Delirmek

810 75 13
                                    

Derek: STİLES, STİLES! LÜTFEN UYAN.

Gözlerimi yavaş yavaş açıp belki de saatlerdir bilinçsizce izlediğim karanlıktan kurtuldum. Derin bir nefes aldı. Bense etrafıma baktım. Direksiyonu kırdığım ormanlık yerdeydim. Alevler içindeki jeep bir iki metre yanımızdaydı. Canımı yakan yerin karnım olduğunu yeni fark ediyordum. Bakmak için başımı eğdim. Karnımda büyük bir demir parçası vardı ve karnımı deşmiş gibiydi. Sanırım jeepten bir parçaydı. En azından bildiğim tek şey şu anda rüyada olmadığımdı. Çünkü canım çok yanıyordu.
Derek elimi tutmuş, acımı almaya çalışıyordu. Canı yanıyordu. Daha fazla alırsa dayanamayacaktı. Elimi çektim. Tekrar elimi tutmaya çalıştı.

-Derek.

Derek: Stiles söz veriyorum iyi olacaksın.

Beni kucağına alıp yolda duran arabasına götürdü ve arka koltuğa yatırdı. Kendisi de şoför koltuğuna binip sürmeye başladı. Çok hızlı sürüyordu. Sık sık arkasına dönüp iyi olup olmadığıma bakıyordu ve sürekli konuşuyordu.

Derek: Stiles sakın uyuma. Çok az kaldı. Söz veriyorum hepsi geçecek sadece biraz daha dayan.

Gözlerinden korku okunuyordu.
Sonunda hastaneye vardık. Beni tekrar kucağına alıp hastaneye girdi. Beni taşırken canımı yakmamak için karnıma oldukça dikkat ediyordu. Yardım için bağırmaya başladı. İki hemşire ellerinde bir sedyeyle geldiler ve Derek beni yavaşça sedyeye bıraktı. Ben sedyede giderken Derek olduğu yerde kalıp o endişeli gözlerle beni izliyordu.

Biraz sonra kapanmak üzere olan gözlerimi tamamıyla kapattım. Bir daha uyanabilir miydim bilmiyordum ama burada bitmeyecekti. O şeyin yakamı bu kadar kolay bırakmayacağını biliyordum.

Bir hasta odasında uyandım. Soluma baktığımda ayakta duran Derek'i gördüm. Gözleri doluydu. Hala acımı almaya çalışıyordu.

Derek: Stiles.

-Derek, ben özür dilerim. Seni beklemeliydim.

Derek: Sorun değil, şu an iyisin önemli olan bu.

-O adam, bunu bana o yaptı.

Derek: Ne?

-Yolun ortasında duruyordu, birden direksiyonu kırdım ama yemin ederim ki kendim yapmadım. Derek, bu şey her neyse artık beni kontrol edebiliyor.

Derek: Bir çaresine bakacağız, şimdi bunları düşünme, biraz dinlen. Ben buradayım.

Tamam anlamında başımı salladım ve biraz uyudum. Yüksek ihtimalle birkaç saat sonra Derek ve Scott'ın fısıltılarıyla uyandım. Hemen uyandığımı göstermeden bir süre daha uyuyor taklidi yaptım ve ne konuştuklarını dinledim. Benim hakkımda konuşuyorlardı.

Scott: Onu bir akıl hastanesine götürmeliyiz Derek, bu sandığından daha ciddi bir durum, çocuk ölüyordu be!

Derek: Scott, o bir deli değil tamam mı? En azından şu doğa üstü saçmalıklardan biriyse Deaton bir şeyler biliyordur. Onu kliniğe götürmeliyiz.

Scott: Kabus ve halüsinasyonlar ne zaman doğa üstü şeyler olmaya başladı? Ben burada bir doğa üstülük değil şizofrenlik görüyorum.

Derek: Pekala, onu kliniğe götürürüz eğer Deaton yardım edemezse senin dediğini yaparız.

Yalan söylüyordu. Ses tonundan bile anlaşılıyordu, Scott da yalan söylediğini anlamış olmalıydı ama üstelemedi ve kabul etti. Resmen bana inanmıyordu, en yakın arkadaşım bile bana inanmazken beni tek destekleyen Derek'ti. Scott'a kalsa sanırım beni bir akıl hastanesine yatırıp kollarımı bağlatırdı.
Gözlerimi açtım. Hemen konuşmayı kesip ikisi de bana döndüler. Scott yalandan bir hüzün takınıp iyi olup olmadığımı sordu. Ben de iyiyim diyip geçiştirdim.

Derek: Bu gece burada kalman gerektiğini söylediler. Ben yanında kalacağım.

Başımla onayladım. Scott da biraz sonra eve gitmesi gerektiğini söyleyerek çıktı.

-Delirdiğimi düşünüyor değil mi?

Derek: Yine uyuyor taklidi yaptın değil mi?

-Derek, ben de olsam böyle şeyler anlatan birine inanmazdım, sen neden bana inanıyorsun?

Derek: Çünkü sana söz verdim ve bilmiyorum, sadece içimden öyle geliyor.

-Artık ben bile kendime inanmıyorum. Belki de gerçekten delirmişimdir.

Hiçbir şey söylemeden başını eğdi ve derin bir nefes aldı. Yanımdaki koltuğa oturdu. Odaya büyük bir sessizlik hakimdi.

Forever <STEREK>Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin