Kabus

798 72 3
                                    

Kafası tamamen sargılı olan adam bana doğru yavaş yavaş yaklaşmaya başladı. O yaklaştıkça ben de duvarla aramda çok az mesafe olsa da geri gidiyordum.

-Se-sen de kimsin?

Adam: Stiles.

Bana doğru adım atmaya devam ediyordu.

-İsmimi nereden biliyorsun.

Adam: Sandığından çok daha fazla şey biliyorum.

Git gide yaklaşıyordu ve benim korkum daha da katlanıyordu. Derek'e seslenmek istedim. Yapamıyordum. Sanki sesim kısılmıştı, bağıramıyordum.

Adam: Direnmeye çalışırsan daha da acı çekeceksin Stiles.

Bağırmaya çalışıyordum, sesim çıkıyor olsaydı belki de bütün kasaba beni duyabilirdi. Sanki hapsolmuştum, ne kaçacak ne hareket edecek enerjim vardı. Sanki tamamen kitlenmiştim. Son kez bütün gücümle bağırdım ve birden uyandım. Derek yanımdaydı ve beni sakinleştirmeye çalışıyordu.

Derek: Stiles, iyi misin? Korkma, ben buradayım.

Elimi tuttu ve diğer koluyla bana sarıldı. Sarılırken arkasındaki karanlıkta kabustaki adam oluştu. Elindeyse bir kılıç vardı.

-DEREK!

Adam çoktan kılıcı Derek'in karnına geçirmişti. Derek kanlar içinde omzuma yığıldı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Adam tam karşımda duruyordu ama o kılıcı bana da saplayacak olsa da umrumda bile değildi. Derek'e sıkıca sarıldım ve ağlamaya devam ettim.

-DEREK SÖZ VERİYORUM BİR DAHA SANA BİR ŞEY OLMASINA İZİN VERMEYECEĞİM AMA LÜTFEN...

Tam o sırada gözlerimi bir kez daha açtım. Derek yine yanımdaydı ve kollarını bana sarmış, beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Hemen onu itip karnına baktım. Hiçbir şeyi yoktu. Derin bir nefes aldım. ŞÜKÜRLER OLSUN. İyi olduğunu görür görmez ona sıkıca sarıldım. Ağlamaya devam ediyordum.

Derek: Şşş, sakin ol. Geçti. Sadece bir kabus.

O an bağırmaktan, ağlamaktan, en çok da korkmaktan yorgun düşmüştüm. O an düşündüm ki, ya bu da bir rüyaysa? Ya birazdan yine uyanacaksam? Bunu düşününce panik atağım tutmuştu. Nefesim kesiliyor, kalbim sıkışıyordu. Derek beni nasıl sakinleştireceğini bilmiyor ve endişeli gözlerle bana bakıyordu. Kendi kendime sesli şekilde söylemeye başladım.

-Bu bir rüya değil. Bu bir rüya değil.

Derek: Stiles. Hayır rüya değil. Bana bak, rüyada değilsin. Stiles, rüyadayken acı çekmezsin.

Hafifçe koluma vurdu. İşe yaramadı, sanırım bilinç altım hala bir rüyada olduğunu sanıyordu. Pençelerini çıkarıp elime ufak bir çizik açtı. Acıyordu. Nefesim düzelmeye, kalp atışım yavaşlamaya başladı. Gerçekten sakinleşiyordum. Başarmıştı.

Derek: Tamam, ağlama. Ben yanındayım.

Bir kez daha sarıldım. Sarılırken bir yandan da gözüm hala tüm dikkatimle açıktı. Biliyordum, sadece bir kabustu ama gerçekleşmesinden korkuyordum.

Sarılmayı bıraktı ve elimi tuttu. Acımı almaya çalışıyordu.

-Derek, yalnızca ufak bir çizik, acımıyor.

Derek: Olsun, bunu ben yaptım. En azından az da olsa düzeltebileyim. Hey, ne gördün?

Ona bunu söylemek istemedim. Ona bir şey olduğunu, kollarımda öldüğünü söylemek istemedim.

-Peter'ı gördüm.

Derek: Stiles, yalan söylediğini anlayabiliyorum.

Anlayacağını biliyordum ama en azından şansımı denemiştim.

-Ne gördüğümü bilmiyorum. Yüzü sargılı bir adam vardı. Aslında rüya içinde rüya gibiydi. O adam bana yaklaşırken uyandım. Sonra sen beni sakinleştirirken o yüzü sargılı adam se-seni öldürüyordu ve şimdi son kez bir daha uyandım.

Anlatırken sesim titremişti. Fazlasıyla gerçek gibiydi, beni korkutan da buydu zaten.

Derek: Biraz uyu. Bir daha kabus görürsen ben burada olacağım.

Üstümü örttü.

Derek: Işığı açık bırakmamı ister misin?

Olur anlamında başımı salladım. Odadan çıktı. O kabustan sonra bütün uykum kaçmıştı. Uykum kaçtığı için mi, korktuğum için mi uyumuyordum bilmiyordum. Uyumaktan korkuyordum.

Okul saatine kadar yatakta dönüp durdum. Sonunda saat 8.30 olmuştu. Üstümde uykusuzluğun getirdiği bir yorgunluk vardı. Salona geçecekken tam odanın kapısının eşiğinde oturup uyuyakalmış Derek'i gördüm. Bütün gece burada benim için burada mı beklemişti?
Yere eğildim ve omzuna dokundum.

-Derek.

Uykudan irkilerek uyandı.

-Teşekkür ederim.

Derek: Dert etme. Sorun değil.

Ayağa kalktı. Üstünü değiştirdi. Çantalarımızı alıp çıktık. Derek'in arabasına bindik ve sürmeye başladı. İkimizde de uykusuzluğun getirdiği bir yorgunluk vardı. Kitaplarımı alıp derse girdim. Dersi dinlemek yerine biraz kafamı sıraya koydum ve gözümü kapattım. Birkaç saniye sonra gözümü açtığımda sınıf tamamen boştu. Birden herkes nereye gitmişti? Uyuyakalmadığıma emindim sadece bir saniyeliğine gözümü kapatmıştım. Derek sınıfa girdi.

Derek: Hey, hazır mısın? Seni kapıda bekledim ama gelmeyince ben geleyim dedim.

-Sen git hemen geliyorum.

Yanına gitmeden biraz toparlanmak istemiştim. Tamam diyip sınıfan çıktı. Ben de biraz sonra çantamı alıp yanına gittim. Derek koridorda duruyordu. Karşısında iki gölge vardı. Simsiyah iki gölge... Neler olacağının farkına varıp yanına koştum.

-DEREK GERİ ÇEKİL!

Artık çok geçti. Ben Derek'in yanına vardığımda gölgeler çoktan yok olmuştu. Derek yere yığılmadan onu tuttum.

-DEREK!

Forever <STEREK>Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin