Multimedya Çisil'in giyindiği Nirvana t-shirtü. Bölümde geçen müzik "Ver Bana Düşlerimi" Iyi okumalar...
Başka ne diyebilirim ? O çok güzel. Ona bakmaktan sıkılmıyorsun. Senden daha zeki olup olmadığını düşünmüyorsun, öyle olduğunu biliyorsun. Kimseyi incitmeden komik olabiliyor. Onu seviyorum. Onu sevdiğim için çok şanslıyım,Van Houten. Bu dünyada incinip incinmeyeceğine dair tercih yapma şansın yok ancak seni kimin inciteceğini seçebilirsin, ihtiyar. Ben kendi tercihlerimden memnunum. Umarım o da tercihlerini sever.
Seviyorum Gus
Seviyorum.Ahh, Gus.. Seviyoruz. Unutulmayacaksın...
Gözyaşlarımı silerek banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp odama geri döndüm. Saatlerdir kitap okuyordum. Saate baktığımda okul çıkışı saatine 1 saat kaldığını fark ettim. Kaç gündür okula gitmeyen ben olmama rağmen Yağmurları ekiyordum. Bugün kesinlikle yetişmem gerekiyordu. Hemen odada koşmaya başladım. Dolabımdan fazlasıyla dar olan kot pantolonumu aldım. Ayaklarımdan yukarı çekmeye çalışırken paçama basıp popomun üstüne düştüm. "Ahh!" ellerimle yerden destek alarak ayağa kalktım. Üzerime üstünde sarı renkle 'Nirvana' yazan t-shirtümü giydim. Saçlarımı bir tokayla at kuyruğu yapıp aşağı indim. Siyah zımbalı botlarımı ayaklarıma geçirdim ve siyah deri ceketimide alarak evden çıktım. Taksiyi önceden çağırdığım için kendimi tebrik ederek taksiye bindim ve derin bir soluk aldım. 3 gündür evden çıkmıyordum. Bardan bu yana sadece kitap okumuş, okul sitesini alt üst edip Ulaç ve Kaya hakkında bilgi edinmeye çalışmıştım. Ama bildiğim şeyler hariç internettede hiçbir şey yoktu. Hush hush serisini bitirmiş yeni kitaplar okumaya başlamıştım. Bir de Ulaç'a yakınlaşmak için bir liste hazırlamıştım. Bu sırada taksi okulun önünde durdu. Taksiciye ücreti ödeyip arabadan indim. Saati kontrol ettiğimde çıkışa 15 dakika kaldığını gördüm. Okula yakınlaşamayacağım için karşıdaki duvara yaslanarak beklemeye başladım. Duvardaki elimde bir karıncalanma hissedip elimi önüme çektim ve o an çığlığı bastım. Elimde küçük bir -maviden mora çalan parlak- böcek görmüştüm."Kahretsin! Ne işin var elimde çık git ya!" Bağırmaya başladım. Aslında haykırmak desek daha yerinde olur. Ayaklarımı yere çarparak ellerimi sallamaya başladım. Bu sırada biri nazikçe -gerçekten nazik- bileğimden tuttu. Elimdeki böceği alıp baş parmağıyla gözlerimden yanaklarıma doğru süzülen yaşları sildi. Ağladığımı o an fark ettim. Kemikli eller çok tanıdık geliyordu. Dokunuşu çok hafif olmasına rağmen tenimi ürpertmişti.Kafamı kaldırdım. Ulaç'tı. Şaşırmıştım. Bileğimi elinden kurtardım
"Ne yapmaya çalışıyorsun sen? " diyerek cırladım.
"Şuan yaptığın gibi cırlayarak ses kirliliği yapmanı engelliyordum. Korkuttun küçücük böceği."
"Ben mi onu korkuttum? Asıl o beni korkuttu. " Ellerimi göğsümün üzerinde birleştirdim. Bağırdığım için boğazım acıdı. Gözlerini kıstı ve bu da burnunun sevimli bir şekilde kırışmasına sebep oldu. Çok sevimli görünüyordu.
"Korkak Çirkin. " Hem sevimli hem ukala hemde egoist. Omzumu silkip dil çıkardım.Ama o omzumun üstünden arkaya bakıyordu. Gözlerini bana çevirdi ve ağzını buruşturdu,
"Senin cırlamalarını daha fazla çekemeyeceğim. Sevgilin geliyor zaten artık ona cırlarsın." Arkasını dönüp okula doğru yürümeye başladı. Istemsizce
"Sevgilim değil. " diye bağırdım.Bir an için arkasını dönüp hınzırca sırıttı.Inanamıyorum! Nasıl olurda sevgilim olduğunu düşünebiliyordu? Biz çok hatta çok çok yakın kardeştik. Böyle düşünmesi hem sinir bozucu hemde komikti. Arkamı döndüğümde Ulaç'ın Mertlerin yanına gittiğini gördüm. Mert'in arkasından Yağmur'un kafası göründü ve bir anda bağırmaya başladı. Hemen oraya doğru koştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AN ve AN
Teen FictionAslında her şey o gün başlamıştı. Ben ve O, Biz... Biz birer mucizeydik. Aşk mı? Yanılıyorsunuz. Bizimkisi aşk değil, kendimize olan inancımızdı. Biz birbirimize inanmıştık. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~ Gidiyorum sevgilim. Ama unutma ne kadar uzağa gitsemde h...