Mert'in ağzından
Arya'yı gönderdiğim için pişman olacağımı biliyordum ama bu kadar canımı yakacağını bilsem asla bırakmazdım.
Kahretsin yine bırakırdım. Çünkü acı çekmesine daha fazla dayanamıyordum.
Çalan telefonumla gözlerim ekrana kaydı. Çatılan kaşlarımla direkt telefona atıldım, Gözde abla arıyordu. Gittiklerinin üzerinden daha bir gün bile geçmemişti, ne olmuştu da Gözde abla beni arıyordu?
"Efendim?"
"Ah kuzum uyandırdım mı?"
"Hayır, ne oldu? Arya iyi mi?"
"Pek değil"
"Ne, ne oldu?" diye bağırdım.
"Sakin ol oğlum, öyle değil. Uyuyamıyor sadece. Senin kokunla uyumaya çok alışmış öyle söyledi."
Duyduğum cümleyle derin bir nefes aldım. Karımı gidip kollarımın arasına alıp, saatlerce kucağımda uyutmak istiyordum.
"Tamam." diye fısıldayıp telefonu kapattım.
Arya gittiğinden beri, onun odasında, onun sandalyesinde oturuyordum. Masanın üzerinde duran Arya'nın Yavuz denen şaklabanın sırtına atladığı, Ayşe ve Aslı'nın yerde birbirlerinin üzerine yattığı fotoğrafla bakışıyordum.
Saatlerdir o fotoğrafa bakıp 'Oradaki gibi gülmeye devam etsin' diye kendimi ikna etmeye çalışıyordum.
***
Arya'nın uyuma işini halletmiştim. Şimdi uyuması için gönderdiğim, Arya'nın giydiği ve Gözde ablanın tekrar bana gönderdiği, ellerimin arasındaki tişörtü izliyordum.
10 gün olmuştu, 10 gündür ben de tıpkı onun gibi ellerimdeki tisortten medet umuyordum. Arya'dan önceki uykusuz hayatıma geri dönmüştüm.
Alışıktım ben ama o değildi. Uyumayı çok seviyordu. Uykusunu alamadığında çok sinirleniyor, aşırı huysuz oluyordu. Ha bir de kedi gibi göğsüme sürtünüp "Cok uykum var" diye mızmızlanıyordu.
Çok özlemiştim. Artık ne elimdeki tişört, ne de Gözde ablanın ya da Hasan'ın attığı fotoğraf, videolar yetmiyordu. Gidip sadece bir kere gözlerimle görsem yeterdi.
Hem Ayşe şimdiye yanına gitmiştir. Ona iyi gelir belki diye ben göndermiştim. Belki Ayse sayesinde bir kere güldüğünü görürdüm.
***
Saatler sonra Istanbul'a indiğimde, direkt olarak Gözde ablanın evine gelmiştim. Kapının önünde gördüğüm polis ekipleriyle kaşlarım çatılırken yanımdaki koruma yaklaşıp kulağıma "Abi Hasan abilere ulaşamıyoruz" diye fısıldadığı an kafamın içinde kırmızı alarmlar çalmaya başlamıştı.
Binaya doğru koşarken önüme geçen polisin "Beyefendi giremezsiniz! Mert bey?" diye sormasıyla durmuştum.
"Karım içeride!" diye tısladığımda Ayşe'ye ait olduğunu bildiğim ses "Mert" diye çığlık atmıştı.
Ayşe koşarak yanıma gelip ağlayarak "Arya, Arya'yı kaçırdılar. Biz balkonda oturuyorduk, sonra Arya'nın önünden bir kurşun geçip camı parçaladı, sonra 2 kişi gelip Gözde ablayla beni bayılttı. Uyandığımızda Arya yoktu, polisler gelmişti. Bul onu Mert! Hiç iyi değildi zaten, 10 gündür neredeyse hiçbir şey yemiyor, doğru düzgün uyumuyor. Hasta olacak, belki de oldu. Nolur bul onu." dediğinde kollarımı Ayşe'ye dolayıp "Söz veriyorum bulacağım" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANHIRAŞ
ChickLitMert KESKIN Görüp görebileceğiniz en acımasız insandı. Ama onun bir zaafı vardı. Zaafı olduğunu bile bilmeyen sıradan bir kadın... 12.03.2021♡