AvA-18/2 "Lunapark"

299 42 12
                                    

Iyi okumalar :)

Bu bölümün ithaf sahibi LordOfTheBlack :) Teşekkürler ♡

~~~~~~~~~~~~

Ulaç'ın söyledikleri karşısında şaşıran kişinin sadece Kaya olması gerekmez miydi? Hayır hayır öyle değildi. En az Kaya kadar ben de şaşırmıştım. Gözlerimi kırpıştırarak ağzı açık bir şekilde Ulaç'a döndüğümde o da şaşkınlığımı farketmiş olacak ki koluyla belimi daha sıkı kavradı ve Kaya'yı arkamızda meraklı bir ifadeyle bırakıp ilerlemeye başladık.

Pamuk şeker satan büfenin köşesini döndüğümüzde - tabi ki Kaya'nın bizi görmediğinden emin olana kadar ilerledikten sonra- Ulaç kolunu belimden çekip duraksadı. Az önceki sevecen çocuk gitmiş yerine bir canavar gelmişti sanki. Daha fazla dayanamadım ve konuşmaya başladım.

"Neden öyle söyledin? Yani şey neden sevgiliymişiz gibi-" derken sözümü kesti.

"Bak Çirkin şuna bi' kesinlik getirelim. Boş yere umutlanma. Iki dakika önce söylediğim her şey yalandı yani hayal ürünüydü. Mecburiyetten söylenmiş şeylerdi. Benim yüzümden kimseye zarar gelmesini istemem bu sana özel bişe değil. Yani kim olsa aynısını yapardım. Seninle ben sevgili filan değiliz. " 'Sevgili' kelimesini söylerken ağzını buruşturdu. "Olamayız! " dedi bastırarak. O kadar kesin konuşmuştu ki -ve gayet ciddiydi- niye bilmiyorum ama kalbimin kırıldığını hissetmiştim.
Bu söyledikleri neden bu kadar umrumdaydı ki sanki? Neden umursuyordum? Sadece şuanki konuşmasıyla bile neden bu kadar üzülmüş ve hayal kırıklığına uğramıştım ki? Hem sevgilim olabileceğini nerden çıkarmıştım? 'Kendini beğenmiş ukala! Zaten seninle sevgili olmak isteyen kim?' diye geçirdim içimden.

"Ne yapmaya çalışıyorsun sen? Önce benim fikrimi bile almadan delinin birine -sen de pek akıllı sayılmazsın ama konumuz bu değil- sevgiliymişiz gibi konuşuyorsun ve sonradan kalkıp sanki ben suçluymuşum gibi davranıyorsun! Benimle bu şekilde konuşamazsın tamam mı?" diye çıkıştım. Bu sefer fazla olmuştu. "Umutlanmakmış aptal! Sen kimsin be? Dünyada tek kalsan da seninle sevgili olmam!" diyip meydan okurcasına ellerimi göğsümde birleştirdim. Ve işte bugün kaçıncı olduğunu sayamadığım bir şok daha!

"Hey! Hiçbir şey olmamış gibi gidemezsin. En azından bir cevap almayı hak ediyorum." Ilerlemeye devam ediyordu.

"Ulaç?" diye bağırdım peşinden. 'Ahh bu çocuk! ' Hızlı adımlarla ilerleyerek yanına ulaştım ve kolundan tutarak önüne geçtim.

"Bekle, madem öyle konuştun bana borçlusun." diyerek az önceki oyuncağı gösterdim. "Buna binmek istiyorum." dedim. Ulaç sanki daha önceden yüz felci geçirmiş gibi hiç bir mimiğini oynatmayarak

"Bin o zaman." diyip arkasını dönüp ilerlemeye devam etti. Bu sefer koşar adımlarla gidip önüne geçtim.

"Ama tek başıma binemem ki! Şuna baksana ölmemi mi istiyorsun? Biner de ölürsem sorumlusu sen olursun." Bugün herkesi yeterince korkutmuştum. Belki biraz daha macera için bunu avantaja çevirebilirdim. Tepkisiz kalmaya devam edince gülümseyerek kolunu tuttum.

"Lütfen sadece bir kerecik! Hem.." Etrafta Kaya'yı aradım."... Kaya buralarda bir yerde olmalı. Bugünlük bizi böyle görse sorun olmaz bence. " Meraklı gözlerle bakmayı sürdürürken

"Sen varya tam bir başbelasısın Çirkin." diyince boynuna atlamamak için kendimi zor tuttum. Sırıtarak az önce binmek istediğim oyuncağı işaret ettim ve bilet almak için ilerlemeye başladık. Gişenin önüne geldiğimizde gülümseyerek yüzüne baktım.

"Ne var?" dedi suratsız bir ifadeyle.

"Bilet?" diyip tekrar gülümsedim ve
önce gişedeki adama sonra Ulaç'a baktım. Ulaç Beyefendi sargıya sarılmayı bekleyen ellerini cebine atmış kuyruğa bakıyordu. Herhangi bir tepki mi bekliyordunuz? Ahh saçmalamayın karşınızda Ulaç Arıkan var! Başka yöne odaklanmş beni duymuyordu bile. Daha doğrusu umursamıyordu. Kolunu dürterek tekrar

AN ve ANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin