Aslında Renya, oğlanın yumuşak yüz hatlarından şüphelenmişti. -Ne üzücüdür ki bu çağda kadınlar eğer zor bir yolculuğa yalnız başlarına çıkacaklarsa erkek gibi giyinip, saklanmayı tercih ederdi.- Ancak çocuğun onda oluşturduğu güven hissi şüphelerinin sönmesine sebep olmuştu.
Bir süre kadını özlemle izleyen adama baktı. Sonra başını, dudakları kavuşma hissi ile hafifçe kıvrılmış kadına çevirdi. Aynı anda ayağa kalktılar. Önce sol elleri buluştu. Sözsüz anlaşıyor gibilerdi. Sonra kollarını birbirlerine doladılar. Renya bir süre onları izledi. Oturduğu yerden kalkıp kılıcını aldı.
"Ben sizi yalnız bırakayım." dedi sessizce odadan çıkarken.
Belindeki kemeri sıktı, merdivenlerden inerken. Sonra han girişindeki masalara ulaştı. Ortamda ki ağır alkol kokusu onu rahatsız etmedi, cüretkar bakışlar da. Kalbinde hissettiği batma hissi yeterince rahatsız ediciydi.
İstemsizce dolan gözlerini sol elinin dışı ile sildi. Yüzünde buzdan ifade ile çıktı hanın kapısından. Yavaş adımlarla önündeki taştan yolu geçti. Hanın hemen karşısından akıp giden nehrin kenarına vardı. Bir süre suya bakıp dinlendi. Yorgundu son bir kaç dakika onu yormuştu. Yoklamak istercesine elini göğsüne, kalbine bastırdı. Sanki attığından emin olmak istiyor veya çılgınca atışını durdurmak istiyor gibiydi. Kalbi onu yoruyordu.
Belindeki Kılıcın kabzasını tuttu bir süre. Sonra kılıcı yerinden çıkarıp önündeki çimenliklere sapladı. Kılıç iki ayağının arasında kalacak şekilde dizlerini büküp oturdu. Sonra kendini teselli etmek ister gibi kollarını dizlerine doladı. Kendi kendine sarıldı.
"Reny?" Ejderhanın sesini duymazdan geldi kadın.
"Reny, iyi misin?" Adı gibi biliyordu Ejderha, Renya'nın iyi olmadığını. O, kadının kalbinde yaşıyordu ve o kalbin şu an acı ile attığını hissediyordu. Bu acıyı anlamlandıramadı Ejderha. Hayır, anlamlandırmak istemedi.
Kadın, sert bir ifade yerleştirmeye çabaladığı yüzünü, dizine yasladı bir süre. Önce bir kaç defa yutkundu. Ağlayamazdı.
"Renya, konuş benimle!" dedi ejderha. Bu defa sesi öfkeyle çıkmıştı. Kadın cevap vermedi. Yalnızca kabza üzerinde umarsızca parıldayan yakuta dokundu bir süre.
"Kıskandın mı?" dedi ejderha kırgın ve öfkeli bir sesle. Kıskançlıkla...
En eski masallarda bile anlatılır. Ejderhalar kıskançtır. Kendilerinin olanı asla bir başkası ile paylaşmazlar. Bir ejderha sahip olduğu hazineye yabancı bir göz bile değsin istemez.
"Kıskandım. Evet." dedi Renya boğuk bir sesle. Elleri ejderhanın varlığına tek delil gibi görünen yakutta geziniyordu hala. "Çok kıskandım Agust, çünkü ben sana asla sarılamayacağım." sesi hafifçe kırılınca kadın, bir öksürükle temizledi boğazını. Öyle ya, ağlayamazdı, ağlamazdı. Zayıflık olarak gördüğünden değil, göz yaşlarını daha büyük bir acıya saklıyordu kendince.
Ejderha, kadının kıskançlığını buz prensesine olan sevgisinden sanmıştı. "Aptal ejderha" dedi kadının kalbindeki ses. Bir anlığına da olsa gülümsetebilmişti kadını. "Gözlerini kapat." dedi emir verircesine. Kadın verilen emri yerine getirdi.
"Ne görüyorsun?"
"Hiçbir şey. "dedi kadın.
"Peki ne hissediyorsun?"
"Hafifçe esen rüzgarı, bir de seni Agust." diye yanıtladı Renya.
"Akıl bazen bir başına kalmak ister. Bu dünyada yalnızlıktan yana olanlar vardır, lakin ona katlanabilen yoktur Reny. Sense asla yalnız kalmayacaksın. Gözlerini kapatıp, zihninde saklansan dahi ben hep seninle olacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZERO: Buz ve Su sıfırda buluşur.
FantasyBir varmış bir yokmuş zamanın birinde âdemoğulları, havva kızları, devler, cüceler, periler bir arada huzur içerisinde yaşarlarmış. Birbirlerinden korkmaz ve gizlenmezlermiş. Lakin bu huzur dolu günler bir gün geride kalmış. Çünkü âdemoğullarından...