Gecikme için özür dileriz... İyi okumalar :)
~~~~~~
Anıl ne olduğuna bakmak için arkasını dönüyordu ki çoktan olan olmuştu.
"ANIL!" diye hep bir ağızdan bağırarak yanına koştuk. Anıl başını eliyle tutarak doğruldu ve yüzünü buruşturarak kıza baktı.
"Yavaş be kızım! Kız dediğin zarif olur, güçsüz olur. Senin kafa kaya gibi mübarek! Senin yüzünden çok değerli beyin hücrelerimin cenazesini kaldırmak zorunda kalacağım." Ciddi olabilir mi diye Anıl'ın yüzüne baktım. Gülmemek için kendini zor tutuyordu.
Kız Anıl'ın ciddiyetine (!) inanmış olmalıydı ki biraz şaşkın biraz da dalga geçen bir ses tonuyla"Buradan bakınca zaten yokmuş gibi görünüyor. " dedi. Anıl yalancı bir kahkaha atarak minik adımlarla kızın üstüne doğru yürümeye başladı.
"İlahi sen! Şu bozma çabaları yok mu... Hahahah!" Karnını tutarak gülmeye devam etti. Kısa bir süre sonra kahkahasının yerini imalı bir sırıtışa bırakarak kızın önünde durdu. "Çok komiksin."
Ben Anıl'ın konuşma şekline gülmemek için kendimi zor tutarken kızın geriye çekilip Anıl'ın karşısına bir kas yığınının çıkması bir oldu. Ve aynı hızla çocuk Anıl'ı yakalarından tutarak havaya kaldırdı.
"Hey-" Ulaçlar Anıl'ın yanına gitmek üzereyken karşıdaki grubun erkekleri de öne çıkınca durmak zorunda kaldılar. Ulaç'ın kolunu tutup onu geriye çektim. Kolundaki kaslar gerilmişti.
"Kavgaya gerek yok. " dedim sessizce. "Anıl halledecektir."
Ulaç bakışlarını onların üzerinden çekmeksizin başını salladı.
"Az sonra beni kavganın içinde bulursan şaşırma."
Kaşlarımı çatarak Anıl'a baktım. Baya baya halinden memnun bir şekilde havada asılıyordu.
"Hey, bakın uçuyorum!" diye bağırdı ve bir şarkı mırıldanıp bir anda sanki ellerini bateri bagetiymiş gibi çocuğun kafasına vurmaya başladı.
"Olamaz" dedim mırıldanarak.
"Şu kaya kafalıdan daha yumuşakmış kafan. Seninle çarpışmayı tercih ederdim koca adam!" diyerek dil uzattı kıza.
"Hayır, Anıl." Yerimde duramadan mırıldanıyordum. Anıl her an dayak yiyebilirdi. Ulaç pes ederek onlara doğru yürürken kas torbası çocuk Anıl'a kafayı geçirmişti.
"Ben de öyle tahmin etmiştim zaten. Yumuşak mıymış, ha?"
Anıl geriye sendeleyerek Ulaç'ın ayaklarının üstüne düştü.
"Ahh!" Yanına çömelerek kafasını kaldırdım. Kaşının üstü kanıyordu.
"İyi misin?" diye sordu Mert. Anıl kafasını salladı ama hiç de öyle görünmüyordu. Ulaç Anıl'ın nasıl olduğuna baktıktan sonra hızlıca çocuğa doğru ilerledi.
"Ne yaptığını sanıyorsun lan sen!" diye bağırarak çocuğu omzundan geriye ittirdi. "O ellerine sahip çık yoksa-" Pis kas yığını hiç bozuntuya vermeyerek Ulaç'ın sözünü kesti ve elini omzuna koydu.
"Yoksa?" dedi çocuk gülümseyerek. Ulaç bir süre tepkisizce omzundaki kola daha sonra çocuğun yüzüne baktı ve ani bir hareketle çocuğun kolunu yakalayıp ters çevirdi. Çocuğun arkadaşları Ulaç'ın üstüne geliyorlardı ki Aras ile Mert onlara engel oldu.
"Ulaç!" Yanına gidecekken durmamı işaret etti. Tüm bu olanlar saniyeler içerisinde oluyordu ve her şey ne ara bu raddeye gelmişti anlayamamıştım. Çocuk tahrik edici bir sesle,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AN ve AN
Teen FictionAslında her şey o gün başlamıştı. Ben ve O, Biz... Biz birer mucizeydik. Aşk mı? Yanılıyorsunuz. Bizimkisi aşk değil, kendimize olan inancımızdı. Biz birbirimize inanmıştık. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~ Gidiyorum sevgilim. Ama unutma ne kadar uzağa gitsemde h...