Eve döndüm. Bilekliği elime alıp biraz baktım. Siyah be kahverengi olmak üzere iki kalın ipten oluşuyordu. Benim bileğim için oldukça büyüktü. Her neyse diyip bilekliği çantama geri attım ve masamın başına geçtim. Gözüm kolumdaki sargılara takılana kadar unutmuştum bile. Sargılar hafif kırmızı olmuştu. Zaten bunu bir kez daha denemeye cesaretim de yetmezdi. Biraz uyumaya karar verdim.
Gerçekten yorulmuş olmalıyım ki hemen uykuya daldım. Geceye doğru uyanıp bir şeyler atıştırdım ve okul saatine kadar biraz ders çalıştım. Okul saatimin geldiğini yine çalan alarmımdan anladım. Üstümü giyindim ve okul için yola çıktım. Sanki bugün her şey eskisinden farklı olacak gibiydi. İlk ders boştu ama Derek'e bilekliğini verebilmek için okula yine tam saatinde gittim. Basketbol takımının antrenman saati erken başlıyordu o yüzden onu sahada bulabileceğimi düşündüm. Sahaya gittiğimde Derek'in oyunda olduğunu gördüm. Devre arası için biraz oturup izlemenin iyi olabileceğini düşünmüştüm. Gerçekten iyi bir oyuncuydu. Beş dakika sonra devre arası oldu ve Derek bu beş dakika içinde tam üç kez topu potadan geçirmişti. Devre arasında herkes onun başına üşüştü. Sanırım takım kaptanıydı. Herkesle tokalaştıktan sonra tribünde oturan beni fark etti. Ayağa kalkıp yanına doğru yürümeye başladım. O da bana doğru geldi.-Hey. Oldukça iyisin.
Derek: Teşekkür ederim. Neden geldin?
Suratı asık gibiydi. Aslında daha demin çok mutluydu. Sorun benim gelmem miydi? Ben de yüzümdeki tebessüme son verdim. Çantamdan bilekliği çıkarıp ona uzattım.
-Dün bunu düşürmüşsün.
Derek: Teşekkür ederim ben de onu arıyordum.
Yalandan bir gülümseme takındı ve arkasını dönüp takımın yanına gitti. Jackson bana doğru geldi. Sert bir şekilde bileğimi tutup havaya kaldırdı.
Jackson: Küçük Stiles dün dediklerime sinirlenmiş mi?
Sıktığı için canım yanıyordu. Acıdığını belirtmek için "aah" diye bağırdım.
Bu kez yine alaycı bir tavırla:
Jackson: Acıyor mu?Derek bize doğru yaklaştı. Jackson'ı omzundan tutup kendine çevirdi ve kafa attı. Jackson, aldığı darbeyle yere serildi. Burnu kanıyordu.
Koç Jackson'ın yere düştüğünü görünce bize doğru yürümeye başladı. Derek'in başı cidden belaya girecekti.
Derek: Sınıfına git.
-Senden bunu yapmanı istememiştim! Başın belaya girecek.
Derek: Stiles sınıfına git.
Arkasını dönüp koçun yanına gitti. Koçun bağırışlarını duyabiliyordum. Takım kaptanlığı mı gidecekti? Ya da takımdan mı atılacaktı? Sadece bana yardım etmek istemişti. Şimdiyse benim yüzümden belki de takımdan atılacaktı. Jackson lavaboya gitmek için yanımdan geçerken:
Jackson: Seninle işimiz bitmedi.Hiçbir şey demedim çünkü o an hissettiğim tek şey suçluluk duygusuydu.
Derse girdim. Derste anlatılan şeye kafamı veremiyordum. Defterime birkaç karalama yaptım. Dersler bittiğinde Derek'in peşinden gitmeye karar verdim. Bir daha görüşmezdik muhtemelen ama özür dilemezsem daha da suçlu hissedecektim. Çıkışta Derek, ben yetişemeden arabasına bindi. Ben de jeepe binip takip ettim. Arabası siyah chevrolet camaroydu ve bugüne kadar gördüğüm en güzel arabalardan biri diyebilirdim. Ormanlık bir yere girdi. Arabadan indi, ben de tam peşinden inecekken karşıdaki çalıların arasında iki kırmızı nokta gördüm. Sanırım bir hayvandı ama küçük bir şey olmadığı kesindi. Derek'i uyarmak için inecekken o şey Derek'in üstüne atladı. Ne yapmam gerektiğini bilemedim. Ona doğru koştum. Ben gelene kadar o kurt benzeri şey çoktan uzaklaşmaya başlamıştı. Derek yerde kıvranıyordu.
-Derek! İyi misin?
Karnını tutuyordu.
Tişörtünü kaldırdım. O şey karnını ısırmıştı ve karnı kanlar içindeydi.
-Hastaneye gitmeliyiz.
Derek: Hayır. İyiyim ben.
Ayağa kalkmaya çalıştı. Kolunu omzuma geçirip yardım etmeye çalıştım. Benim gibi birinin taşıması için fazla iri biriydi. En azından yardım edebiliyordum.
Evi işaret etti ve oraya gitmemizi söyledi. Kulübe tarzı bir orman eviydi. Anahtarı bana verdi. Kapıyı açıp onu kanepeye yatırdım.
-O şey de neydi?
Derek: Bilmiyorum.
-Havlu veya sargı bezi, alkol herhangi bir şey var mı?
Derek: Çekmeceye bak.
Çekmeceyi açtım ve gerekli eşyaları aldım. Havlu almak için banyoya gittim. Banyoyu bulmak için üç yanlış odaya girmiştim. Bir havlu kapıp Derek'in yanına döndüm. Tişörtü kaldırdığımdaysa yara tamamen gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forever <STEREK>
WerewolfBir hayat nasıl bu kadar boktan olabilir? Bir insan nasıl sahip olduğu her şeyi kaybedebilir? Bugün buna bir son verecekken kaybettiğim bunca şeye karşın ilk kez bir şey kazandım.