerden kalktım.
Kafasını yerden kaldırıp bana bakınca yavaşlayıp durdu.'' Masal? '' Kafamı alayla her iki yana salladım.
'' Nasılsın Batu? Yurtdışı maceran nasıldı? Amerika'ya mı gitmiştin? Yoksa İngiltere mi? Yada Almanya?! '' Batu bana doğru yaklaşıp konuştu.
'' Hande bilmiyor değil mi? ''
'' Senin gitmediğini mi? Ne yazık ki biliyor. '' Kaşlarını çatıp konuştu.
'' Gerçekten mi? Söyledin mi? '' Kafamı yere eğip sonra tekrar Batu'ya baktım.
'' Hayır. Poyraz ile konuşurken duydu. '' Tam bir şey söyleyecekti ki sözünü kestim.
'' Bana Poyraz söylemedi. Kendim öğrendim. '' Elimdeki Poyraz'ın telefonunu sallayarak gösterdim. Batu gözlerini devirip kafasını başka tarafa çevirdi.
'' Daha ne kadar saklayacaktın? '' Hızla kafasını bana çevirdi.
'' Gelip söylemek için doğru zamanı arıyordum. '' Sinirle konuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Telefondaki Yabancı
Чиклит" Adın ne bakalım senin? " " Söylemezsem nolur? " " Bende takma isim koyarım " " Neymiş o? " " Küfürbaz Fıstık " " Bende sana Yavşak Piç adını koysam sorun olmaz herhalde. " " Sanırım bir süre bu ad ile idare edebilirim. " Bu Küfürbaz Fıstık ve Yavş...