AvA-6 "Gözyaşı"

1K 66 10
                                    

Multimedya Berk :) Iyi okumalar...
Akşama Doğru Azalırsa Yağmur, Kız Kulesi ve Adalar.Ah Burda Olsan, Çok Güzel Hala , Istanbul'da Sonbahar...
~Teom'an~

Istanbul, yağmur yağmur sevdiğim.. Kah ince ince, kah bardaktan boşanırcasına.Ölürcesine Yaşanır bu şehirde.Ve Yaşanırcasına Ölünür.

Istanbul, hayallerimin şehri..

Sonbahar, yağmurun habercisi..

Yağmur, kendimi hissetme sebebim..

Kimi insanlar yağmuru hisseder, kimisi ise sadece ıslanır. Bırakın ıslanmayı yağmurun incilerinden kaçan insanlar var! Bırak şimdi şemsiyeyi.Belki bu ıslandığın son yağmurdur..

Kulağımdaki müzik yavaş yavaş ruhuma işlerken kendimi yağmurun büyüsüne kaptırmış bir şekilde etraftaki yağmurdan kaçışan insanların acizliğini izliyordum.Evet bana göre yağmurdan kaçmak acizlikti. Bir insan yağmurun bu harikulade etkisinden nasıl kaçabilirdi ki? Benim için Yağmur yaşam belirtisiydi. Zaten tıpkı bugün gibi bir eylül akşamı yağmur çisil çisil yağarken dünyaya gelmiştim'Ne yazık ki!'. Ama yine de yağmuru seviyordum.Ismim bile yağmuru temsil ediyordu. Onda kendimi buluyordum. Gök gürültüsünü dahi seviyordum.Bana kendimi hatırlatıyordu.Belki de benim, içimde avaz avaz haykırdığım ama dışarıya duyuramadığım çığlıklarımı için için bağırdığındandır.Kulaklıklarımı çıkarıp yağmurun denize kavuşmasını izledim.Damlaların denizin yüzeyinde bıraktığı sesi dinlemek fazlasıyla huzur vericiydi. En azından biraz olsun içimdeki karmaşayı susturuyordu. Beni hayatımdaki birbirinden saçma olayları düşünmekten alıkoyuyordu. Yağmur sanki olmayan ailem, dert ortağımdı. Benimle birlikte o da ağlıyordu.Ben, yağmur ağlıyorduk. Gözyaşlarımı -güçsüzlüğümü- gizliyordu. Bir nevi içimdeki yangına su serpiyordu.

Yağmur yağmaya devam ederken oturduğum banktan kalkıp eve doğru yürümeye başladım. Partiyi terk edip sahile doğru yürüdüğüm için üzerimde sadece elbisem ve siyah deri ceketim vardı.Büyük ihtimalle sırılsıklam bir şekilde hala yağmurun altında yürümeye devam ettiğim için hasta olacaktım.Ama hiç umrumda değildi. Zaten kimin umrunda olurdu ki! Bu sırada yağmur dinmeye başladı. Lanet olsun! Ne diye diner ki?! Biraz olsun rahatlamışken tekrar berbat hayatıma dönmek istemiyordum. Durma , lanet olası durma, durmamalısın.Başımı kaldırıp havaya doğru bağırmaya başladım -çevrede kimse olmadığından rahatlıkla bağırıyordum- .

Durma ne olur canım yanıyor. Güçsüzlüğümü kimseye gösterme. Yağmur - Beni buraya taşındığımızdan beri berbat hayatımda yalnız bırakmayan insan - bile hayatımın ne kadar acınası olduğunu söylemişken durma yağ! Hıçkırıklarımın arasında bağırmaya devam ediyordum. Hayatımın zaten yeterince acınası olduğunu biliyordum ama en yakınımdan bunu duymak gerçekten çok koymuştu. Ailem..Ahh ne aile(m)! Her şey onların yüzünden değil miydi zaten?Sadece onların ilgisizliğide değil beni bu duruma sokan. Içimde onlara karşı ulaşılamayan bir boşluk vardı , bir uçurum..Lanet olsun! O zaman neden bu kadar acı çekiyordum? Peki o boşluk neydi? Anne-babasından hiç ilgi görmeyen bir çocuğun onlara karşı sevgisindeki boşluk normal miydi?

"Çisil?" Birinin adı seslenmesiyle Arkamı döndüm. Ahh Berk! Bir kere de acımı yaşamama izin ver.

"Hey Prenses kime diyorum! Olamaz sırılsıklam olmuşsun. Hasta olacaksın aptal!" Ya da izin verme hep yanımda ol.

"Çisil, prenses hadi kalk gidiyoruz." Yere çökmüş bedenimi kaldırıp kucakladı.Düşünceli arkadaşım benim. Zaten yürümeye gücüm yoktu.Yaşamaya da!

"Iyi misin? "

"Iyiyim " diye mırıldandım. Evet evet o kadar iyiyim ki : Mutsuzum,yalnızım, kırgınım, yorgunum, umutsuzum,mağlubum,savunmasızım, boşluktayım, korkağım, unutulmuşum ve bu yüzden güçsüzüm..

AN ve ANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin