İyileştirme

809 77 18
                                    

Derek: Bir sayı atarsan kazanırsın. Eğer ben üç sayı atarsam kaybedersin. Kaybeden dondurma almaya mahkumdur. Anlaştık mı?

Elini uzattı. Ben de elini sıktım. Bunu oldukça komik bir ciddiyette söylemişti. Sanki bir savaş öncesi konuşma yapıyor gibiydi.

-Anlaştık.

Topu bana attı. Tuttum ve biraz sektirmeye çalıştım. Topu potaya attım ama top potadan geçmedi tabiki. Derek topu aldı.

-Bana atmayacak mısın?

Derek: Sen onun kadar acemi bir oyuncu değilsin ki.

Ne zaman topu ondan almaya çalışsam sürekli bir sağa, bir sola dönüp bir şekilde beni topa dokundurtmuyordu bile. Topu ondan almaya çalışırken el bileğimi burktum. Biraz duraksayıp bileğimi tuttum Derek bana döndü ve yaklaştı.

Derek: İyi misin?

-Sorun yok, sadece incittim.

Derek: Elini ver.

Elimi bileğimden çekip ona uzattım. Elimi tuttu ve birden damarları siyahlaşmaya başladı. Acımı alıyordu. Artık tamamen geçmişti. Elimi bırakacağı zaman bileğimdeki kesiklerin izlerini gördü. Bir süre izlere baktı. Üzüldüğünü fark ettim ve elimi çektim.

Derek: Geçti mi?

-Teşekkür ederim.

Gülümsedi.

Derek: Hadi çantanı al gidelim.

Çantamı aldım ve jeepe bindik. Sürmeye başladım. Derek camdan dışarıyı seyrediyordu.

-En büyük hayalin ne?

Bana döndü.

Derek: He?

-En büyük hayalin? Basketbolda çok iyisin. Ömrünün sonuna kadar Beacon Hills için oynayarak kendini harcayamazsın.

Derek: Aslında bir hayalim yok. Senin hayalin ne?

Aslında ben soruyu Derek için sormuştum. Kendi cevabımı hiç düşünmemiştim.

-Bilmem. Sanırım benim de bir hayalim yok.

İkimiz de önümüze döndük ve dondurmacıya kadar tek kelime etmedik. Benim inmeme kalmadan Derek arabadan indi. Elinde iki dondurmayla arabaya bindi. Dondurmaları yedik ve eve dönmek için arabayı çalıştırdım. Derek gülmeye başladı.

Derek: Stiles yüzün.

-He?

Derek: Dondurmayı sen mi yedin, yüzün mü?

Aynaya baktım. Gerçekten her yerim dondurmaydı. Elindeki peçeteyle sanki çocuğuymuşum gibi yüzümü sildi.

-Derek, boğmadan silsen?

Dondurma tamamen geçmişti ama Derek hala gülebilmek için yüzümü silmeye çalışıyordu. Arabayı eve sürmeye başladım. Eve varmıştık. Arbadan inip eve girdik. Ödevlerim vardı, defter ve kitaplarımı alıp salona geçtim. Derek ortalıkta gözükmüyordu. Bir saat kadar ödev yaptım ve mola vermeye karar verdim. Derek'i aramak için odaları gezdim. Kendi odasındaydı. Aynanın karşısında eliyle bir şeyler deniyordu.

-Napıyorsun?

Derek: Scott irademi kontrol edebilirsem istediğimde dönüşebileceğimi, istediğimde de insana dönebileceğimi söyledi. Onu deniyorum.

-Bir saattir hala hiç başaramadın mı?

Gülerek:
Derek: En azından çabalıyorum.

-Pekala. Bu büyüüük çabanı izleyebilir miyim?

Derek: Dalga geçmeyeceksen gel.

Yatağa oturdum. Elini sürekli kapatıp birden açıyordu. Beş, on kez daha denedi.

Derek: Olmuyor, pes ediyorum.

-Bence biraz rahatla. Kimsenin kendini dönüştürmek için bu kadar kasacağını sanmıyorum. Kendini bırak, sadece olacağını düşün ve olsun.

Derin bir nefes aldı elini bir kez daha kapatıp birden açtı. Tırnakları pençelere dönüştü.

-Başardın!

O mutlulukla hızlıca bana doğru döndü. Pençeleriyle aramda birkaç santim vardı. Kendimi geri çektim.

-Hey hey hey.

Derek: Ah, özür dilerim. Ama başardım!

-Pekala koca kurt bugünlük yeter. Yarın devam edersin.

İkimiz de uyuduk. Gece bir takırtı sesine uyandım. Derek'in odasındaydım. Ayağa kalkıp etrafa bakındım. Karşımda yüzü tamamıyla sargılı, fazlasıyla sivri dişli, iri cüsseli bir adam vardı.

Forever <STEREK>Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin