12.BÖLÜM

50.3K 1.6K 246
                                    

Sabah alıştığımdan farklı bir şekilde Mert'in üzerinde uyanmamıştım. Mert'in yastığına sarılı bir şekilde uyanmıştım ve yatakta benden başka kimse yoktu. Bu zamana kadar Mert, ben yataktan çıkmadan çıkmamıştı.

Yerimden doğrulurken başıma giren ağrıyla acı dolu bir inleme çıktı dudaklarımdan. Dün geceye dair en son duş aldığımı hatırlıyordum, sonrası yoktu bende.

Yataktan ayaklarımı sallandırıp öylece ayaklarımı  izledim. Kafamın içi uyuşmuştu resmen. Çıplak bacaklarım dikkatimi çektiğinde kendimi şöyle bir süzdüm. Üzerimde sadece tişört vardı.

Ben Mertle böyle mi uyumuştum?! Tamam adam hem dinen, hem resmen kocamdı ama öyle değildi işte.

Ayağa kalktığımda kararan gözlerim ve dönen başımla olduğum yerde sallandım bir süre.

Kendime gelmeye çalışırken öfke kokan sert ses "Komodinin üzerindekileri iç!" dediğinde havaya sıçradım.

Bu adam sabahtan beri burada mıydı?! Ödüm kopmuştu be!

Yavaşça ona döndüğümde, gözlerindeki ifade beni ürkütmedi desem yalan olurdu. Ancak dün bana söylediklerini elbette unutmamıştım. Komodine bir bakış atıp banyoya doğru yürümeye başladım.

Mert'in aniden önüme geçmesiyle olduğum yerde kaldım. Ne yapıyordu bu manyak?!

Gözlerinin içine öfkeyle bakıp "Geç, banyoya gideceğim." dedim.

Dudağının bir kenarı yukarı kalktı ama bu hastalıklı bir gülüştü. Bir insanın gülüşünden ölüm okunur muydu? Mert'inkinden okunuyordu.

"Haklısın, günlerce yıkanman gerekir! Üzerine sinen o leş kokulardan arınmak için." diye tısladı.

"Ne saçmalıyorsun sen? Günlerdir seninle dipdibeyim, senin kokun sinmemiş, dans ettiğim insanların kokusu mu sinecek?" diye tısladım.

Bu zamana kadar hiç kimseden duymadığım soğuk ve sert sesiyle "Evet, dans ederken sinmez ama benden fellik fellik kaçarken, başkalarıyla öpüştüysen sinmiştir!" dedi.

O bana onu aldattığımı mı ima etmişti, yoksa ben yanlış mı anlamıştım? Umarım ikinci seçenek olurdu.

Sinirden kendimi kaybedecektim artık. Elim ayağım titriyor, ağzımı açıp tek kelime edemiyordum. Zar zor bulduğum sesimle "Ne saçmalıyorsun sen?" diye adete çığırdım.

"Bana dokunmaya tenezzül etmezken, herkesin için o piçle yiyişmenden bahsediyorum!" diye kükrer kükremez odanın içinde bir tokat sesi yankılandı.

Attığım tokat sayesinde yana düşen başını, yavaş yavaş bana doğru çevirdi. Sağ elimin içi öyle bir yanıyordu ki, sanki tokatı elime atmışlardı.

Sinirden her bir zerrem tir tir titrerken, nefes nefese  "Sakın... Sakın - beni böyle- bir şeyle itham etmeye kalkma!" diye tükürürcesine tısladım.

Ellerini yumruk yapıp arkasına kitlediğinde, bunu kendini dizginlemek için yaptığını bilecek kadar tanıyordum onu.

Söyledikleri yine gözlerimi doldurmuştu. Ima ettiği şey canımı o kadar yakmıştı ki, regl yüzünden böyleyim bile diyemiyordum

Her kelimeyi anlaması için bastıra bastıra "Ben kimseyi öpmedim." dedim.

Alayla kaşları havalandı. Ellerimle boğacaktım şimdi bu adamı!

"Saniyelik bir şeydi! Hemen kendimi çektim zaten. Ayrıca ben yapmadım, o yaptı!" diye tısladım bu defa.

Gözlerinde geçen ifade buram buram ölüm kokuyordu.

"O adamı öldürmemem için tek bir sebep söyle bana." dedi  buz gibi bir sesle.

"Ne? Saçmalama." dedim korku dolu bir sesle. Adamı öldürmezdi değil mi?

"Tek bir kere daha soracağım! Benim olana dokundu, onu öldürmemem için tek bir sebep söyle!" dedi.

Şok olmuş bir şekilde suratına bakıyordum. Adamı gerçekten öldürecekti!

"Güzel, öldürmemem için hiçbir sebep yok." deyip odanın çıkışına yürümeye başladı.

Kendime gelir gelmez arkasından gidip bileğinden yakaladım.

Soran gözlerle bana bakarken sadece "Öldürme." diye bildim.

Tek kaşını kaldırıp "Neden?" diye sordu. Bu defa sadece "Yapma." diye bildim.

"Geçerli bir sebep değil!" deyip yürümeye başladı.

Onu durduracağından emin olduğum sözlerimi söyledim.

"Eğer o adama bir şey yaparsan, seni asla affetmem Mert. Seninle asla konuşmam!" dedim.

Buz gibi bir gülümsemeyle bana dönüp "Sen kimsin?" diye tısladı.

O an içimden bir şeyler kopup mideme doğru aktı. Dolan gözlerimle birlikte çenem de titremeye başladı.

"Kendini fazla önemsiyorsun, umrumda bile değilsin!" diye devam etti beni parçalayan sözlerine.

Daha dün sabah saçlarımı severek uyandıran, yemek yemem için çabalayan adamın sözleri canımı öyle bir acıttı ki, nefessiz kaldım.

Sol gözümden akan bir damla gözyaşımla, zar zor yutkunup "Haklısın, ben hiçkimseyim." dedim.

Sözlerimin ardından arkasını dönüp giden bedeni izledim. Kapının kapanma sesini işitir işitmez hıçkırıklara boğuldum.

06.05.2021

Casper🖤

CANHIRAŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin