Eve vardık.
Derek: Hey, sınav haftası geliyor biliyorsun. Beni çalıştırır mısın?
-Benim üst sınıfımsın Derek. Hem neden çalışmak istiyorsun ki? Bayan Blake sayesinde geçersin zaten.
Aslında gelecek senenin bütün konularını biliyordum. Sanırım tek başarabildiğim konu derslerdi.
Derek: Çalıştırmaz mısın?
Bunu söylerken duygu sömürüsü yapar gibiydi. Derin bir nefes aldım.
-Peki, çalıştırırım. Hangi derslerde eksiğin var?
Derek: Hangi derste yok ki?
Gülerek:
-Derek, gerçekten hiçbir derse mi girmedin?Derek: Hayır, tabiki giriyorum, aslında genelde uyumak için giriyorum.
-Bir tanesinden başlayalım.
Çantamdan elime gelen ilk kitabı çıkardım. Matematikti. Derek de gelip yanıma oturdu.
-Bak şimdi. Denklemler aslında eğlenceli bir konu.
Derek: Matematikle ilgili bir şey ne kadar eğlenceli olabilir ki?
-Haklısın ama öğrenince seveceksin. Buradaki harflerin ne anlama geldiğini biliyorsun değil mi?
Derek boş gözlerle bana baktı. Bilmediğini anlayıp açıklamaya başladım.
-Bu harfler bilinmeyen değerleri ifade eder. Mesela x'i 5 ile toplayıp sonucu 8 buluyorsak, x'in değeri 3 demektir.
Derek: Bir harfle sayıyı nasıl toplayabiliriz ki?
-İşte o aslında bir sayı, ama hangi sayı olduğunu bilmediğimiz için harf veriyoruz.
Yaklaşık iki saat kadar matematik çalıştık. Bütün dikkatiyle dinledi. Anladığını kontrol etmek için birkaç soru çözdürdüm.
Derek: Sanırım gerçekten anladım. En azından sınavı geçecek kadar bilsem yeterli.
O an "sınavı geçmek için istiyorsan git matematik öğretmeniyle de yat" dememek için kendimi zor tuttum.
Saat geç olmuştu. Kanepede kıvrılıp uyudum.
Sabah uyandığımda Derek'in yatağındaydım. Başucumdaki komodinde bir not vardı.
Not:
Antrenman için erken çıkmam gerekti, seni uyandırmak istemedim. Birkaç saate dönmüş olurum. Kahvaltın mutfakta.Notu katlayıp cebime koydum ve mutfağa geçtim. Sanırım ne zaman uyanacağımı bilememişti. Masada mısır gevreği ve bir kutu süt vardı. Sevdiğim bir kahvaltıydı. Mısır gevreğimi kaşıklarken fark ettim ki kurt adamlık olayını hala tamamen çözmüş sayılmazdık. Beacon Hills'te başka kurt adamlar da mı vardı? Derek'i ısıran alfa gerçekte kimdi? Bu sorular hala yanıtsızdı. En azından yavaş yavaş kontrolü öğrenmesi iyi bir şeydi. Umarım antrenmanda sinirlenip kendini kaybetmez.
Kahvaltım bittikten sonra biraz televizyon izlemeye karar verdim. Televizyonu açıp oturdum. On dakika kadar sonra kapı çaldı. Gelen Derek'ti. Kapıyı açtım, oldukça bitkin görünüyordu.
-Hey.
Derek: Hey.
-Antrenman nasıl geçti?
Derek: Yorucu ama güzeldi.
Kıyafet çantasını yere atıp kendini koltuğa bıraktı.
-Bir şeyler hazırlamamı ister misin?
Kanepede yüz üstü yattığı için sesi fazlasıyla boğuk gelmişti ama onayladığını anlamıştım. Mutfağa gidip ne hazırlayacağımı düşündüm. Sosis kızartıp omlet yapmaya karar verdim. Yemeği hazırlayıp Bir tepsiyle salona geçtim. Tepsiyi önüne koydum ve karşı koltuğa geçtim.
Bir yandan yemeği yiyerek:
Derek: Bugün antrenmanda biri vardı, gözlerinin birkaç kez parladığını gördüm ve sanırım farklı kokuyordu.Bir kurt adamın, başka bir kurt adamı kokusundan anlaması mantıklı gelmişti.
-Ya-yani ondan yardım alabiliriz.
Derek: Bilemiyorum, güvenebilir miyiz emin değilim.
Bir şey demedim. Bir yandan haklı, bir yandan haksızdı. Pek seçeneğimiz varmış gibi görünmüyordu, sonuçta yıllarca sadece internetten bulduğumuz bilgilerle hayatta kalmasını sağlamak mümkün sayılmazdı. Ancak güven konusunda haklı olabilirdi.
-Kim tanıyor musun?
Derek: İsmi sanırım Scott M... M... Mc...
-Mccall
Derek: Heh, evet Mccall. Tanıyor musun?
Evet anlamında başımı salladım. Anlık şokla öylece bakakalmıştım. SCOTT DA MI BİR KURT ADAMDI? Hayır hayır, başka bir Scott olmalıydı. Konuyu sonraya saklamaya karar verdim.
Derek yemeğini bitirdi ve duşa girmesi gerektiğini söyleyerek banyoya gitti. Aklıma Bayan Blake'in geleceği geldi. Telaşlandım.
-De-Derek Bayan Blake gelmeden gitsem iyi olur.
Su sesiyle karışık:
Derek: Siktir. Dur, söz veriyorum onu göndereceğim.-Hayır, gitsem iyi olur. Yeterince rahatsız ettim.
Çantamı aldım, dış kapıdan çıkarken banyo kapısının açıldığını ve Derek'in "Stiles" diye seslendiğini duydum ama pek umursamayıp kapıdan çıktım. Jeep'e binip eve doğru sürdüm. Biliyorum Derek'i umursamayıp gitmem kırıcıydı ama zaten yeterince rahatsızlık vermiştim ve Bayan Blake'i göndermek için tekrar bu kadar uğraşmasını istemiyordum. Ne yaparsa yapsın.
Eve girdim. Fazla sessizdi. Sanırım Derek'le kalmaya alıştığım için bu ev çok sessiz geliyordu. Odama çıkıp yatağıma uzandım. Fazlasıyla moralim bozuktu. Biraz uyumaya karar verdim.
Sabah alarm sesiyle uyandım. Sanki hayatım yine tamamen eski haline dönmüştü. Üstümü giyindim. Çantama birkaç kitap tıkıştırıp çıktım. Jeepe binip okula doğru sürdüm. Okul bahçesine girdiğimde Derek'in arabasını da yeni park ediyor olduğunu gördüm. Ben de park edip okula girdim. Aramız pek bozuk değildi ama kendimi suçlu hissediyordum. Bu yüzden ilk adımı ben atmaya karar verdim. Hızlı adımlarla ona yetişmeye çalıştım.
-Hey, Derek.
Derek: Hey.
Onun da morali oldukça bozuktu.
Derek: Maça geleceksin değil mi?
-Davet ediyor musun?
Derek: Davetli olduğunu zaten biliyorsun.
Gülümsedim. Dün gece Bayan Blake'i geri gönderip göndermediğini çok merak etmiştim ama bunu sormak istemedim. Dersin başlamasına birkaç dakika kalmıştı. Sınıfa gidip oturdum. Scott iki masa ötede oturuyordu. Ona tuhaf bakışlar atmaktan kendimi alıkoyamıyordum. Bir kurt adam olduğunu neden benden saklamıştı? Her neyse, demek ki bilip bilmemem umrunda bile değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forever <STEREK>
WerewolfBir hayat nasıl bu kadar boktan olabilir? Bir insan nasıl sahip olduğu her şeyi kaybedebilir? Bugün buna bir son verecekken kaybettiğim bunca şeye karşın ilk kez bir şey kazandım.