Avcunda pusula, sağ koluyla göğsüne bastırdığı eski kitap ve yanı başında duran harita ile Renya yatağa kendini bıraktı. Yorgundu. Kaygılıydı. Bir kaç saat içerisinde tahta oturacak ve Ejderha Kraliçesi olacaktı. Derin bir nefes saldı dudaklarından, ejderhanın sessizliğini dinledi. Yolculuğun en başını düşündü önce, sonra hayatta ki ilk ve en büyük yeminini. Bu yeminin şu an ki konumu ile uzaktan yakından alakası yoktu. O her şeyden evvel Gray'i korumaya yemin etmişti. Aklına birden gelmişcesine doğruldu.
"Agust?" Diyerek seslendi ejderhaya. Ejderha cevap vermeyince devam etti. "Açsın biliyorum. Neden hatırlatmadın?"
"Gerek duymadım. Aslında o kadar sık açıkmam. Doğduğun günden beni duyduğun güne değin tek bir damla kan tatmadım. Senden her gün kan istemem yalnızca şımarıklığımdan." dedi ejderha duygusuz bir sesle.
"Acıktığında çekilmez oluyorsun." dedi Renya bıkkın bir sesle. İlk defa ejderhayı beslemeyi unutmuştu. Mahcuptu. Sağ elindeki kitabı kucağına koydu. Sol elinin avuç içini yavaşça kılıç üzerinde gezdirdi. Kılıç'ın bir yarısı baştan aşağı kırmızıya boyanmıştı. Kucağındaki kitabı sol eline alıp yeniden yatağa uzandı. Zihni yorgundu. Gözlerini kapattı. Uyuyabilmeyi umdu.
Uyku onu yavaş yavaş teslim alırken, kitap üzerindeki sol elinden kan sızmaya devam ediyordu. Kan kitabın eski ve siyah ciltini yavaş yavaş kırmızıya boyarken, kitabın rengi değen ilk kanla önce kana boyanmışcasına kızardı. Sonra kızıllıklar yerini beyaza bıraktı. Kara cilt artık beyazdı.
...
Genç adam merdivenlerden ağır ağır inen kadını izledi. Ardından Renya'nın gelmesini beklemişti. Kadın merdivenleri terk ettiğinde dahi Gray boş gözlerle merdiveni izlemeye devam etti. Renya'nın gelmeyeceğini anladığında içini anlamsız bir kaygı sardı. Panikle gözlerini karşısındaki sarışın kadına çevirdi. Kadının gülümseyen gözleri ile buluştuğunda sert ifadesi bir anlığına dağılsa da kendini topladı. Karşısında Renya'nın onlarca yıllık hüznü en büyük hayalkırıklığı duruyordu. Cevap bekler gözler ile kadına bakmaya devam etti. Kadın cevap vermeyi geciktirince, Gray istemsizce doğruldu. Ayağa kalkıp Laura'nın karşısına dikilmek istemişti belki de ancak Euria tuttuğu elini hafifçe sıktı, sakinleşmesini tembihlercesine.
"Nerede?" dedi genç adam, sakince.
"Odasında. Dinleniyor." diyerek yanıtladı onu Laura. Sonra iki gencin karşısındaki koltuğa, eşinin yanına oturdu.
"Konuştunuz mu?" dedi Janos, eşinin elini hafifçe tutarken. Kadın başını sallamakla yetindi. Sonra gözlerini karşısındaki gençlere çevirdi.
"Seni tanımak istiyorum Gray. Ve Renya'yı... Eminim ki kızımı benden de Janos'dan da daha iyi tanıyorsun. Janos'un anlattıklarından yola çıkarak aranızda romantik bir arkadaşlık olduğunu varsaymıştım." dedi Laura. Gözleri Euria ile buluştuğunda devam etti. "Yanılmış olmalıyım. Yine de açıklamam gerek. Renya herhangi biri ile asla ama asla romantik bir yakınlık kuramaz. Asla evlat sahibi olamaz. Yani olmaması gerekir. O, küçük yaşında, ejderha kalbine bir söz verdi ve bu sözün ardında durması gerekir." dedi kadın ciddiyetle.
''Sizi ve yanlış düşünmüş olmanızı anlayışla karşılıyorum.'' dedi Gray, Laura'nın sözlerinden rahatsızlık duysa da saygılı davranmaya çalıyordu. ''Sizinle rastlaşamamış olsak da ben hanenizde büyüdüm. Renya kız kardeşim, Janos babamdır. Bunu anlayamamış olabilirsiniz. Yanımızda değildiniz.'' diyerek devam etti sözlerine.
Kadın zarifçe ama acıyla gülümsedi. ''Yanınızda olup, o ailenin bir parçası olabilmeyi isterdim.'' diyebildi sadece.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZERO: Buz ve Su sıfırda buluşur.
FantasiaBir varmış bir yokmuş zamanın birinde âdemoğulları, havva kızları, devler, cüceler, periler bir arada huzur içerisinde yaşarlarmış. Birbirlerinden korkmaz ve gizlenmezlermiş. Lakin bu huzur dolu günler bir gün geride kalmış. Çünkü âdemoğullarından...