İyi okumalar... :)
~~~~~
Biraz zamanımı alsa da Ulaç'ın ne söylediğini idrak eder etmez oturduğum koltuktan ayağa fırladım. Ne diyordu bu çocuk? Serum kafa yapmıştı herhalde. Daha birkaç saat önce söylediği sözlerle bu cümleler hiç de birbirini tutmuyordu.
" U-Ulaç sen, yani ben olmaz. " Ciddi ama bir o kadar da şaşkın bakışlarla ona baktım. Kaşları çatılmıştı.
"Çirk-" Elimi onu durdururcasına havaya kaldırdım.
"Senden intikam alma gibi bir düşüncem yok. Sadece sen ve ben 'Biz' olmaz. Evet söylediklerimin hepsi doğruydu, gerçekten hissettiklerimdi. Yani yanlış anlaşılma falan diye gevelemeyeceğim. Biliyorum bunu senden ben istedim ama ben..." Kafamı salladım. "...kendimde değildim. Sana o şeyleri söylerken hangi cesaretle veya mantıkla söylediğimi bilmiyorum. Bildiğim tek şey senin yanında her şeyin farklı olduğu. Ben kendimi bulmuşum gibi, eksik parçam yerine oturmuş gibi hissediyorum. Yine de bunları seninle değil daha önce de olduğu gibi içimde yaşamayı tercih ederim. Yapamam Ulaç. " diyerek geriye küçük adımlarla kapının önüne kadar geldim ve kulpu çevirdim. Kapı aralanırken duraksayarak ona son bir bakış attım. Şaşkınca bana bakıyordu. "Özür dilerim."
Kapıyı kapatıp yaslandım. Aklımdaki düşünceyi bir türlü atamıyordum: Garipti ama ilk defa Kaya'yı anlıyordum.
****
'Ne güzel reddetmişti, ne diye böyle bir şey yaptı ki?'
'Hayır, asıl ben o sözleri ona nasıl söyledim. Hislerimden bu kadar emin miydim gerçekten?'
'Ahh, saçmalama Çisil! Elbette eminsin hatta hiç olmadığın kadar.'
'Seviyorsun be kızım. Bu sefer gerçekten aşık oldun. Gözün ilk defa ama yanlış kişiyi gördü.'
'Yanlış olma nedeni neydi ki?'
Seslice ofladım.
'Neden o? Niye, niye, niye?'
Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Başımı geriye atarak inledim.
"Ahh!"
"Artık anlatacak mısın neden bu halde olduğunu?" Bakışlarımı Yağmur'a çevirdim. Yaklaşık 1 saattir onların evlerindeydik ve ben geldiğimizden beri koltuğun üstünde kendi kendime debeleniyordum. Ayağımı havaya kaldırıp geri bıraktım.
"Yaaa!" Başımı yasladığım koltuktan kaldırarak öne eğildim ve dirseklerimi dizlerime dayayıp suratımı ellerimin arasına aldım.
"Çisil sana tanıdığım bu kadar süre sence de yetmez mi? 1 saat boyunca tek bir soru sormadım ama bu kadarı en azından benim için fazla değil mi? Anlat artık." O da benim gibi yaparak bana doğru yaklaştı. Ona anlatıp anlatmama konusunda tereddüt etmiştim ama zihnimdeki seslerin susmasını sağlamalıydım. Hem o benim en yakın arkadaşımdı. Ona anlatmayacaksam ne anlamı kalırdı ki bu dostluğun?
"Yağmur," dedim gözlerinin içine bakarak. "sana çok hatta çok çok önemli bir şey anlatmam gerekiyor. Belki daha önce anlatmalıydım haklı olarak bana kızacaksın ama lütfen bana yardım et." Yağmur konunun ciddiyetinin farkına varınca gözlerini kısarak bana baktı.
"Sen-" dedi ama kahve makinesinin sesi cümlesini böldü. Nedense kendimi rahatlamış gibi hissettim.
"Daha sonra konuşalım." dedim mutfağı işaret ederek. Ayağa kalkıp yanıma geldi ve omuzlarıma bastırdı.
"Hemen döneceğim ve her şeyi anlatacaksın?" Başımla onayladım. O bir şeyler mırıldana mırıldana gidedururken kendimi tekrar mükemmel rahatlıktaki koltuğa bıraktım. Gözlerimi kapattığım an aynı sahneler gözümde canlanıp duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AN ve AN
Novela JuvenilAslında her şey o gün başlamıştı. Ben ve O, Biz... Biz birer mucizeydik. Aşk mı? Yanılıyorsunuz. Bizimkisi aşk değil, kendimize olan inancımızdı. Biz birbirimize inanmıştık. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~ Gidiyorum sevgilim. Ama unutma ne kadar uzağa gitsemde h...