AvA-11 "Katil"

949 60 12
                                    

Multimedya Ulaç. Iyi okumalar:))

"Taşınamayız Ufuk, bu sefer Çisil için gerçekten ağır olur. Onu kaybedebiliriz."

"Simdilik taşınmaya gerek yok zaten.Ama gerekirse meCburuz,asıl burada kalırsak onu kaybederiz." Yanlarına gittim ve kaHvaltı masasına oturdum.

"Neden sustunuz? Devam edin." dedim. Merdivenlerden inerken konuşmalarının bir kısmına şahit olmuştum. Dediklerinden pek bir şey anlayamamıştım ama sanırım okuldaki cezayı duymuşlardı.

"Sanada Günaydın kızım." Anneme başımı sallayıp bakışlarımı babama çevirdim.Anlamış olacak ki boğazını temizleyip konuşmaya başladı.

"Artık canın her istediğinde dışarı çıkamayacaksın küçük hanım. Alp ile de konuştum. Okula onunla birlikte gidip geleceksin. Gerekmediği sürecede evden dışarı çıkmayacaksın."

"Nedenmiş o?" Sakin kalmaya çalışıyordum ama sesim ister istemez öfkeli çıkıyordu. "Yoksa birer ebeveyn olduğunuzu yeni mi hatırladınız ?" Onlarla ne zaman konuşsam içimden hep bir ağlama isteği geliyordu. Şuan bile göz yaşlarımın gözlerime hücum etmeye başladığını anlamıştım.Elbette onların karşısında güçsüzlüğümü göstermeyecektim. Bu yüzden hemen sandalyemi geri ittirip ayağa kalktım.

"Ama bu sefer beni buradan götüremeyeceksiniz!" diyerek çantamı alıp evden çıktım. Alp yine siyah Mercedes Benz'e  yaslanmış beni bekliyordu. Ön koltuğa oturup başımı cama yasladım.

"Günaydın Çisil. " tebessüm ettiğini anlayabiliyordum.

"Günaydın Alp." dedim bende gülümsemeye çalışarak. Kafamı ona çevirdiğimde dikkatle yola bakıyordu. Ve yine onunla hiçbir şey konuşamadan okula gelmiştik. Yavaşça arabadan inip Alp ile okula doğru yürümeye başladık. Uzaktan daha önce de birkaç kez Alp'in yanında gördüğüm 2 kişi bize doğru geliyordu. Onlarla sohbet edecek havamda olmadığım için Alp'e veda edip yanından ayrıldım. Sınıfta benden ayrı birkaç kişi daha vardı. Berk ile Yağmur'u beklemek için bahçeye indim. Hava bugün biraz daha güneşliydi. Birkaç gündür yağmur yağmıyordu.Kapı tarafında boş bir bank görüp oraya doğru yürümeye başladım. Bankta yaklaşık 15 dakikadır oturuyordum.Insanların yüz ifadelerini okumaya çalışıyordum.Birçoğunun bir derdi yok gibi gözüküyordu.Habire kahkaha atıyor etraftakilere bulaşıyorlardı.Bazılarının yüzünde hüzün okumuştum.Nedenlerini bilmeyi isterdim. Çünkü benim gibi sorunları olan insanları dinlemek bana iyi gelebilirdi -tabii öyle birileri varsa-. Çok azında daha farklı bir şey görmüştüm.Daha çok acı gibi. Aslında burslu olabileceklerini düşündüm. Çünkü diğerlerinden daha soyut duruyorlardı. Yanlarındaki Alp'i fark ettim. Ona gülümserken yerde bir gölge gördüm ve kafamı sola çevirdim.

"Ne işin var burada?"

"Sana kaç kez mesaj attım küçük ama hiçbirine cevap vermedin.Bende seni burada görünce gelmek istedim." Bir de sırıtıyordu. Kaya'nın bir derdi varmış gibi hissediyordum. Zaten barda Ulaçlara sırıtmasından da bir şey olduğu anlaşılıyordu. Ve ben bu çocuktan gerçekten hoşlanmıyordum.Kafamı önüme çevirdim.

"Yapma küçük.Konuşmayacak mısın? " Etrafı incelemeye devam ediyordum.

"Hey tamam. Belki barda olanlar kafanı karıştırmış olabilir ama inan benim bir suçum yoktu." Bu çocuğa güvenmiyordum. Etrafı incelemeye devam ederken Ulaçların okula girdiğini gördüm.Ulaç en arkadan ellerini cebine atmış giydiği siyah üzerinde mavi yazılar olan -uzaktan ne yazdığını okuyamıyordum- sweatshirtünün kapşonunu başına geçirmiş saçlarının ön kısmı şapkadan çıkmış bir şekilde ilerliyordu.  Bir an heyecanladım. Nedenini bilmiyorum ama bu çocuk içimde daha önce hiç hissetmediğim duyguların var olmasına sebep oluyordu. Anıl ile Mert bir şeyler konuşuyordu. Aras ise...Kaya ile bana bakıyordu. Evet? Hiçbir şey anlamamış bir şekilde Kaya'ya döndüm. O da karşıya bakıyordu. Çok ciddi bir şekilde! Sonra el salladı? Kafamı tekrar Araslara çevirdim. Hepsi bize bakıyordu. Anıl Kaya'ya dilini çıkarıp içeri koştu. Peşinden diğerleride okula girdi.

AN ve ANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin