8.BÖLÜM

58.5K 1.7K 524
                                    

Toplantı uzun sürmüş, sorunsuz bir şekilde bitmişti. Daha sonra restauranta gidip bir şeyler yemiştik.  Buraya geldiğimden beri inanılmaz iştahım kapanmıştı.

Mert zorlamasa aklıma yemek yemek bile gelmezdi. O ise inatla yemem için çabalıyordu. "Bırakta zayıflayayım be adam" diye çığlık atmamak için zor tutuyordum kendimi.

Yemekten sonra odaya geçmiştik. Sabah çemkirdiğim korumayı bir daha görmemiştim. Umarım benim yüzümden adam işinden olmamıştır, bunu yarın Hasan'a soracaktım.

Önce Mert, daha sonra ben duş almıştık. Yine giyinme odasında bir şeyler arıyordum. Sonunda kısa saten bir şort bulabilmiştim ama hala üzerime giyecek dantel dışında bir şey yoktu. Dün gece olduğu gibi Mert'in dolabına yöneldim, dün giydiğimin benzeri bir tişört alıp üzerime geçirdim.

Yine tişört bana kocaman olmuştu, bu adam sandığımdan daha büyüktü. Yatak odasına gittiğimde yatak başlığına sırtını dayamış, dizlerinin üzerindeki laptoptan bir şeyler yapıyordu.

Odaya girdiğimi fark edince tıpkı dünkü gibi beni baştan aşağı süzmüş, suratıma aynı yoğun bakışları atmıştı.

Kafasını bilgisayara çevirip "Benim kıyafetlerime baya alıştın bakıyorum." dedi umursamaz bir sesle.

Yatağa yanına uzanıp, örtüyü üzerime çektim "Eğer giyilebilecek bir şeyler koysaydınız, seninkileri giymezdim." dedim.

Laptopu yandaki komodine koyup, üzerindeki tişörtü çıkardı. Tişörtü yandaki koltuğa fırlatıp, kafasını eline yaslayıp yan bir şekilde yattı. "Yakışmış ama." diye mırıldandı. Ama çok kısık söylemişti anlamamıştım, tekrar sorma gereksinimi de duymadım.

Birbirimizin suratına boş boş bakarken birden kolunu diğer tarafıma atıp, üst bedenini üzerime çıkardı. Bacakları yatağın diğer tarafına doğru uzanırken kafasını boynuma gömdü. Daha sonra elleri de belimi bulup, sarıldı.

Şok olmuş bir suratla, ellerim havada kalmış bir şekilde "Ne yapıyorsun? diye sordum.

Burnunu boynuma sürüp "Uyuyorum." diye cevapladı.

"Böyle mi?" dedim.

"Evet, ödeşmemiz gereken bir konu vardı." deyip yerine daha çok yerleşti.

Cidden ağırdı...

"Iyi de çıplaksın!"

"Giyinik uyuyamam, normalde sadece boxerla uyurum ama rahatsız olma diye çıkarmıyorum. Ayrıca birlikte uyumak isteyen sendin." dedi.

"Kuralları koymak isteyen de sendin. Ayrıca senin ne derdin var benimle uyumakla? Uyumak zorunda değilsin, uyuyacak birilerini bulurum." diye tısladım.

Bu adam beni sinirlendirmek için gönderilmişti. Başka bir açıklaması olamazdı bu yaşadıklarımızın.

Üzerimden doğrulup oturur pozisyona geldi. Onun ardından bende kalkıp, oturdum. Kendini sakinleştirir gibi derin bir nefes aldı ve "Beni zorlama!" diye tısladı.

Uğraşmamaya karar verip "Ne bok yersen, ye." deyip arkamı dönüp kendimi yatağa attığım sırada kolumdan tutup, beni kendine çekti.

Alnını alnıma yaslayıp, derin nefesler aldı. Gözleri kapalı bir şekilde "Bir kere anlatacağım ve bu konu burada kapanacak, anlaştık mı?" diye sordu.

Onayladığıma dair bir mırıltı çıkardım.

"Kokun çok güzel ve ben temas bağımlısıyım. Sürekli sana dokunmak istiyorum ama sana bir söz verdim. Sen istemediğin sürece sana asla dokunmayacağım. Genç bir erkeğim ve ne sana, ne de bir başkasına dokunamıyorum. Bu durumun beni ne kadar zorladığını anlayamazsın. Sürekli yanımda mükemmel kokan, beni kendine çeken bir şey varken bırakta biraz nefes alayım, lütfen." dedi.

CANHIRAŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin