Uyandım ve üstümü giyindim. Hazırlanıp evden çıktığımda jeepimi kapıda göremeyince hatırladım ki beni Derek bırakmıştı. Jeepim hala onun evinin ordaydı. Okula yürümektense jeepe gitmek daha kolay gelmişti. Ormana kadar yürüneye başladım. Arabaya bindiğimde Derek'in evden çıktığını gördüm. Eliyle selam verdi. Uykulu olduğun için ben de selam verip geçiştirdim. Konvoy şeklinde okula vardık. Evden getirdiğim işime yaramayacak kitapları koymak için dolabıma gittim. Dolabımla uğraşırken Derek geldi.
Derek: Hey.
-Hey.
Derek: Bugün geleceksin değil mi. Aslında biraz korkuyorum.
Geleceğimi, sakin olmasını ve bir şey olmayacağını söyledim. Konuşmamız henüz bitmemişken okulun edebiyat öğretmeni Bayan Blake geldi. Henüz yirmilerinde, güzel denebilecek bir kadındı.
Bayan Blake: Hey Derek.
Derek: Hey Bayan Blake.
Bayan Blake: Bana Jeniffer diyebilirsin, bu kadar resmiyete gerek yok.
Derek biraz garipseyerek başıyla onayladı. Bayan Blake, gerçekten de öğrencinize yavşamak ne kadar etikti? Zaten uykum yüzünden bozuk olan moralim şimdi daha da bozulmuştu. Bayan Blake'i yanımızdan ders zili ayırabildi. Ders zilinin çaldığına hiç bu kadar sevindiğimi hatırlamıyordum.
Sınıfıma doğru yürümeye başladım. Derek arkamdan "görüşürüz" dedi bense başımla onayladım. Derse girdim ve tüm dikkatimi derse odaklamak için kalan tüm enerjimi kullanmış sayılırdım. Daha sonra dayanamayıp sonraki iki dersi uyuyarak geçirdim. Diğer dersler de aynı sıkıcılıkta geçmişti ama uyuduğum için artık biraz daha enerjiktim. Çıkış saati gelmişti. Derek'i bulmak için sınıfına gittim. Sınıf boştu. Sanırım antrenmanda falandı. Camdan baktığımda sahanın da boş olduğunu gördüm. Havuza gitmeye karar verdim. Havuzdaki tek kişi Derek'ti. Diğer herkes çıkmış olmalıydı. Derek de tam çıkmak üzereydi. Havlusunu alıp yanıma geldi. Ona soyunma odasına kadar eşlik ettim. O üstünü giyinirken ben de gece öğrendiklerimi anlattım. Endişeli görünüyordu. Derek giyindikten sonra okuldan çıkıp arabaya bindik. Evine vardık. Derek pizza söyledi. Pizzalarımızı yerken birkaç soru sordum.
-Derek.
Bakışlarını bana çevirdi.
-Yalnızlık seni korkutmuyor mu?
Ağzı dolu bir şekilde:
Derek: Yalnızlığı severim. İnsanlara güvenmediğim için yalnız olmayı tercih ediyorum. Hem sen varsın.
Gülümsedim.
Derek: Peki sen neden yalnızlıktan korkuyorsun?
-Bilmiyorum.
Duraksadım. Gerçekten neden korktuğumu bilmiyordum. Belki hiçbir şeyi tek başıma başaramadığım için olabilirdi.
-Her neyse. Sen kendini kontrol etmeyi öğrendikten sonra seni ısıran alfayı bulmalıyız.
Derek: Tamamen dönüşebilen bir kurdu nasıl bulacağımıza dair bir planın var mı?
-Eee hayır ama üstünde çalışıyorum.
Yemeğimizi bitirdikten sonra masayı topladık. Şimdi sıra beklemekti. Bir iki saat kalmıştı. Biraz daha okul ve takımlar hakkında konuştuk. Profesyonel bir basketbol oyuncusu olduğunu öğrendim. İlkokuldan beri her sene takım kaptanıymış. Aslında imrenmiştim. İlgilendiğim -aslında becerebildiğim- herhangi bir spor dalı yoktu. Ancak derslerim iyi denebilirdi. Derek'in derslere girdiğinden bile emin değildim. Okula sadece takımlar için gidiyor sayılırdı.
Çantamdan kalın, uzun bir zincir çıkardım. Derek şaşırmış şekilde bakıyordu.
-Önlem almam gerekiyordu tamam mı?
Evde duramayacağımızı düşündüm. Zaten evde bağlayabileceğim sağlam bir yer yoktu. Dışarı çıktık. Derek'i ağaca zincirle bağladım. Onu bir köpekmiş gibi bağlamak beni rahatsız ediyordu ancak hem benim hem de kasabadaki diğer insanların güvenliği için bunu yapmak zorundaydım. Korkulu gözlerle bana bakıyordu. Bunu hak etmiyordu...
-Söz veriyorum iyi olacaksın.
Omzuna dokundum.
-Kendine bir dayanak noktası bul. Dönüşmeye başladığında canını yakacak bir şey yap.
Başıyla anladığını belirtti. Kısa bir süre sonra dolunay çıktı. Derek'in gözleri parlamaya başladı. Dişleri sivrileşti ve tırnakları pençeye dönüştü. Yüzü değişmeye başladı. Aslında bu değişen yüzü fazlasıyla korkunç ve çirkindi. Direnmeye çalışıyordu. Acı çektiğini gizlemeye çalışıyordu. Ancak gözlerinden bile anlaşılıyordu. Gözüm ellerine takıldı. Kanlar içindeydi. Pençelerini avuçlarına geçirmişti. Sanırım acı işe yarıyordu. Zincirlerden kurtulmaya çalıştı. Bir adım geri çekildim. Biraz daha direndikten sonra zincir koptu. Bana doğru yaklaşmaya başladı. Derek yaklaştıkça birkaç adım geri atıyordum.
-Derek. Bu sen değilsin. Eski Derek olabilirsin, sadece biraz daha diren.
Pek anlıyor gibi gözükmüyordu. O bana doğru yavaş yavaş yaklaşmaya, bense geri çekilmeye devam ediyordum. Hala direnmeye çalıştığını biliyordum. Evin duvarına kadar geri çekildim. Artık geri adım atacak bir mesafem bile kalmadı. Derek ise hala düzelmeyi başaramamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forever <STEREK>
WerewolfBir hayat nasıl bu kadar boktan olabilir? Bir insan nasıl sahip olduğu her şeyi kaybedebilir? Bugün buna bir son verecekken kaybettiğim bunca şeye karşın ilk kez bir şey kazandım.