Çıktığı kapıyı bir saygısızlık yapmaktan korkarcasına dikkatle kapattı. Başını yerden kaldırdığında gözleri öfkeli mavi gözlerle buluştu. Bu gözler nemliydi. Tek bir kelime dahi etmeden, sarışın adam, yakasını sertçe tuttu. Öfkesi kelimelere dökülmüyordu. Delici mavi gözleri ile kusuyordu öfkesini. Sakinleşince Rouge'un yakasını bıraktı. Gözlerini kapatıp açtı.
"Bunu bir daha yapma Rouge. İN'e ulaşana kadar ki mücadelemizi hatırla. Bir söz verdik. Yaşayacağız. Sözünden nasıl bu kadar kolay dönebiliyorsun?" dedi Raiden. Sesi hüzünle kırılsa da öfkeli bakışları hala Rouge'un üzerindeydi.
Siyah saçlı oğlanın Raiden'a tepkisi gülümsemek oldu. "Yaşayacağız Raiden. Kraliçem, emir verdi. Uzun ve mutlu bir ömür geçireceğim."
Raiden Rouge'un 'kraliçem' derken parıldayan gözlerini, sesindeki tınıyı görmüştü, hissetmişti. Bu umut dolu dakikalarda dahi kalbi birden buza döndü. Nasıl ki kalbi Kraliçe için çılgınca atıyorsa, Rouge'un da kalbi artık Kraliçe için atıyordu. Belki de iki kardeş, arasında birinin sonsuz pişmanlığı ile sonlanacak amansız mücadelenin tohumu o gün atılmıştı.
Rouge Raiden'ın gözlerindeki korkuyu gördüğünde sormak istese de sözleri, onlara yaklaşan adım sesleri ile kesildi. Başını çevirip baktığında koridorun sonundan onlara doğru yürüyen Temsilci Levi'yı gördü. Adamın suratında her zamanki ifadesiz gülümsemesi vardı.
İki kardeş, koridorun sonundaki adam onlara yaklaştığında, tek dizlerini yere vurarak Temsilciyi selamladılar. Temsilci Levi aldığı selama karşılık başını salladı. İki kardeşin arasından geçip kapıya doğru uzandı. Elleri kapının koluna dokunamadan Raiden bir refleks gibi adamın önüne geçip onu durdurdu. Önce yaptığı şeyi anlamlandıramamış gibi boş gözlerle Levi'ya baktı. Sonra kendini toparlayıp güçlü olmasını umduğu bir sesle sordu.
"Prensesi ziyaret etmek mi istediniz?" dedi. İfadesinin ve sesinin sert olmasını ummuştu.
Levi çocuğun tavrına aynı ifadesiz gülümseme ile yanıt verdi. Kollarını göğsünde birleştirip bir süre genç adamı süzdü.
"Niyetim belli değil mi Raiden?"
"Tabii ki, belli efendim. Ancak ziyarette ki amacınız nedir? Belirtirseniz, prensese bildireceğim. Kabul ederse sizi içeri alabilirim." dedi genç adam. Ciddi olmaya çabaladığı her halinden belliydi.
"Niyetimi belirtmezsem veya prenses kabul etmezse odaya adım atmayacağım." dedi Temsilci. "Doğru mu anladım?"
Raiden başını sallamakla yetindi. Ciddi ifadesini korumaya çalışıyordu. Aksine kendini inandırmaya çabalasa da Raiden, Levi'dan korkuyordu. Gücüne şahit olabilmiş diğer herkes gibi... Bu korkunun yersiz olduğunu da biliyordu. Muhafıza yapılacak saldırı, prensese yapılmış sayılırdı.
"Peki, önümdeki şu kapıyı bir izne ihtiyaç duymadan ittirecek olsam, beni kim durdurur Raiden?" dedi, Levi hala sakindi.
"Her ne kadar bunu yapmak istemesem de sizi ben durdurmak zorunda kalacağım efendim." dedi Raiden. Sesi tüm gayretine rağmen tedirgin çıkmıştı.
"Anlıyorum. Söyler misin Raiden, ben kimim?"
Çocuk sorulan soru ile afalladı. Anlamaz gözlerle adama bakarken cevap verdi.
"Siz Gök feyleri Temsilcisi Avril'ın vekilisiniz."
"Peki sen kimsin Raiden?" diye sordu Levi aynı soğuk ifade ile.
Raiden sorunun maksadını anlamıştı. Sessiz gibi gülümseme yüzüne yayılıp kayboldu. Mevki kıyaslaması onu görevinden alıkoymayacaktı. Özgüvenli ve yüksek bir sesle cevapladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZERO: Buz ve Su sıfırda buluşur.
FantasyBir varmış bir yokmuş zamanın birinde âdemoğulları, havva kızları, devler, cüceler, periler bir arada huzur içerisinde yaşarlarmış. Birbirlerinden korkmaz ve gizlenmezlermiş. Lakin bu huzur dolu günler bir gün geride kalmış. Çünkü âdemoğullarından...